Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/609 E. 2021/441 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/609 Esas
KARAR NO: 2021/441
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2019
KARAR TARİHİ : 21/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—-aksesuar satış işi ile iştigal ettiğini, bu hizmetleri kapsamında davalı şirkete, —bedelli irsaliye fatura düzenlediğini ve — bedelli irsaliye fatura düzenlendiğini, —bedelli irsaliyeli fatura düzenlediğini ve — imzasına teslim edildiğini, üç adet faturaya karşılık davalı şirketin müvekkili şirkete —- cari hesap borcu oluştuğunu, davalı şirkete karşı faturalardan kaynaklanan cari hesap borcuna ilşikin — sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı —- kısma yapılan itirazı kabul ettiklerini ve dava dışı bıraktıklarını, davalı şirketin —–bedelli faturalardan kaynaklı cari hesap alcağı için yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalının ——— kısım için haksız ve mesnetsiz olan itirazın iptaline, takibin devamına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- dosyasının incelenmesinde;a davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya –tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından—tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” davacı şirket vekilinin dava dilekçesinde — bedelli irsaliyeli faturaya konu ürünlerin teslimine ilişkin — edilemediği için — kısma yapılan itirazı kabul ettiklerini ve dava dışı bıraktıklarını beyan ettiği, —- faturanın davalı tarafından kendi vergi dairesine davacıdan mal ve hizmet satın aldığı yönünde beyanında bulunmadığı,— dosyasında işlem gören davalının iş yerinde — sigortalı çalışanına rastlanmadığının bildirildiği, davalı şirketin kedi ——davacı şirketten iki adet belge ile —- toplam tutarlı mal ve hizmet satın aldığını beyan ettiği, davacı şirketin ticari defterlerine göre, davacı şirketin icra takip tarihi —tarihi itibariyle davalı şirketten — alacaklı durumda bulunduğu, davalı şirketin yapmış olduğu itirazının ———- tutarlı irsaliyeli fatura asıl alacağı yönünden iptali gerekeceği asıl alaca takip tarihinden itibaren TTK madde 1530/7 gereği temerrüt faizi işletilmesi” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan —– alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği davalı şirketin kendi — davacı şirketten iki adet belge ile—- mal ve hizmet satın aldığını beyan ettiği dosya içerisine celp edilen müzekkere yazı cevaplarından anlaşılmıştır . Davalı tarafın — bildirmiş olduğu irsaliyeli faturadaki imza ile ——- mal alımı olarak bildirilmeyen —- numaralı fatura incelendiğinde davalı şirket kaşesi üstüne atılan imza ile ——mal alımı olarak bildirilen —- numaralı faturadaki imzaların benzerlik gösterdiği her ne kadar davalı şirketin —–isimli bir çalışanı bulunmadığı bildirilmiş ise de iki fatura arasındaki imzaların benzerliği ve irsaliyeler üzerinde davalı şirketin kaşesinin bulunduğu dikkate alındığında ,mahkememizce davalı şirket yetkililerine şerhli isticvap davetiyesi tebliğine karar verilmiş olup usulüne uygun tebligata rağmen davalı şirket yetkilisi isticvap duruşmasına katılmamıştır. Davalı şirketin kendi — davacı şirketten iki adet belge ile —— tutarlı mal ve hizmet satın aldığını beyan ettiği ve beyan edilen faturalardaki imza ile —– bildirilmeyen faturalardaki teslim alan kısmındaki imzanın benzerlik gösterdiği ve irsaliyelerde davalı şirkete ait kaşenin bulunduğu bu hususta davalı şirket yetkilisinin usulüne uygun şerhli tebligata rağmen duruşmaya katılmadığı isticvap edilemediği, bu haliyle davacının faturaya konu malı davalı şirkete teslim ettiği hususunu ispatlamış sayılacağı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne vermek gerekmiş ve alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-Davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 3.091,03 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 545,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.545,57 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 545,46 TL peşin harç olmak üzere toplam 589,86 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.020,60 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.682,50 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/05/2021