Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/598 E. 2021/455 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/598 Esas
KARAR NO: 2021/455
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Davacı —– borcun davalı tarafından müvekkil şirkete ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ——sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının müvekkil şirketle arasındaki temel borç ilişkisinin aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanmakta olduğunu, müvekkil şirketin davalının açmış olduğu dükkanda kullanılmak üzere — değerinde tabela ürettiğini ve——birlikte davalı yana teslim ettiğini, müvekkil şirketin tabelayı üreterek alıcıya teslim etme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ekte sunulan bu faturadan hariç olarak davalı tarafın — bir borcu daha bulunduğunu, bu suretle davalının müvekkil şirkete — kaynaklanan bakiye borç miktarının ——olduğunu, davalının borca itirazında kullandığı ifadelerin taraflar arasında ticari ilişki olduğuna karine teşkil etmekle birlikte davalının müvekkil şirkete borçlu olduğunun ikrarı niteliğinde olduğunu, davalının belirttiği borç miktarının gerçeği yansıtmamakla birlikte icra takibine konu asıl borcu ödediğine dair de somut bir delil sunmamış olduğunu, davalının Müvekkil tarafından kendisine ibraz edilen İrsaliyeli faturaya itiraz etmediğini, müvekkil tarafından düzenlenen İrsaliyeli faturanın açık fatura niteliğinde olup, davalının fatura konusu mal bedelini ödemediğine karine teşkil ettiğini, müvekkili şirketin alacağının likit ve muayyen olduğunu, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraftan almış olduğu ürün varmış gibi adına düzenlenen fatura nedeniyle başlatılan takibe itiraz ettiğini, davacı yana ne faturalı ne de faturasız borcu bulunmamakta olup davanın ispata muhtaç olduğunu, borcun ispatı için ticari defter kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, kendi ticari defterlerinde bir borç bulunduğuna dair hiçbir kayıt bulunmamakta olup, istendiğinde ticari defterlerini mahkemeye sunabileceğini ve borcunun bulunmadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu ——-sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından — tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —— tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan ek ve kök raporda; özetle davacı şirketçe davalı adına ———-adet fatura düzenlenmiş bulunduğu ve ticari defterlerinde davalı firma adına borç kayıtlarının yapılmış bulunduğu, davalı firmanın ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri incelendiğinde, davacı şirketçe adına düzenlenmiş bulunan faturalardan; ————– bulunmadığı, davacı şirketin talebinin ——asıl alacak yönünde yerinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Somut olayda davalı tarafın da ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, anlaşılmıştır. Davalı/borçlu tarafça,icra dosyasına yapılan itiraz dilekçesinde, alacaklı/davacı yana —fatura karşılığı iş yaptırdığını kabul ettiği ve söz konusu miktarı davacı yana elden ödediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın defterlerinde davaya konu faturalardan; —- nolu gider kaydı olarak kayıt altına alınmış olduğu, —— davalı işletme defterlerinde kayıdının bulunmadığı bilirkişi incelemesi neticesinde anlaşılmıştır. Davalı tarafın, —– fatura karşılığı davacı tarafa iş yaptırdığını kabul ettiği ancak ödemeye ilişkin somut bir belgeyi dosya arasına sunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın — fatura alacağı üzerinden kısmen kabulüne kalan kısım yönünden ise ——-Tutarlı irsaliyeli faturanın teslim alan kısmının boş olduğunun görüldüğü, bunun üzerine davacı tarafa bu faturaya ilişkin yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davacı tarafça verilen kesin süreye rağmen yemin metninin sunulmadığı ve yemin delillinden vazgeçildiğine ilişkin —- tarihli beyan dilekçesi verildiği anlaşıldığından ve davalı tarafça — borç inkar edildiğine göre ispat yükünün davacıya düştüğü, davacının da faturaya konu malı teslim ettiği hususunu ispat edemediği ve ayrıca davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı ancak yemin deliline dayanmayacağının beyan edilmesi karşısında açılan davanın ——-yönünden ispat yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf, davada haklı da çıksa haksız da çıksa yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Ayrıca davada haklı çıkması halinde lehine vekalet ücretine hükmedilmez.—– Bu halde arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf vekalet ücreti alamaz ve yargılama giderini ödemeye mahkum edilir. Davalı taraf usulüne uygun olarak davet edildiği arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından dolayı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve yargılama giderleri üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya yönelik talebin reddine
2-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 92,64 TL peşin harç olmak üzere toplam 137,04 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 875,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 590,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği uyarınca davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ————– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı tarafından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/05/2021