Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/491 E. 2019/51 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/491 Esas
KARAR NO: 2019/51
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 21/12/2018
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İstanbul Anadolu 2. Tüketici mahkemesinin ———- K sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosyanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların kusurlu ve özensiz davranışlarından dolayı valizi kaybolan müvekkili …’nın psikolojik zarara uğramış olması nedeniyle lehine ——– TL tazminat bedelinin, davalıların kusurlu ve özensiz davranışlarından dolayı valizi kaybolan müvekkili …’nın uğramış olduğu ve uğrayacağı maddi zarar nedeniyle şimdilik ———- TL bedelin, 6100 sayılı yasanın 107.maddesine göre incelenmesine, toplanacak delillere göre tazminat hesabı yaptırılarak dava tarihinden işletilecek faizi yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan müteselsile ortaklaşa ve zincirleme tahsilne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ————-Vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin bu davanın tarafı olmadığını, müvekkili şirketin———— sermayesinin %96,44’ü ——— ait olmak üzere ———-meydan işletmecisi olarak kurulmuş, —- yılından itibaren faaliyet sürdürdüğünü belirtmiştir.
Müvekkili şirketin —– ————- yapılan bir ihale sonucunda —- tarihinden itibaren——— konsorsiyumu tarafından kurulan ———’ye devretmiş olup ———-sıfatı ile faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiği belirtilmiştir.
——–de yapılan ihale ile ———- yıl süre ile müvekkil şirketten devralmış ve —- ‘den beri ——– terminal işletmecisi olarak görev yaptığı belirtilmiştir.
Yolcuların uçağa biniş ya da iniş işlemlerinin gerçekleştiği, bagajların terminal binası ile uçak arasındaki ulaşımı ve diğer işlemlerin gerçekleştiği bölgenin müvekkili şirketin faaliyet ve sorumluluk alanı olmayıp, müvekkili şirketin güvenlik faaliyetleri açısından da herhangi eylemsel ya da hukuki bir bağı olmadığını, söz konusu olayda sorumluluğun sınırları kanun ve uluslararası anlaşmalarla çizilmiş dahi olsa davacının iddiaları kabul edilebilir nitelikte olmadığını, Davacının kaybolan bagajında bulunduğunu iddia ettiği —— Euro , yasal mevzuat gereği ———— bagajda taşımaya elverişli olmayan eşya hükmünde olup, davacı aynı zamanda iddia ve taleplerini ispata elverişli hiç bir somut delil sunmadığını, yolcunun taşıma öncesi taşıyıcı şirkete teslim etmiş olduğu bagaja ilişkin herhangi bir özel fayda biriminde bulunmadğını, ek ödeme ve sigorta yapılmadığı belirtilmiştir.
Davacının kötü niyetli olduğunu ve davanın haksız olduğu belirtilmiştir. Müvekkili şirketin davanın tarafı olmadığını, söz konusu olayın geçtiği Terminal binasında faaliyeti bulunmadığını belirtmiştir. Davacının iddia ettiği özensiz ve kusurlu davranıştan söz edebilmek için mevcut bir çalışma alanı ya da eylemin varlığı gerekli olduğunu, davacı iddialarında haksız ve kötü niyetli olduğunu, hukukun kötü niyeti korumadığını, kötü niyetli talep hukuki himaye göremeyeceğini ve davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerektiği belirtilmiştir.
Davalı ..——–. Cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete yöneltilen davanın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğu, huzurdaki davanın taşıma işlerinden kaynakanmadığını, bu durumda Türk Ticaret Kanunu Hükümleri uygulanacağından, görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleri olup; huzurdaki davada sayın mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının tüketici sıfatına haiz olmadığı belirtilmiştir.
Huzurdaki davanın, belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını. nitekim davacının talebi, dava dilekçesinden de anlaşıldığı üzere belirlenebilir nitelikte olduğu belirtilmiştir.
Savcılık soruşturmasının akıbetinin bekletici mesele yapılması gerektiği, bagajın içinde bulunduğu belirtilen bir takım eşyaların bagajda taşınmasının yasak olduğu, bu sebeple bu eşyalardan müvekkili şirketin sorumlu olmadığı belirtilmiştir. Davacı tarafın maddi tazminat taleplerini ispata yarar hiç bir delil sunmadığı belirtilmiştir. Sorumluluklarının sınırlı olduğunu ve talep edilen manevi tazminat ile bagajın kaybolmasının bir alakasının bulunmadığı belirtilmiştir.
Öncelikle davanın görev itirazı doğrultusunda usulden reddine, her halükarda haksız ve mesnetsiz davanın tümden reddine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK.’nun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, re’sen incelenir.
6502 sayılı Yasa’nın 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilmek suretiyle Tüketici Mahkemelerinin görevi belirlenmiştir. Davanın konusunu, Tüketici olan davacının davalı … tarafından işletilen uçağa verdiği valizlerinden birisinin kendisine iade edilmemesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebi oluşturduğundan 6502 sayılı Yasanın 1, 2, 3/1-k,l bentleri, 70/3, 73/1. Maddeleri gereğince taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde Tüketici Mahkemeleri görevlidir ( Ankara BAM —– Hukuk Dairesi—— K. Sayılı kararı, İstanbul BAM —- HD.———– Karar Sayılı Kararı).
Taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde öncelikle, Ülkemizin de taraf olduğu ——— İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmasının gerekmesi ve kaybolan valiz içerisinde davacının ticari defterlerinin bulunması yargılamanın ticaret mahkemelerinde görülmesini gerektirmediği gibi taraflar arasında bir ticari ilişki de bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olması sebebiyle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ———- Esas, —— Karar sayılı ilamı doğrultusunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin karşı görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KARŞI GÖREVSİZLİK NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin istanbul anadolu 2. Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından mahkememizce verilen karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği taktirde HMK’nın 22/2 maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için DOSYANIN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 37. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3.6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.23/10/2019