Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/386 E. 2021/604 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/386 Esas
KARAR NO : 2021/604
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2019
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, aralarındaki alışverişten kaynaklanan —— alacağı bulunduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle ihtar çekildiğini, ancak borçlunun bakiye bedelin fazla alınan malzemeye ilişkin olması nedeniyle ödenmeyeceğine ilişkin karşı ihtar çektiğini, davalı tarafça borcun kabul edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bu nedenle alacağın faiziyle birlikte yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraflar inşaat projesi için seramik konusunda görüşmelerin yapıldığını, fiyat hususunda anlaştıklarını, seramik alımı konusunda kendilerine —— düzenlendiğini, ölçülerin davacı tarafından alındığını, ancak buna rağmen çok miktarda seramiğin ellerinde kaldığını, ayrıca kalan miktar kendilerine ihtarname çekildiğini, artan seramiği iade ettiklerinde davacı tarafın imtina ettiğini, buna ilişkin iade faturası düzenlendiğini, ancak bunun ticari deftere işlenmediğini, dava konusu değerin belirtilen iade faturası dikkate alındığında herhangi bir borçlarının olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı vekili tarafından —— tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından çekilen ihtara karşı davalı vekili tarafından —- yevmiye sayılı ihtarname ile cevap verildiği görülmüştür.
Davalı tarafından davacı adına—– iade faturası düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak—- tarihli raporunda özetle; ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu, yapılan incelenmesinde, davacı şirketin davalı şirketten dava tarihi itibariyle talebi gibi ——-asıl alacağı bulunduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup tarafların rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulduğu görüldü.
HUKUKİ NİTELENDİRME VE GEREKÇE;
Dava Fatura ve ticari ilişkiden kaynaklı davalı aleyhine başlatılan icra takibine konu alacağın ödenmemesi sebebiyle alacağın ve ferilerine yönelik İİK 67.madde uyarınca açılmış itirazın iptali talebine ilişkindir.
Takibe konu icra dosyası, faturalar ve ticari defter kayıtları dosya arasına alınmış ve iddia savunma kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda HMK 222. Maddesi uyarınca defter incelemesi yapılmıştr.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlık davacının takibe konu fatura içeriğinden dolayı davalıya ürünleri teslim edip etmediği ve davalının ayıplı olduğu öne sürülen ürünleri iade edip etmediği, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı yönündedir.
Fatura ticari ilişkilerde ispat vasıtalarından birisidir. Bir faturanın borç doğurabilmesi için öncelikle faturanın karşı tarafa tebliğ ve teslim edilmesinin ispatı gereklidir.
Davalı tarafın icra dosyasına borcunun bulunmadığı itiraz beyanında bulunduğu, inceleme gününde ticari defterlerini ibraz ettiği, davaya konu olan faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun saptandığı bilirkişi raporunda da belirtilmiştir. Usulüne uygun tutulan taraf defterlerinin lehlerine delil vasfına haiz oldukları anlaşılmış olup defterlere göre taraflar arasında nitelikli satım sözleşmesi mevcuttur. Taraflar arasındaki ana sorun davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği seramikleri davacıya iade edip etmediği noktasındadır. Tarafların defterlerine göre dava konusu fatura her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olup davalı taraf faturanın iade edildiğini savunmuştur. Davalı, davacı tarafından düzenlenen faturaları itiraz olmaksızın davalı ticari defterlerinde kayıt edildiği bilirkişi raporunda anlaşılmıştır. Ayrıca dosyada mübrez olan — tarihli mutabakatta davalı tarafın davacıya —— borcu olduğuna dair davalı şirket kaşesi ve imzası mevcuttur.
Davalı taraf her ne kadar söz konusu faturaların davacıya iade edildiğini savunmuş ise de bilirkişi raporuna göre iade faturasının her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı yan bilirkişi raporunda hatalı olarak —- tarihli iade faturasının değerlendirilmediğine yönelik itiraz etmiş ve ek rapor alınmasını talep etmiş ise de; davalı tarafça düzenlenen—— tarihli iade faturasının, fatura tarihlerinden bir yıldan fazla süre sonra ve ayrıca dava açıldıktan sonra düzenlendiği sabittir. İade faturası defterlerde kayıtlı olmadığı gibi aksi halde dahi davalı tarafın ayıp savunması yönünden TTK.23. Maddesi gereğince ticari satımda satım konusu emtiayı teslim alan tarafın——-gün içerisinde satım konusu emtiayı incelemek var ise ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. TBK.’nın 223. Maddesinde ise alıcının, devraldığı satılan emtianın durumu, işlevin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içerisinde satıcıya bildirmek zorunda olduğu aksi halde satılanı ayıbı ile birlikte kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Diğer yandan tacirler arasında diğer tarafı temerrüte düşürecek ihbar ve ihbarlara TTK.’nın 18. Maddesinde belirtilen usuller ile yapması gerekmektedir. TTK.nun 18. maddesi uyarınca noter marifetiyle, iadeli tahahhütlü bir mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak yapılması gerektiği, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanmasının şekle bağlı tutulduğu, açık ayıp ihbarını sözlü olarak, mail yoluyla veyahut telefonla yapıldığı iddiasının tanık anlatımlarıyla ispatının da TTK.nun 18/3. maddesi gereğince mümkün olmadığı sabittir.
Eldeki davada davalı emtianın ayıplı olduğu sebebiyle davacı adına iade faturası düzenlendiği bu iade faturasının her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olmadığı bilirkişi raporunda belirlenmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinin içeriğinde faturaya konu seramik ölçülerinin uygun olmaması sebebiyle ayıplı olduğu belirtilmekle ayıbın gözle görülebilir açıklıkta bulunduğu anlaşılmıştır. Ayıp nedeniyle davalı tarafından davacıya yasal süresi içinde mal ayıbına ilişkin ayıp ihbarı yapıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, ayıbın varlığı halinde süresi içerisinde ihbarda bulunulması gerekirken, yaklaşık bir yıl sonra davacı tarafça düzenlenmiş bulunan ihtara cevap ihtarnamesi ile —– tarihinde yapılan ayıp ihbarı süresinde olmayıp bu nedenle usulüne uygun olarak yapılan ayıp ihbarı bulunmaması sebebiyle ayıp hususunda başkaca bir araştırmaya gerek duyulmamıştır.
Sonuç olarak davalı taraf her ne kadar ürünlerin ayıplı olduğunu bu sebeple iade edildiğini bildirmiş ise de davalı taraf usülüne uygun ayıp ihbarında bulunmamıştır. İspat yükü, emtianın kusurlu olduğunu öne süren davalı taraftadır. Davalı tarafın iadeye ilişkin kendi defterlerine göre iade faturası gözükmediği gibi bu iade faturası davacı tarafın defterlerinde de kayıtlı olmayıp, davalı tarafın söz konusu seramikleri iade ettiğini yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğinden bu yönde ispata yarar delil sunmadığı ve dolayısıyla davalının savunmasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile muhteviyatındaki mal ve hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiği ve davalının söz konusu malları iade ettiğini ispat edemediği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Dosya kapsamına göre davacı dava açılmadan evvel davalıya —–tarihli ihtarnamesi ile ihtar çekmiş ve bu ihtar davalıya — tarihinde tebliğ edilmiş—–sürenin sonu — tarihi olup davalının bu tarihte temerrüde düştüğünün kabulü gerekmiştir.
Tarafların tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması (TTK m. 19/2) ve takibin yabancı para cinsinden açılması nedeniyle alacağa temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren devlet bankalarınca döviz cinsinden bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faizin—– uygulanması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Öte yandan davacının talebi yabancı para cinsinden olup davanın kabulü karşısında davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin, karar tarihi itibariyle —- davacının yabancı para alacağı——üzerinden hesaplanmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile; —– itibaren devlet bankalarınca döviz cinsinden bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.208,43 TL’den dava açılırken yatırılan 301,69 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 906,74 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
5-Davacı tarafça yatırılan 301,69 TL peşin harç, 44,40 başvurma harcı, 6,40 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 352,49 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sehven yatırılan 314,00 TL keşif harcının yatırana iadesine,
7-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 84,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 884,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 4.235,89 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2021