Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/550 E. 2022/355 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/550 Esas
KARAR NO: 2022/355
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/10/2019
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile —-akdedildiğini, mezkür sözleşme uyarınca müvekkili şirketin,———- tesisinin işletimi konusunda destek vermek ve bakımının yapılmasını üstlenmiş olduğunu, işbu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde ifa etmiş, ancak davalı yanın bağlı bulunduğu sözleşme uyarınca üzerine düşen ifa yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu kapsamda üzerine düşen ifa yükümlülüğünü yerine getirmesi için davalı yana sözlü olarak yapılan uyarıların sonuçsuz kalmış olduğunu, bunun üzerine müvekkil şirket tarafından davalı yan muhatap alınmak suretiyle ——- içerisinde ifa edilmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı hususunun ihtar edildiği, ancak davalı tarafından işbu ihtarnameye cevap verilmediği gibi herhangi bir ödeme de yapılmamış olduğunu, bunun üzerine taraflarınca ——- davalı aleyhine cebri icra işlemlerine başlanmış, ancak davalı yanın başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz etmiş olduğunu, davalının borca itirazı üzerine, dava şartı olan ——- kurumuna başvuru yapıldığını, ancak arabuluculuk nezaretinde gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde borçlu ile anlaşma sağlanamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—— icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——– takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı yanın—-ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı kayıtlarında yer alan, ancak davalı kayıtlarında yer almayan, ——- tutarlı ödeme kaydının, —– dayanak belgesinin davacı yanca sunulması suretiyle ispata muhtaç olduğu, davacı kayıtlarında yer alan, ancak davalı kayıtlarında yer almayan, ancak taraflar arasında akdedilmiş — tarihinde akdedilmiş—- başlıklı sözleşme kapsamında aylık olarak düzenlenmiş, —– tutarlı hizmet satış faturasının dayanağı — başlıklı belgenin davalı tarafından kaşe imza tatbik edilmiş olarak dosyada mübrez olduğu, dolayısıyla davacı şirketin bu kaydına itibar edilebileceği, davalı yanın 2018 yılı kayıtlarında yer alan, ancak davacı kayıtlarında yer almayan ve dosyada örnekleri mübrez —– tutarlı çeklere ilişkin kayıtlara keşide tarihleri dikkate alındığında itibar edebilmenin mümkün olamayacağı ve davacı şirketin alacağı ile ilişkilendirilmesinin mümkün olamayacağı, davalı yanın kayıtlarında yer alan, ancak davacı kayıtlarında yer almayan,—- tarihli, nakit ödeme içerikli, —- ödeme kaydına, dayanağının davalı yanca sunulamamış olması nedeniyle itibar edilemeyeceği sonuç olarak; davacı şirketin — işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacak talebi üzerinden harçlandırarak itirazın iptali istemi ile davalı yan aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin takip tarihi itibarıyla davalı şirketten talebi —-asıl alacaklı durumda bulunduğu, davacı şirketin davanın dayandığı takipte talep edebileceği işlemiş faizin —- şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalının faaliyet adresinin —– içinde kalması sebebi ile — Asliye Hukuk Mahkemesinden, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile rapor tanzimi istenmiştir.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; davalı yanın —- yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleniğini, defter ve belgelerin usul ve yasaya uygun olarak tutulduğunu ve sahibi lehine delil teşkil edebileceği, yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafın davalıya — yılı içinde toplam — tutarında— fatura kestiği, davalının da bedellerine karşılık—- nakit olmak üzere toplam — ödeme yapıldığı sonuç olarak; davacı şirketin — fatura kestiği, davalının da bu fatura bedellerinden — vade tarihli çekle —nakit olarak ödenmiş olarak gözüktüğü, davalının davacıya ——u kaldığının tespit edildiği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davacı ve davalı tarafın ticari defterleri ayrı ayrı incelenmiş olup her iki tarafın ticari defterlerine göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu bilirkişi raporları ile sabit hale gelmiştir. Davacı tarafın ticari defterlerine göre davacının davalıdan —-işlemiş faiz alacağının olduğu, davalı tarafın ticari defterlerine göre de davalının davacıya —– borçlu olduğunun tespit edildiği, ticari defterler arasında mutabakatsızlık olduğu, mutabakatsızlığın davalının defterlerine çek ve nakit ödeme ile borç ödendiği bilgilerinin kayıt edilmesi, davacının davalıya gönderip davalının defterine kaydetmediği —- alacak kaydı ve davacının defterinde kayıtlı olup davalının defterinde kayıtlı olmayan —- faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalıya kesilen faturaların —–yılına ait olduğu, davalının defterlerine çek ile ödeme olarak kaydettiği çeklerin ise fatura tarihinden önce — vade tarihli olduğu dikkate alındığından davalının davacıya çek ile ödeme yaptığı hususunun kabulü mümkün olmamıştır. Ayrıca davalı defterlerinde faturalar için ——- nakit ödeme yapıldığı tespit edilmiş ise de söz konusu ödeme davacı defterlerinde kayıtlı olmayıp davalı tarafından ödemeye ilişkin bir belge de sunulmamıştır. Davalı tarafından borcun ödenmesine ilişkin başkaca bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Hal böyle olunca davalı tarafın ödeme kayıtları usulüne uygun delilleri ile ispat edilemediğinden ödeme kayıtları mahkememizce kabul görmemiştir. Davacı defterinde kayıtlı olup davalı defterinde kayıtlı olmayan——- tarihli banka havalesinin davacı tarafından davalıya borç olarak gönderildiğine ilişkin bir ibare içermediği, bu yönde de bir delil bulunmadığı, açıklamasız yapılan banka havale/eftlerinin borç ödemesi için gönderildiğinin kabul edilmesi gerektiğinden davacı tarafından davalıya borç para verildiği kabul edilemeyeceğinden — havale yönünden davalı kayıtlarına itibar edilmiştir. Her ne kadar —-fatura davalı defterlerine kayıtlı değil ise de fautraya konu hizmetin yapıldığına ilişkin —– dosya kapsamında bulunduğu, ilgili formda davalı yanın kaşe ve imzasının bulunduğu görüldüğünden fatura ve tesis kontrol formu kapsamında isticvap edilmek üzere davalının bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazılmış ise de davalının isticvap duruşmamasına katılmadığı gözetildiğinde —- fatura kapsamında davacının davalıya hizmet verdiği kabul edilmiştir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda neticeten davacı defterlerinde alacak olarak tespit edilen —-banka havalesi düşüldükten sonra geriye kalan ——- üzerinden davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Dosya kapsamında davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir ihtar bulunduğundan kabulüne karar verilmiş asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan ——– işlemiş faiz talebinin de kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf mazeret bildirmeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından davanın reddedilen kısmı yönünden 7036 sayılı Kanunun 3/12. Maddesi uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyerek yargılama giderlerinin tamamı davalı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — işlemiş faiz olmak üzere toplam—– üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz—- işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 17.736,16 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.382,13 TL harç ile 1.400,18 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 12.953,85 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44.40 TL başvurma harcı, 3.382,13 TL peşin nispi harç ve 1.400,18 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 4.826,71 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 275,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.375,50 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 26.624,96 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2022