Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/465 E. 2020/237 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/465 Esas
KARAR NO : 2020/237

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/06/2020

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirket olan ————– yazar kasanın sürekli olarak arıza yaptığını, davacının ———- içerisinde değişim talep etmesine rağmen, yazar kasa olduğu için davalı şirket tarafından davacıya ürün değişim yapılamayacağını, yazar kasanın 49 kere arıza kaydı olduğunu, 3 kere ana kartı değiştiğini, davacının dükkanında fiş kesemediğini, işlerinin aksadığını, —- dışında arıza kayıtlarının sliplerini de davalı tarafın vermediğini beyan ederek ürünün iade alınarak bedelinin iade edilmesini ve tamir ücreti olarak ödenen paranın faizi ile ödenmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını ilk olarak Tüketici Mahkemesinde açtığı, tüketici mahkemesinin daacının dava konusu yazar kasayı işletmesi için kullandığından uyuşmazlığın ticari olduğu kabulü ile görevsizlik kararı verdiğini, davacının tüketici sıfatına sahip olmaması dava konusu yazarkasayı tacir olarak işlettiği markette kullanması nedeniyle isabtli olduğundan uyuşmazlığın ticari olması, TTK m. 5/A uyarınca dava açılmadan önce arabuluculuk başvuru yapılmasını zorunlu kıldığını, davacının davasını ilk olarak Tüketici Mahkemesinde açtığından herhangi bir arabuluculuk başvurusu yapmadığını, dava şartı olan arabulucuk başvurusunun yerine getirilmediğinden usulden reddine karar verilmesini, dava konusu üründe ilk ————- uzun bir süre sonra ————hata meydana gelmesi, üründe üretimden kaynaklı bir ayıp olmadığını gösterdiğini, bu durumda ürünün davacının kullanım şekli sebebiyle arızalandığını, söz konusu arızaların üretimden kaynaklı bir ayıptan mı yoksa davacının kullanımından mı kaynaklandığının tespitinin zorunlu olduğunu, ürünün tamiri için ödendiğini, ürünün tamiri için ödendiğini belirtilen meblağ davacı şirkete ödenmediğinden buna ilişkin talebin davacı şirkete yönetilmesi mümkün olmadığını, davaya konu ürün için yapılan tamir masraflarının iadesinin talep edildiğini, davacı şirkete bu konuda yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığını, bu ödemelerin davacı şirketten ayrı tüzel kişiliği bulunan ve kendi adına ticari faaliyette bulunan yetkili servisler tarafından yerine getirildiğini, davacı şirkete bulunan yetkili servisler tarafından yetine getirildiğini, davacı şirkete ödenmeyen bu masrafların davacı şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ———— olduğunu belirttiği, yazar kasa bedelinin ne kadarının tamir masrafının açıklanmadığının, ürünün ayıplı çıkması yönünde davanın reddine karar verilmesini, dava konusu ticari uyuşmazlığa ilişkin olarak TTK m. 5/A uyarınca dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yapılmadığından davanın usulden reddine, dava konusu yazar kasadaki arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığının tespiti halinde davanın tümden reddine, dava konusu yazar kasadaki arızaların giderilmesi için yapılan masrafların davacı şirkete değil farklı şirkete ödenmesi nedeniyle bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava işyerinde kullanılmak üzere alınan yazar kasanın ayıplı olup olmadığının tespiti ile, ödenen bedel ve tamir ücretinin iadesi taleplerine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye—–denir (TTK 12/1).
—————— olsun ister —— veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster ————–sabit bir mekânda bulunsun, ——— ——— belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21/07/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ———- sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 5362 sayılı ———- maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a) ———-tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların ——– siciline ve dolayısıyla——odalarına kaydedilmeleri,
Ancak,——– siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da—–,—–hadlerini aşanların kendileri istemedikçe—————-bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da—————sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, ——- —- ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla ————- bünyesindeki odalara kaydedilmeleri,
kararlaştırılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve temyiz incelemesi aşamasında ————- incelenir.
Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu davalarda 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre de ;
“Madde 5/A – (1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile,
“Dava şartı olarak arabuluculuk,
Madde 18/A – (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
————————– tarihli cevabi yazısında davanın ——– olduğu, bilanço esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği,——————-tarihli cevabi yazısında da davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar ve cevabi yazılar dikkate alındığında davacının ticari faaliyetinin —– sınırlarını aştığı, dolayısıyla yargılamaya———–Mahkemesinde devam edilmesi gerektiği, davanın 7155 sayılı Yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, bu maddeye göre eldeki davada arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğu, bu husus yerine getirilmeden dava açıldığı gerekçesiyle HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar harcı 54,40-TL ‘nin dava açılırken davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı görülmekle, yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——–. deki esaslara göre belirlenen 1.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.