Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/356 E. 2021/69 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/356 Esas
KARAR NO : 2021/69

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ———— yetkilisi olduğunu, müvekkili ile davalının yetkilisi olduğu şirket arasında yapılan ticari alım satım anlaşması gereği davalı borçlunun talebi üzerine şahıs hesabına 75.000,00 TL EFT yapıldığını ancak davalı borçlu tarafından anlaşmaya varılan satış işleminin yerine getirilmediğini bunun üzerine İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında davacının iddia ettiği üzere bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen —- davacı şirket yetkilisi —- müvekkiline üçüncü kişilerden geçen borçlarına istinaden gönderildiğini, müvekkilinin davacı şirkete dava konusu tutar kadar borcu bulunmadığını beyanda davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacı şirketin 2014 yılı ticari tefter ve dayanaklarına göre davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle kaydi olarak 75.000,00 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş taraf vekilleri tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
HUKUKİ NİELENDİRME ve GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesi ile ticari satım nedeniyle avans olarak gönderdiği bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile zamanaşımı defini ileri sürmüş, ön inceleme duruşmasında da bu hususun esas hükümle karara bağlanacağı belirtilmiş olup davacı tarafın dava konusu yaptığı icra takibindeki alacağın cari hesap ilişkisi olarak nitelendirdiği ancak taraflar arasında TTK’nın 89. maddesi anlamında geçerli bir cari hesap sözleşmesinin varlığı kanıtlanamamış olup dava konusu alacak genel zamanaşımı süresine tabi olduğundan zamanaşımı defi yerinde görülmemiş olup yargılamanın esasına geçilmiştir.
Dava konusu 75.000,00 TL bedelli para transferinin davacı tarafın 2014 yılına ilişkin defterlerinde kayıt altına alındığı, yine bilirkişi tarafından incelenen davacı tarafın 2014 yılına ilişkin defterlerinde davalı tarafından davacı adına düzenlenen herhangi bir fatura ve geri ödeme kaydının bulunmadığını tespit etmiştir. Davacı, takip ve dava konusu alacağını davalıyla arasındaki ticari ilişki nedeniyle —- ile gönderdiği para karşılığında, davalının mal ve hizmet vermediğini, yani avans ödemesinin davalı uhdesinde bedelsiz kaldığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ticari ilişkiyi kabul etmemiş ve söz konusu para transferi işleminin borç ödemesi sebebiyle yapıldığını savunmuştur.
Davacı alacağına dayanak olarak dosyaya sunulan dekontta davalıya havale edilen ödemenin neye istinaden yapıldığına dair bir açıklama olmaksızın gönderildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere; kural olarak havale bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun —- yapıldığına karine teşkil edeceğinden davacı taraf bu ödemeyi taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında avans olarak yaptığını ispatla yükümlüdür. Davacı tarafın ticari defterlerinde alacağın ticari iş ilişkisinden kaynaklandığı yönünde bir kayıt yer almamaktadır. Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanana davacı tarafa 24/09/2020 tarihli duruşmada yemin deliline başvurma hakkı hatırlatılmış olup davacı tarafça yemin deliline başvurulmamıştır. Davacının başka yazılı delili de yoktur. Mevcut hukuki durum karşısında davacının davasını ispatlayamadığı, havale ile gönderilen paranın mevcut bir borcun ifası için gönderildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Her ne kadar davacı davasında haksız ise de kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının yerinde görülmeyen tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötü niyet tazminat talebi yönünden reddine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.431,86 TL peşin harçtan karşılanarak bakiye 1.372,56 TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan—–uyarınca 15.212,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.