Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/630 E. 2021/636 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/630 Esas
KARAR NO: 2021/636
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan ticaret sonucu, müvekkil şirket tarafından davalı şirket adına faturalar tanzim edildiğini, davalı taraf söz konusu faturalara yasal süresinde itiraz etmediği gibi borcunu da ödemekten kaçındığını, bu nedenle davalı şirket aleyhine ——- tarihinde —- tarihinde ödeme emri borçluya tebliğ edildiğini, davalı-borçlu tarafından ——-tarihinde yetkiye ve borca itiraz edildiğini, davalı/borçlu tarafça icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde; fatura borcunun bulunmaması sebebiyle takibe, borca, ödeme emrine, ferilerine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz edildiğinin belirtildiğini, dilekçenin devamında ise yetki itirazı öne sürüldüğünü, davalı borçlu tarafından yapılan itiraz neticesinde icra takibi durdurulduğunu, hukuki problemin çözümlenebilmesi adına arabuluculuk merkezine —-tarihinde başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinin —– tarihinde, anlaşmazlıkla sonuçlandığını, davalı/borçlu tarafından öne sürülen yetki itirazı geçersiz olduğunu, geçerli bir yetki itirazının bulunabilmesi için öncelikle yetkili yerin de belirtilmesi gerekirken bu husus atlanarak salt yetki itirazında bulunuyoruz demekle geçersiz bir itirazda bulunulduğunu, müvekkilinin alacak miktarı ödeme emrinde gösterilen ———-olduğunu, müvekkilinin tuttuğu ticari defterlerde ilgili faturaların kayıtları tutulmuş olup bilirkişi marifetiyle ilgili defterler incelendiğinde davalı tarafın icra dosyasındaki itirazı hukuka aykırı, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını beyanla, davanın kabulüne, davalı-borçlu şirketin haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak ileri sürdüğü itirazın iptaline, ——— icra takibinin takip tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faiziyle birlikte kaldığı yerden devamına, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği aşikâr olan davalı-borçlu aleyhine alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalı-borçlu taraf üzerine bırakılmasına dair karar tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili —-davacı —-arasındaki ticaretten kaynaklı—— takip konulmuş faturalar ,asıl faturalar olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak düzenlediği kur farkı faturaları olduğunu, müvekkili ile davacı arasında ——- tarihinden başlayan —- tarihine kadar oluşan — faturalar olduğunu, bu faturaların davalı tarafa ödendiğini, faturalarda ödenecek tutarın —- yazılmış olduğunu, dolar olmadığını, davalı taraf ile müvekkil arasında kur üzerinden yapılacağına dair hiçbir konuşma geçmemiş aralarında yapılan bir sözleşme mevcut olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olarak faturalarını zamanında ödediğini, davalı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, borcu bulunmamasına rağmen dolar üzerinden kur farkını istediğini ve ayrı fatura düzenleyerek icra takibini başlattığını, söz konusu icra takibinde yapılan yetki itirazı yerinde bir itiraz olduğunu, borçlu müvekkil şirketin adresinin —— olduğunu, açılan icra takibi — Adliyesinde açılması gerektiğini, yetkili mahkemenin borçlunun adresi olduğundan dolayı yetki —– adliyesi olduğunu beyanla, davanın reddine ,% 20 İnkar tazminatının reddine, karar verilmesine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —– tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamadığı, davalı şirketin —- yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahibi lehine delil teşkil ettiğini, taraflar arası son işlem tarihi olan —- itibariyle davacı şirketin davalı şirketten — alacaklı olduğunun görüldüğünü,— tarihinde davacı şirket davalıya karşı — borçlu duruma geçtiğini, sonrasında davalı adına düzenlenen — alacaklı konuma geldiğini, — faturanın hepsinin, davacı şirketin davalı şirkete yapmış olduğu mal satışlarına ilişkin kur farkı faturaları olduğunun faturalardan tespit edildiğini, davacı tarafça ayrıca, — yılına ilişkin taraflara arası yapılan mutabakat yazışması sunulduğunu, bu mutabakata göre, tarafların — yıl sonu itibariyle —- davacının davalıdan alacağı konusunda mutabık olduğunun görüldüğü, davacı şirketin — defterleri ile davacı şirketin— formlarını davalı şirketin — ile uyumlu olduğunu, davacı şirketin — defterleri ile davacı şirketin —formları ve davalı şirketin —BA formlarının uyumlu olduğu, davacı şirket defterlerine göre, davalının bir adet iade faturası bulunduğu, Onun bedeli —olduğundan matrahı— aşmadığından BS/BA bildirim kapsamına girmediği, Davalı şirketin, davacının düzenlediği kur farkı faturalarını kabul ettiği ve bunları vergi dairesine bildirdiği, buna göre davalının kur farkı faturası kesilmesine yönelik itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, davacı şirketin ticari defterlerine ve inceleme sonucuna göre, davacı şirketin davalı şirketten icra takip tarihi — itibariyle alacağının —— olduğu kanaatine varıldığı, davacı ve davalı şirkete ait BS/BA formlarının birbirleriyle ve davacı şirket deftcrleriyle uyumlu olduğu, formların davalı adına düzenlenen kur farkı faturalarını tasdik ettiği tespit edildiği, davalı şirketin, davacının düzenlediği kur farkı faturalarını kabul ettiği, iade etmediği ve bunları vergi dairesine bildirdiği, buna gore davalının kur farkı faturası kesilmesine yönelik cevap dilekçesindeki itirazlarının yerinde olmadığı, her ne kadar icra takibinde ve işbu davada esas alınan alacak tutarı —-belirtilmişse de, davacının defterlerindeki asıl alacak tutarının —olduğu, ayrıca icra takibinde talep edilen—- tutarındaki işlemiş faizin dava esas değerine dahil edilmemesi sebebiyle, faiz hesaplamasının davacının haklı bulunması durumunda icra takibinden itibaren işletilmesi gerektiği, davalı şirketin, bilirkişi incelemesine katılımının olmaması ve yerinde inceleme talebinde de bulunmamış olması sebebiyle, davalı şirkete ait ticari defterlerin incelemesinin gerçekleştirilemediği” şekilinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; ” Kur farkı faturalarına dayanak olan faturaların davacı şirket adına düzenlenen —– mal satış faturalarından kaynaklandığının tespit edildiği, davalı tarafın kendisi adına düzenlenen faturalara karşılık genel itibari ile çek ile ödeme yaptığı, bir havale ve bir iade faturası da bu çek ödemelerine ilave olarak davacıya borçtan düşüldüğü, kök raporda da belirtildiği üzere, davacı ve davalı şirketin —- yönünden mutabık olduğu tespit edildiği, davacı şirketin ticari defterlerine göre, —- adet kur farkı faturası olmak üzere toplam — düzenlendiği tespit edildiği, davacı ve davalı tarafça BS/BA formunda — fatura ve —faturanın toplam matrahları kadar beyanda bulunulduğu tespit edildiği, — yılında ise davacı şirket defterlerine göre, davacı şirket davalı şirkete herhangi bir mal faturası düzenlememiş olup, — yılında davacı şirketçe davalı şirkete kesilen toplam — faturanın tamamının kur farkı faturası olduğu tespit edildiği, kur farkı faturalarından —- tutarındaki kur farkı faturasının matrahı — altında kaldığı için BS/BA kapsamına girmediği, taraflarca —— tutarındaki faturanın bildirimi yapılmadığı, diğer ilk üç faturanın ise bildirimi her iki tarafça yapıldığı, —- yılında da taraflar arası BS/BA mutabakatı söz konusu olduğu, bu rapor ekinde sunulan, kur farkı teyit çalışmasına göre de, davacının—- kur farkı faturasını da düzenlemesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığı, kur farkı faturalarından —- kaynaklandığı, kur farkı faturalarına dayanak olan esas faturaların — yılında davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş toptan mal satış faturalarından kaynaklandığı tespit edildiği, —-yılındaki tüm mal satış faturaları ve tüm kur farkı faturaları davacı şirket ve davalı şirketçe BS/BA formlarında birbirleriyle tam uyumlu şekilde bildirildiği, —kapsamına girmeyen —- tutarındaki tek kur farkı faturası hariç, davacı şirket ve davalı şirketçe BS/BA formlarında birbirleriyle tam uyumlu şekilde bildirildiği, kur farkı teyit çalışmasına göre de, diğer kur farkı faturalarıyla birlikte davacının —— kur farkı faturasını da düzenlemesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan —— alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır.——-farkının dayanağı olan faturaların bedellerinin ne şekilde ödendiği hususu da önemlidir, zira sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ödemenin çekle yapılması halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edilmektedir——-
Davaya konu faturaların tarafalar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan kur farkı faturaları olduğu görülmüştür. Tarafların celp edilen vergi kayıtlarına göre 1 fatura hariç davalı tarafın kur farkına yönelik faturaların tamamını BS formu ile vergi dairesine bildirdiği, bu haliyle söz konusu faturaları kabul ettiği, taraflar arasında kur farkı faturasına yönelik teamül oluştuğu kanaati ile usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 6.465,46 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.108,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.357,3‬0 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.108,16 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 1.152,56‬TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 108,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 908,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 889,70 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.941,64 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.292,68 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 27,32 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021