Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/403 E. 2021/715 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/403 Esas
KARAR NO: 2021/715
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/10/2019
KARAR TARİHİ: 21/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — tarihinde davalı sürücü —plakalı aracın çarpması sonucu, davacıların murisi — öldüğünü, aracın davalı—- tarafından —sigortalı olduğunu, olayla ilgili ceza davası
yargılamasının —- sayılı dosya ile yapıldığı, adı geçen sürücünün — cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın — aşamasında olduğu, davacılardan—- yayanın eşi, diğerlerinin ise çocukları olduğunu ve
ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, davacılardan — özürlü ve kısıtlı olduğu ve — vasi olarak atandığını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik,
davacılardan —bakımından ayrı ayrı —-
maddi ( Destekten yoksun kalma) tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont
faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline;
davacıları her biri için — olmak üzere toplam —-manevi tazminatın
kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte sadece davalı—– tahsiline; Yargılama giderleri ve vekalet ücretininin davalılara yükletilmesine karar verilmesinin dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; — plakalı araç, sigortalı şirket tarafından tanzim edilen, —– poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu somut olayda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, bunun için de — kusur incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, —– tarihli kazadan dolayı açılan soruşturma dosyasının ve varsa kovuşturma dosyasının celbi gerektiğini, ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini talep ettiklerini, aktüer hesabı yapılırken kullanılan yaşam tablosuna göre bakiye ömür, bilinen dönem, aktif ve pasif dönemin ayrı ayrı ve denetime elverişli biçimde hesaplanması gerektiğini, davacıların sosyal ve ekonomik durumları ile hangi—– tabi olduklarının mahkemece tespit edilmesi gerektiğini, davacıların — ölüm/cenaze masrafı, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise, bu — —- kanunlarına göre müvekkil şirket — doğduğunu,— davacıların dışında,— da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini, —- karşılanacağı hükmü nedeni ile tedavi masraflarından —- olduğunu, bu gerekçe ile tedavi masraflarından müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacı tarafından işbu dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, temerrüt süresi delillerin — tümünün müvekkil şirkete tebliği tarihinden itibaren —- iş günü geçmesi ile başladığını beyanla, kusur durumu ve zararın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini, herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Diğer davalı —- kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanların dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
—– maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, —- — edilmektedir ——maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
——— göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, —- tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı —- düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, —– motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
—- maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün kaybı veya azalmasından doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Öte yandan ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Yasasında sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır, Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir ———- kararının gerekçesinde de: —- olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu”hususu vurgulanmış;—— ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır kî, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir.
Eş, çocuk, anne–baba her halükarda destek tarafından destekleneceği kabul edildiğinden bu kişilerin desteklendiklerini ispat etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kişilerinde gelirden varsayımsal bir pay değil de daha yüksek bir pay aldığını iddia ediyorlarsa bunu ispat etmeleri gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; “Dosya kapsamına göre kaza; —— yönünde seyreden, önüne çıkan bir çocuğa çarpmamak için
frene basan ve direksiyonunu sağa kırarak çarpmayı önleyen davalı sürücü— idaresindeki —— kurallarını ihlal ile anılan yere
gelmesi esnasında aracının ön kısımları ile; Aracın seyir yönüne göre yolun sağ tarafındaki
kaldırımdan taşıt yoluna giren ve yolun solundaki kaldırım tarafına doğru geçmeye çalışan, ancak
“Kendi güvenliği için etkin tedbir almayan, yayalarla ilgili” kuralları ihlal eden yaya—–çarpması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı olarak meydana geldiğinin anlaşıldığını, yapılan tespitlere göre kazanın; ——Kaza krokisine
göre aracın seyir yönünde kavşak çıkışında, yolun sağ kenarına yakın yerde, belirtilmeyen
mesafede, kavşak başında ve gündüz vaktinde meydana geldiğinin saptandığı, —görevlendirilen bilirkişi—- Bilirkişi
Raporundaki kamera görüntüsü bilgilerine göre aracın yayaya şiddetle çarptığının anlaşıldığı, çarpma şiddetine göre de anılan şartlarda seyreden davalı sürücünün idaresindeki araçla olması
gerekenden hızlı olduğu sonucuna varıldığı, davalı sürücü —- plakalı —— anılan yerde seyrederken etkin tedbir almadığı; Aracının
seyir yönüne göre sağ taraftaki kaldırımdan gelerek taşıt yoluna giren ve yolun sol tarafındaki orta refüje doğru karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayanın yarattığı tehlikeyi önceden
gördüğü/görmesi gerektiği halde etkin tedbir almadığı; Bir çocuğa çarpmamak için sağa manevra
yaptığı esnada adı geçen yayaya çarptığı; —-ileride durduğu, fren izi bulunmadığı, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği; Belirtilen şartlarda hareket eden
yayaların kendi aracının önüne gelme ve çarpma tehlikesinin önceden öngörülebilir, tedbir
alınması—-halinde kazanın önlenebilir olduğu düşünülmüştür. Bu nedenle adı geçen sürücünün açıklanan—kuralları ihlal ettiği ve “%75 Oranında Tali Kusurlu”
olduğunun değerlendirildiği, kazada ölen yaya — hakkında —-gereği de inceleme yapıldığını, adı geçenin kavşak başından karşıya geçmeye
çalıştığı, geçiş için kullandığı yerin kurallara uygun olduğu, ancak karşıya geçerken kontrolsüzce hareket ettiği, kendi güvenliği için tedbir almadığı, yolu etkin kullanmadığı,—– kuralları ihlal ettiği, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği ve “—- olduğunun değerlendirildiği, kaza tarihinde —– kurallar gereği araç sürücüsü davalı —– kusuru oranında ve sigorta kapsamına göre sorumlu
olduğu; aynı kaza tarihinde — plakalı hususi — maliki/işleteni olan dava dışı
—–kurallar gereği araç sürücüsü davalı —— kusuru oranında, adı geçen sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen
sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, tazminat yönünden yapılan değerlendirme sonucu :
— tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölen— sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatlarının, davalı tarafın %75 kusur oranı üzerinden: — yönünden :— Hesaplandığına, —-olduğuna, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin,— gerekli belgelerle sigorta şirketine başvuru tarihinden —- iş günü sonrası olması gerektiği, dosyadaki belgeler kapsamında, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihi konusunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; — Mahkemenin— tarihli ara kararı gereği; tazminat,
kazançlarda her yıl için —hesaplanacak olup; ölen ve haksahiplerinin bakiye ömür süreleri — tablosundan
yararlanılarak belirleneceği, —-tablosuna göre kalan yaşam süresi —eğer ölmeseydi —yaşına kadar yaşama olasılığının
bulunduğunu, ölen — tarihinde emekli ve pasif döneminde olmasına göre, davacı eşine ve oğluna pasif döneminde ve günlük yaşamlarında ——ederek destekliği,
yaşam süresiyle sınırlı olarak — olduğunu, desteğin emeklilik dönemindeyken yaşamını yitirdiği anlaşıldığına göre, ev işlerine
yapacağı katkı —— net asgari ücret esas alınmak suretiyle hesaplanacak destekten
yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği, —-, hak sahipleri ve destekten yoksunluk sürelerinin, eş— günlük olduğundan —– tablosuna göre bakiye yaşam süresi
— olup, ölen eşinin bakiye yaşam süresiyle sınırlı olarak destekten yoksunluk süresi –yıl olduğu, — babasının — kaza ve ölüm tarihinde
—–yaşında— tablosuna göre bakiye yaşam süresi— erkek
çocukların —— kadar destek göreceği kabul edilmekte ise de dava dilekçesi ekindeki —-kararından, —le —- saptanarak akıl zayıflığı nedeniyle ayırt etme gücünden yoksun olmasına göre vesayet altına alındığının anlaşıldığı, buna göre vesayet altına alınan oğulun, ölenin bakiye yaşam süresiyle sınırlı olarak destekten yoksunluk süresi — yıl olacağı, destek payları : ölenin kazançlarından — pay kendine, —ayıracak olmasına göre; —-olduğu, tazminatın kazanç unsuru: —- kararları doğrultusunda, yasal asgari ücretlerin indirimsiz
net tutarları üzerinden tazminat hesaplanacağı, hak sahibi eş — destekten yoksun kalma zarar süresine, —payına göre ve davalı tarafın %75 kusur oranı üzerinden destek tazminatı hesabı —– yönünden :
Hak sahibi— destekten yoksun kalma zarar süresine, —
payına göre ve davalı tarafın %75 kusur oranı üzerinden destek tazminatı hesabı — tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölen —-ak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatlarının, Mahkemenin —- tarihli ara kararı gereği; kazançlarda her yıl için —haksahiplerinin bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinde— yararlanılarak, davalı tarafın %75 kusur oranı üzerinden: eş — hesaplandığına,—olduğuna, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin, — madde uyarınca, gerekli belgelerle sigorta şirketine başvuru tarihinden—-iş günü sonrası olması gerektiği, dosyadaki belgeler kapsamında, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihi konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu “şeklinde rapor sunulmuştur.Yukarıda bahsedilen açıklamalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; — olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve—-uygulamaları dikkate alındığında; davaya konu kazada vefat eden müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacılar — davalı araç sürücüsü ve davalı sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu kanaati ile destekten yoksun kalma tazminatının kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir. Hükmedilen tazminata davalı araç sürücüsü —– yönünden haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden önce usulüne uygun olarak başvuru bulunmadığından dava tarihinden itibaren faiz işletilmiştir. — uyarınca, davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğuna ve bu başvurunun teslim alındığına ilişkin başvuru dava açıldıktan sonra—- tarihinde yerine getirilmiş ise de —– uyarınca bu dava şartının yargılama sırasında tamamlanabilir niteliğinde olması nedeni ile yargılamaya devam olunmuştur.
Her ne kadar davalı sigorta vekili tarafından müteveffanın müterafik kusurunun tazminattan indirilmesi talep edilmiş ise de müteveffanın kontrolsüz hareketi sebebiyle müteveffaya %25 oranında kusur atfedildiği dikkate alınarak ve müteveffaya atfedilebilecek kusur sayılabilecek başkaca bir davranış bulunmadığından hükmedilen tazminattan indirim yapılmamıştır.
Davaya konu kazaya karışan aracın hususi araç olması nedeniyle temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmiştir.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda müteveffanın vefatı sebebiyle davacıların duyduğu elem ve keder ile olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek hükmedilen tazminata haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Yine davalılar yararına da müteselsilen ödenmek koşulu ile her bir davacıdan tahsil edilmek üzere ayrı vekalet ücreti verilmelidir. Ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2.maddesi gereğince manevi tazminat davasının kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyecektir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacı —- destekten yoksun kalma tazminatına davalı —dava tarihi olan — tarihinden itibaren diğer davalı — yönünden kaza tarihli olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —-müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2) Davacıların davalı —aleyhine manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; davacı —davacı —- manevi tazminat talebinin kabulü ile kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı —tahsiline adı geçen davacılara belirtilen miktarlarda ödenmesine; fazlaya ilişkin istemin reddine;
3-Karar harcı 2.634,62 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 375,71-TL peşin harç, 678,00 TL Tamamlama harcı ve 471,72 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.109,19‬-TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 375,71 TL peşin nispi harç, 678,00 TL tamamlama harcı, 471,72 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.569,83 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 273,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.850,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.123,50-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı—kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 7.450,03 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacı — kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
9-Davacı — kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalı — alınarak davacılara verilmesine,
10-Davacı — kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalı — alınarak davacılara verilmesine,
11-Davacı — manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nindavalı —- alınarak davacılara verilmesine,
12-Davacı—kendisini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL’nin davalı — alınarak davacılara verilmesine,
13-Davalılar— kendilerini manevi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden belirlenen vekalet ücretinin davacı tarafa verilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak ret sebebi aynı olduğundan eşit bir şekilde bu davalılara verilmesine,
14-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
15-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 983,90-TL.sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 336,10 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacılar vekili ile davalı —- vekilinin yüzüne karşı davalı sigorta şirketinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021