Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/383 E. 2022/140 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/383 Esas
KARAR NO: 2022/140
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 11/10/2019
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —–plakalı aracın el freni çekilmeden hatalı bir biçimde park edilmesi neticesinde; park halindeki aracın sürücüsüz şekilde hareketlendiğini ve çöp atmak için evden çıkıp eve geri dönmekte olan ve yolun sağından yürüyen yaya müvekkiline çarparak ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, işbu kazaya bağlı olarak doğan tazminat talebi için —-tarihli celsesinde Mahkemenin; maluliyet oranının — olarak hesaplandığı — tarihli raporunu esas alarak karar verdiği ve —- maddi tazminat ile—manevi tazminatın tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurduğunu, müvekkilinin kazaya bağlı maluliyetinin arttığını, müvekkilinin kazanın ardından uzun süre tedavi gördüğünü, fiziki olarak kalıcı sakatlığının artarak devam ettiğini, bu hususun,—- tarihinde oy birliği ile verilmiş olan sağlık kurulu raporu ile de sabit olduğunu, işbu raporda müvekkilimizin kazaya bağlı özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranı — olarak tespit edildiğini, ilk tazminat davasındaki —maluliyet oranı ile yukarıda bahsi geçen rapor arasında çok ciddi farklar olması da gözetilerek maluliyet tespiti davası açıldığını ve söz konusu dava—- görüldüğünü, Bu dava neticesinde müvekkilinin halihazırdaki maluliyeti çok yüksek olmakla birlikte — olarak tespit edildiğini, —- oranı belirleyen bu rapor ile —- oranındaki maluliyet oranı arasında ciddi oranda farklılık olduğunu, bu çelişkili durumun giderilmesi adına istinaf kanun yoluna başvurulduğunu beyanla; Müvekkilinin kazaya bağlı maluliyet oranındaki artış nedeniyle, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- ek maddi tazminatın, bakıma muhtaç durumda olduğu da gözetilerek bakım masrafı ile birlikte hesaplanarak, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, kaza sonrasında maluliyeti günden güne artan ve bedensel- ruhsal sağlığını yitiren müvekkilimiz için —- ek manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —-cevap dilekçesinde özetle; dava şartının yerine getirilmediğini, arabuluculuk görüşmesinin diğer davalı — yapılmış olduğunu, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, dava konusu, araç — tarihleri arasında — düzenlenmiştir. Tarafımızca davacıya — Maddi ,—–Manevi tazminat ödeme yapılmış olup başkaca tazminat talep edilmesi mümkün olmamakla birlikte ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı hususu özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek —— raporlarına ilişkin mevzuatı doğrultusunda ve illiyet bağı gözetilerek incelenmesi gerektiğini, kaza ile ilgili illiyet bağının tespit edilmesinin gerektiğini, dava konusu olay nedeniyle davacıya —– ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini beyanla; Haksız ve mesnetsiz açılan davanın külliyen reddine ve davacının tüm taleplerinin reddine, dava şartı yerine getirilmediğinden reddine davada taraf ehliyeti bulunmadığından husumet yönünden reddine, zaman aşımına uğrayan davanın reddine, asla kabul anlamına gelmemek kaydıyta faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğine, masraf, faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı —- şirketi vekili cevap dilekçesine özetle; Başvuranın aynı kaza sebebiyle maddi tazminat talepli dava yoluna başvurmuş olduğunu, —- dosyasınada verilen —- kararı gereğince ödeme yapıldığını, kesin hüküm nedeniyle başvurunun reddi gerektiğini, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, söz konusu poliçede teminat limiti kişi başı — olduğunu, Başvuruya konu kaza sebebiyle müvekkil sigorta şirketine başvur yapıldığını, açılan hasar dosyası altında ——rapor hazırlandığını, hazırlanan rapor sonucuna göre toplam — tazminat ödemesi yapıldığını, gerek hasar aşamasında yapılan ödeme gerek —- dosyada verilen karara istinaden yapılan ödeme poliçe tanzim tarihi itibariyle—- uygun olarak hesaplanmış olduğunu, bakiye tazminat söz konusu olmadığını, yapılan bu ödemeler ile müvekkil şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, bu nedenle de başvuru sahibinin söz konusu talebinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer herhangi bir tazminat sorumluluğu doğacak ise, ödeme tarihinden itibaren faiz güncellemesi yapılarak söz konusu ödeme tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti gerektiğini,başvuranın kendi müracaatı ile almış olduğu maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını dosyaya sunulan maluliyet raporuna itirazları bulunduğunu, başvuran uyuşmazlığa konu işbu başvuruyu maluliyet artışı iddiası ile yaptığını, ödemeye esas alınan son rapordan sonraki tedavi evraklarını dosyaya sunmadan ödeme talep edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, artan maluliyetin trafik kazası ile illiyet bağı araştırılmadan maluliyet oranı belirlenmesinin haksız olduğunu, maluliyet oranının doğruluğunun tespitinin teknik bir konu olduğunu, hiçbir şekilde başvuran tarafından dosyaya sunulan maluliyet raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte maluliyet oranının arttığı iddiasında toplam maluliyet oranı üzerinden değil, fark maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılmalısı gerektiğini, manevi tazminat talepleri zmms poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, sigorta şirketi, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, faizin hatalı talep edildiğini beyanla; Davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, Davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, Davanın yeterli ödemenin gerçekleştirilmiş olması nedeniyle reddine, Manevi tazminat taleplerinin poliçe teminat kapsamı dışında olması nedeniyle reddine, Kazazedenin maluliyet durumunun tespiti amacıyla — sevkine, Dosyada kusur tespiti için dosyanı—- gönderilmesine, Davacıların manevi tazminat talebinin —– kapsamında olmaması nedeniyle reddine, Tazminat sorumluluğumuzun doğması durumunda hesaplamaların—- kayıtlı uzman bilirkişilerce yapılmasına, aleyhe hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacıda meydana gelen geçici ve kalıcı maluliyet sebebi ile oluşan zararın tazmini için açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
2918 sayılı KTK.nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak —-denilmektedir. Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Yine 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 60. maddesinde de “ Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir. Zamanaşımının oluşması için zararın ve tazminat sorumlusunun birlikte öğrenilmesi gerekir. —— zamanaşımı ve gerekse ceza kanunları gereğince öngörülen ceza zamanaşımı süresinin, zararı ve faili öğrenme tarihinde başlayacağında duraksama bulunmamaktadır. Bu noktada zararın öğrenildiği tarihin belirlenmesinde yarar vardır.
Eğer zararın kapsamını belirleyici husus “gelişmekte olan bir durum” ise zamanaşımı bu gelişme sona ermedikçe işlemeye başlamaz. —– aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır. Zararın mahiyet ve şümulü hiç anlaşılmadan mutlaka haksız eylem tarihinden itibaren dava açılması gerektiği yolundaki bir görüş, “zararı öğrenme” kavramına uygun düşmez.
Davalılar zamanaşımı definde bulunmuş iseler de davacı tarafından — tarihli kaza sebebiyle ——- tarihinde dava açtığı, — tarihinde karara bağlandığı, —tarihinde dava açtığı, bu dosyanın da — tarihinde karar bağlandığı, eldeki davanın ise —- tarihinde açıldığı açılan dava ile zamanaşımı süresinin kesilerek yeniden işlemeye başladığı, ceza zamanaşımı süresinin bu şekilde olmadığı anlaşıldığından davalıların zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
—tarafından verilen raporda özetle; kişinin — tarihinde trafik kazası geçirdiği, —- geçirdiği, kişinin —- edildiği, bu nedenle son muayene tarihi olan — tarihi baz alınarak —-oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı şeklinde karar düzenlendiği, —- verildiği, —- sayılı raporunda ise trafik kazasındaki yaralanması ve trafik kzasndan bağımsız kendinde mevcut hastalıklar da eklenerek özür oranı —-kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden söz edilemeyeceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sunulmuştur.
—- alınan ek raporda özetle; ” Şahsın olay tarihli yapılan muayene ve tetkiklerinde ——- izlendiği yapılan—— muayenerinde herhangi bir — tespit edilmediği, Şahsın olay sebebiyle meydana gelen yaralanmaları nedeniyle iyileşme —–süresinin olay tarihinden itibaren — aya kadar uzayabileceği bilindiğinden olay tarihi olan ——-ay sonra şahsın tedavilerinin sona erdiğinin söylenebileceği, bu tarihten sonra şahsın kesin maluliyetinin belirlenebileceği, Kişinin kesin maluliyet oranının belirlenebileceği —–ay sonrasında kazaya bağlı yaralanmadan dolayı gelişen ve değişen bir durum olmadığı; —-oranına sebebiyet veren arızalardan; ——- arızalarının; olay tarihinde kafa travması öyküsü bildirilmediği, şahsın olay tarihinde yapılan —- muayenesinde herhangi bir — edilmediği görüldüğünden olay ile illiyetli olmadığı; —–sebebiyle meydana gelebilecek travmatik arızalar olmayıp kişinin kendinde mevcut hastalıklardan olup olay ile illiyetlerinin bulunmadığı , Mevcut tıbbi belgelere göre; —–tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, —- oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, —- uzayabileceği, Olaya bağlı yaralanmaları nedeniyle başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde —- hafta boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sunulmuştur.
Aktuerya uzmanı bilirkişiden alınan raporda özetle; “Kusur yönünden —-günlü ilamında davalı yan sorumluluğundaki aracın %100 oranında kusurlu görüldüğünün tespit edildiğini, — tarihinde meydana gelen trafik kazasında; Davacı için, davalı sigorta şirketince dava açıldıktan sonra İş göremezlik maddi zararının — olarak hesap edildiği, talebin —bakıcı giderinin—hesap edildiği, davalıların bu alacaktan birlikte müşterek müteselsil olarak sorumlu olabilecekleri, manevi tazminatın takdirlerde olduğu; talep: — davalı sigorta şirketi için manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığı, davalı sigorta şirketi için temerrüdün — Dava, Diğer Davalılar için —- Kaza günü olabileceği, alacağa yasal faiz uygulanabileceği, yönünde oluşan tespitlerin Mahkemenin bilgi ve takdirlerinde olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dosya kapsamından, davacıya—- tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle, davalı sigorta şirketi tarafından —- düzenlenen özürlü sağlık kurulu raporunda belirtilen —- doğrultusunda ödeme yapıldığı, ancak —-olarak tespit edildiği,—-dosyasında da davacının özrünün —- olduğunun tespit edildiği davacının söz konusu kazaya bağlı olarak maluliyet oranını arttığın ileri sürerek bakiye kalıcı beden gücü kaybı zararı tahsili amacıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan —-Şahsın olay sebebiyle meydana gelen yaralanmaları nedeniyle iyileşme—— süresinin olay tarihinden itibaren —- kadar uzayabileceği bilindiğinden olay tarihi olan —– tarihinden —- ay sonra şahsın tedavilerinin sona erdiğinin söylenebileceği, bu tarihten sonra şahsın kesin maluliyetinin belirlenebileceği,
• Kişinin kesin maluliyet oranının belirlenebileceği ——ay sonrasında kazaya bağlı yaralanmadan dolayı gelişen ve değişen bir durum olmadığı;
—- sayılı raporunda belirtilen — oranına sebebiyet veren arızaların olay sebebiyle meydana gelebilecek travmatik arızalar olmayıp kişinin kendinde mevcut hastalıklardan olup olay ile illiyetlerinin bulunmadığı ,
• Mevcut tıbbi belgelere göre;—– oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,—- süresinin olay tarihinden itibaren —- aya kadar uzayabileceği,Olaya bağlı yaralanmaları nedeniyle başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde — hafta boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği” ne ilişkin belirlemeler yapıldığı görülmüştür.
Davacının yaralanması sebebiyle açılan ilk dava olan —- kararı ile kesinleştiği dolayısıyla davacının mevcut kaza sebebiyle meydana gelen maluliyetinin —- olduğu —– tarihli raporu ile davacının özrünün —- belirlenmiş ise de arızaların davacının kendinde mevcut hastalıklardan olup olay ile illiyetlerinin bulunmadığı —- tarihli raporu ile sabit hale gelmiştir. Davacı tazminat talebini söz konusu kazaya bağlı maluliyet oranındaki artış sebebine dayandırmıştır. —-sonra kesin maluliyetinin belirlenebileceği, bu tarihten sonra kazaya bağlı gelişen ve değişen durum olmayacağının tespit edildiği, —– raporunun davacının maluliyetinin kesin olarak tespit edileceği tarihten sonra alındığı, bu raporun — geçerek kesinleştiği, ——- sonrasında kazaya bağlı gelişen ve değişen durum olmadığının belirlendiği dolayısıyla bu tarihten sonra davacıda meydana gelen maluliyet artışının davacı tarafından ispat edilemediği kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur. — geçerek kesinleşmesi ve yeni ve gelişen bir durum olmaması sebebiyle — maluliyet tespiti de artan maluliyet tespiti içermediğinden ilgili raporun maluliyet tespitine ilişkin kısımları hükme esas alınmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 174,20TL peşin harç ile 87,99 TL ıslah harcının mahsubu ile artan 181,49-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı —– maddi ve manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10.778,84-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022