Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/483 E. 2021/260 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/483 Esas
KARAR NO : 2021/260
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-tarihinde—-sıralarında sürücü —— sevk ve idaresindeki —– plaka sayılı aracı ile ——- seyir halinde iken trafiğin yavaşladığı esnada aracının ön kısımları ile sürücü ——- sevk ve idaresindeki ——– plaka sayılı aracın arka kısmına çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, araç sahibi —- tarafından onarım bedeli alacağının müvekkili ——–edilmiş olduğunu, ———- tarafında yapılan tespitte söz konusu araçta — hasar meydana geldiğinin belirtilmiş olduğunu, ayrıca araçta değer kaybının da meydana geldiğini beyanla şimdilik ————Değer kaybını alacağının tazminini Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete eksik evrak gönderilmiş olduğunu, ayrıca ———- ibraz edilmemiş olduğunu, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, ayrıca değer kaybının ——- yapılması gerektiğini, söz konusu aracın kaza geçmişinin araştırılması gerektiğini, aracın tespit edilen hasarının fahiş olduğunu, iskonto uygulanması yapılmamış olduğunu, ayrıca ——– ödeme alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini Yargılama giderleri ile vekalet ücretini karşı tarafa tahmiline karar verilmesini
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile araçta meydana gelen hasar onarım bedelinin ve değer kaybının tazminine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, “kusur yönünden yapılan incelemede, ——— plaka sayılı araç sürücüsünün KTK madde 47/d, KTK madde 52/b b KTK madde 56/c, KTK MADDE 84/d maddelerini 1. Derece ihmal ve ihlal etmiş olduğu ve kazanın oluşumuna ait kök nedenin bu kuralların ihlalinin sebebiyet vermiş olduğundan %100 kusur oranı ile asli kusurlu olduğu, söz konusu kazanın arkadan çarpma şeklinde meydana gelmiş olması nedeni ile —– plaka sayılı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, dava konusu araçta orjinal parça değişimi yapılırsa — hasar meydana gelmiş olduğu, söz konusu aracın tramer kayıtlarında —— hasar gözüktüğü, parça değişimi yapılmadan önce onarım ve boya yapılmış olabileceği, dava konusu aracın kaza tarihi itibari ile, 2. El piyasa değerinin —– civarında olduğu, söz konusu araçta —- adet geçmiş hasar kaydının bulunduğu, bu kapsamda araçta değer kaybının oluşmayacağı, değer kaybının kazadan önceki 2. El kapsamında ——- civarında değer kaybını oluşacağı, ” şeklinde bildirildiği görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, ————————“sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden,———- motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ————
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir———–
Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğundan kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ———– maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ———– uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Davalı —- Dava dışı sigortalısına ait — plakalı aracın —— sigortacısıdır. ——— arasını kapsamaktadır. Kaza —- tarihinde gerçekleşmiş olup davacı tarafından davalı —–tarihinde ihtar gönderildiği, ihtarın—– davalı tarafa tebliğ edildiği ve ihtarda davalı tarafa ödeme için 15 gün süre verildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlanmıştır.
Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır —————-
Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. HMK’nın 114/1-d bendi ile “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartları arasında gösterilmiştir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili kimseler olması, bir başka ifade ile dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı, usul hukukunda ——– olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada,——– terimi de kullanılmaktadır. Bir davada, taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetini taşımadığı belirlenirse, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği değer kaybı alacağı davacıya temlik edilmiştir. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir.
Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalının sigortalısının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun %100 kusurlu olduğu, —- plakalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, davacıya ait araçta — hasarın meydana geldiği, tramer kayıtlarında —— gözüktüğü, bu kapsamda aracın parça değişimi yapılmadan sadece onarım ve boya yapılmış olabileceği,——- değer kaybının olabileceğinin belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf bilirkişi raporu ile tespit edilen hasar miktarını talep etmiş ise de tramer kayıtlarında yer alan hasar bedeline ilişkin davacı tarafa kayıtlardaki tamire ilişkin bilgi ve belgeleri sunması için süre verilmiş ancak davacı tarafından ilgili belgeler sunulmamış olup onarım bedelini talep ettiklerini bildirmiş iseler de tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmasının mümkün olmadığı dikkate alınarak aksi ispat edilemeyen tramer kayıtları esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Bilirkişi raporunda hesap hatası yapılarak değer kaybı bedelinin——— olarak rapora yazıldığı, ek raporda hesap hatalarının düzeltildiği, davacı tarafın hesap hatalarına dikkat etmeksizin talep artırımda bulunulduğu anlaşılmış olup davacı tarafın karar aşamasında hesap hatası sebebiyle aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep edilmiş ise de davacı tarafın da dikkat ve özen yükümlülüğüne göre aykırı davrandığı değerlendirildiğinden bu talebi dikkate alınmaksızın vekalet ücreti hesaplaması yapılmıştır.
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte, sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK’nın 99/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise zararın tamamı için dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Zarar gören, talebine ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahiptir. ————- Bu sebeple davacı tarafın faiz talebinin 15 günlük sürede ödeme yapılması talebi de dikkate alınarak temerrüt tarihinden itibaren işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Hasar onarım bedeli olan —- temerrüt tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Değer kaybı bedeli olan ———- temerrüt tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Karar harcı 797,45 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 711.89 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 85,56 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 129,96 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan 102,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 424,32 TL Ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.426,82 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 772,73 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——–bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 714,88TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 605,12 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2021