Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/617 E. 2021/516 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/617 Esas
KARAR NO: 2021/516
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile davalı müşteri arasında —– imzalandığını ancak davalı tarafın sözleşme hükümlerine aykırı davranarak borçları süresi içinde ödemeğini Hesabına ilişkin borcun geri ödenmemesi üzerine—- yevmiye nolu ihtarnamesi ile —ödenmemesi üzerine de—- yevmiye hesabının kat edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun hakkında —— davalının itiraz ettiğini, yasa gereği arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak herhangi bir anlaşmaya varılamadığmı. davalıların itirazının mesnetsiz olduğunu, borcun bir sözleşmeye bağlı olması nedeniyle likit bir alacak olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline,—–takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Uyuşmazlık; Davacı banka ile davalı borçlu arasında imzalanan— davalıların—– icra dosyasına yapılan itiraz nedeni ile açılan itirazın iptali davası olduğu, davalıların davacı bankaya borcunun bulunup bulunmadığı, kefile rücu şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmıştır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —-dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın—- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı /borçlu icra dairesine yapmış olduğu itirazında imza inkarında bulunduğunu da belirtmiş ise de —- tarihli celsede imza örneklerinin alınabilmesi için ve imza asıllarının bulunduğu kurum ve kuruluşları bildirilmesi için kesin süre verildiği ancak davalı tarafın kesin süreye rağmen imza asıllarının bulundnuğu kurum ve kuruluşları bildirilmediği ve imza örneklerinin alınması için mahkememize müracaat etmediği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; davacı banka ile davalı borçlu——– tarihli —- imzalandığı, davacı bankaca davalı kullanımına —– yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek davacı bankanın kayıtlarındaki adresine gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilmeden iade edildiği, yine davacı bankaca—- nolu ihtarnamesi keşide edilerek, davacı bankanın kayıtlarındaki iki farklı adresine gönderilen ihtarnamelerin tebliğ edilmeden iade edildiği,— kat edilerek alacağın tamamının muaccel hale geldiği, ve— takip tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu, — itibariyle hesabın kat edildiği borcun tamamın muaccel hale geldiği, —- takip tarihi itibariyle temmerüdün oluştuğu, davacı bankaca icra takibinde ihtarname masrafı adı altında talep edilen— ispatlayıcı belge sunulmadığından alacak hesabına dahil edilmediği,— kredisinden kaynaklanan alacak yönünden —- üzerinden iptalinin, —alacak yönünden ise —- üzerinden iptalinin gerekeceği, davacı banka ile davalı borçlu arasında imzalanan —– kapsamında kullandırılan krediler nedeniyle davacı bankanın davalı borçludan alacaklı olduğu, hususları beyan ve rapor etmiştir.
Davalı ile davacı banka arasında —– sözleşmelerinin imzalandığı, davalının bu sözleşmeleri imzaladığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalı tarafın yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalının itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir. ——-
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A -11. maddesinde “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” denilmiştir. Davalı tarafın geçerli bir mazeret bildirmeden ilk toplantıya katılmadığı arabulucuk belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulması gerekmektedir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,KISMEN REDDİNE
2-Davalının —– takibine yönelik itirazlarının kısmen iptali ile takibin;
A1)— kaynaklanan alacak nedeni ile ——üzerinden devamına, fazlaya yönelik talebin reddine,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren —oranında temerrüt faizi ve faizin —-yürütülmek suretiyle tahsili için takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
A2) —– üzerinden devamına, fazlaya yönelik taleplerinin reddine,
3-Davalı yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilen toplam asıl alacak miktarı üzerinden %20’si oranında icra inkâr tazminatının İİK madde 67 gereğince davalı borçludan tahsili ile davacı alacaklıya verilmesine,
4-Karar harcı 2.904,86 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 541,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.363,69 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 541,17 TL peşin harç olmak üzere toplam 585,57‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.005,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.328,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/06/2021