Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/34 E. 2022/194 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/34 Esas
KARAR NO: 2022/194
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında —– — imzalandığını, imzalanan sözleşme kapsamında müvekkili şirketin sözleşmeye konu —– eksiksiz ve tam olarak tamamlayarak—– tarihinde davalıya teslim ettiğini, müvekkili şirketin işi teknik şartnameye ve sözleşmeye uygun bir şekilde ve işin her aşamasında davalının onayını alarak ifa ettiğini ve sonrasında da ücretini talep ettiğini ancak davalı şirketin —- numaralı ihtarı ile müvekkiline ödeme yapmayacağını bildirdiği, müvekkilinin yaptığı işin tespiti amacı ile —- dosyası üzerinden keşif ve tespit yapıldığını, alınan bilirkişi raporu ile işin sözleşmeye ve şartnameye uygun olarak yapıldığının tespit edildiğini bildirdiğinden bahisle müvekkilinin davalı şirketten —- alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın şartlarının oluşmadığını, davacının alacağının muaccel olmadığını, sözleşme şartlarına aykırı olarak tanzim edilen faturanın davalı müvekkiline iade edildiğini, sözleşmeye göre alacağın belirlenmesinin fatura tarihindeki —–hesaplama yapmasının gerektiğini, takip tarihindeki —- talepte bulunmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, asıl alacak tutarında hata yapıldığını bildirdiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememizde aldırılan—- tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı iddialarının yerinde görülmesi seçeneğinin mahkeme taktirinde olduğu, buna karşılık, rapor içinde ——-yapılan teknik anlatıma nazaran, davacının edimini usulünce ifa etmediği yönünün kabulü seçeneğinde, davacının edimini usulünce ifa etmediği sonucuna varılabileceği, edime uygun olmayan ifanın davalı yanca kabulünün mümkün olmayacağı—– davacının edimini usulünce ifa etmemesi karşısında, bu haliyle davalının davacı tarafından meydana getirilen eseri kabul koşullarının ve zorunluluğunun doğmadığı ve o durumda, davalının da kendi edimini ifaden kaçınabileceğinin değerlendirilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan——— ek bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında akdedilen davaya konu — tarihli sözleşmenin teklif birim fiyatı esasına dayanan götürü bedel sözleşme olduğu, yapılan imalat toplamının —olduğu ve bu imalat miktarından ayıplı olduğu tespiti yapılan—- düşülmesiyle bulunan — tarihli bilirkişi raporuna göre deforme olmayan miktar olduğu, zemin yüzeyinde görülen şişmelerin uygulama hatasından kaynaklandığı ve zaman içerisinde zemin yüzeyinde görülen şişmelerin yaygınlaşacağının kuvvetle muhtemel olduğu, bu nedenle yapılan imalatın gözle görülemeyen ve sonradan ortaya çıkıyor olması sebebiyle gizli ayıp niteliğinde olduğu, —- tarihi itibariyle daforme olmayan— kabul edilmesi durumunda — sözleşme tarihinde —- dava tarihinde — olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, İİK’ nun 67/1 maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında —— sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmakta olup, buna göre davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı işin tamamlandığını hakediş bedelini alamadığını iddia etmekte davalı ise eser sözleşmesine konu işin ayıplı yapıldığını savunmaktadır.
Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir.
Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Eser sözleşmesinde ayıp, sözleşmede üzerinde anlaşılan veya taraflarca ondan beklenen niteliklerin eserde bulunmaması, başka bir ifadeyle, olmaması gereken bozuklukların olması, ya da olması gereken bazı vasıfların bulunmaması olarak tanımlanmaktadır. Yüklenicinin kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir.
Davalı ——–yevmiye numaralı ihtarname ile ayıp ihbarında bulunmuştur.
TBK 475. Maddede “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:” diyerek ikinci sırada “Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.” hakkını sayması, ayrıca dava konusu ayıbın malzemeden kaynaklanan bir ayıp olduğu hususunun bilirkişi raporlarında tespit edilmesi karşısında, TBK 472/1 maddesi “Malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin ayıplı olması yüzünden işsahibine karşı, satıcı gibi sorumludur.” hükmü ve TBK 227/1 maddesinde Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcının “Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.” hakkının bulunduğu hususlarını dikkate almak gerekmiştir.
Mahkememizde aldırılan —— tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı iddialarının yerinde görülmesi seçeneğinin mahkeme taktirinde olduğu, buna karşılık, rapor içinde tafsilen yapılan teknik anlatıma nazaran, davacının edimini usulünce ifa etmediği yönünün kabulü seçeneğinde, davacının edimini usulünce ifa etmediği sonucuna varılabileceği, edime uygun olmayan ifanın davalı yanca kabulünün mümkün olmayacağı —— davacının edimini usulünce ifa etmemesi karşısında, bu haliyle davalının davacı tarafından meydana getirilen eseri kabul koşullarının ve zorunluluğunun doğmadığı ve o durumda, davalının da kendi edimini ifaden kaçınabileceğinin değerlendirilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında akdedilen davaya konu — tarihli sözleşmenin teklif birim fiyatı esasına dayanan götürü bedel sözleşme olduğu, yapılan imalat toplamının — olduğu ve bu imalat miktarından ayıplı olduğu tespiti yapılan— düşülmesiyle bulunan —-tarihli bilirkişi raporuna göre ——- olmayan miktar olduğu, zemin yüzeyinde görülen şişmelerin uygulama hatasından kaynaklandığı ve zaman içerisinde zemin yüzeyinde görülen şişmelerin yaygınlaşacağının kuvvetle muhtemel olduğu, bu nedenle yapılan imalatın gözle görülemeyen ve sonradan ortaya çıkıyor olması sebebiyle gizli ayıp niteliğinde olduğu, — tarihi itibariyle daforme olmayan — kabul edilmesi durumunda —sözleşme tarihinde—- dava tarihinde —– olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporları tüm dosya kapsamından ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, kullanıma bağlı olmayan uygulama hatasından kaynaklı olduğu davacının edimini usulünce ifa etmemesi karşısında, bu haliyle davalının davacı tarafından meydana getirilen eseri kabul koşullarının ve zorunluluğunun doğmadığı ve o durumda, davalının da kendi edimini ifaden kaçınabileceği, davalının gizli ayıplı ürünün bedelini ödeme edimini yerine getirmesinin hakkaniyete aykırı olacağı , davacının kötüniyetli takip başlattığının ispat edilememesi nedeniyle bu talebinde reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.100,13 TL harçtan karşılanarak bakiye 2.019,43 TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenecek 20.469,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Kararın kesinleşmesi ile kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/03/2022