Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/338 E. 2021/336 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/338 Esas
KARAR NO: 2021/336
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 07/10/2019
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — sıralarında sürücü — plaka sayılı araç ile— halinde iken sürücü —- plaka sayılı aracın ön kısımları ile çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği — sayılı aracın iki ayrı sigorta poliçesinin bulunduğunu, söz konusu kaza nedeni ile diğer davalı — değer kaybı için — tarihinde — ödeme yapılmış olduğu ikinci kez kasko poliçesi nedeni ile —ödeme yapılmış olduğunu davalılardan — zararlarının karşılanmış olmasına rağmen —değer kaybı ve kazanç kaybı nedeni ile —— bedel üzerinde takip başlatılmış olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin zararının tamamının davalı şirket tarafından karşılanmadığını, kazanın akabinde müvekkil şirket diğer davalı —- başvurmuş ve meydana gelen hasar bedeli, kazanç kaybı ve değer kaybı bedellerinin ödenmesini talep ettiğini, davalı sigorta şirketi tarafından bir takım ödemeler yapılmış olsada iş bu ödemelerin müvekkillinin zararını tam olarak karşılayamadığını, sigorta eksperi — tarafından hazırlanan — raporunda söz konusu araç ta —– kazanç kayı oluştuğu tespitin yapılmış olduğunu ancak bu zararların tanzim edilemediğini, ödendiği iddia edilen rakamların gerçek dışı olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen — plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde ——arasında geçerli olacak şekilde doğacak rizikolara karşı teminat altına alındığını, — hasar bedeli, —değer kaybı olmak üzere toplam —ödenmiş olup işbu poliçe kapsamında tüm teminat bedeli ödendiğini, yine—-plakalı araç malikine — değer kaybı bedeli ödendiğini, — plakalı araç maliki sigortalıya işbu poliçe kapsamında —-hasar bedeli ödendiğini, davacının soyut ve dayanaksız iddialarının kabulü mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik kazası sonucu Davalılardan —- ait araçta oluştuğu belirtilen araç değer kaybı bedeli ile kazanç kaybı alacağı için başlatılan icra takibi nedeniyle davacı tarafça ödeme yapıldığı, bu ödemeye ilişkin olarak kendi——–icra takibine girişen davalı şirket aleyhine açılan istirdat davasından ibaret olduğu görüldü.
Dosyamız arasına celp edilen davaya konu — dosyasının incelenmesinde; —- icra kanalı ile davacı/borçlu tarafa ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davacı/borçlu vekili tarafından — tarihinde itiraz edildiği ve takibin durduğu, — tarihinde icra dairesi tarafından dosya hesabı yapıldığı, — tarihinde ise davacı/borçlu tarafından davaya konu borcun ödemesinin yapıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş,——sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ——- motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ——-
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan —– sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ———
Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğundan kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin —– sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, —— gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 162/1.maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur . Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.
Yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, BK’nın 162 ve 163 maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan ek ve kök raporda özetle; —- sigortalının davacı — olduğu sigortalı aracın kamyon cinsinde — plakalı araç olduğu, sigorta döneminin ——- nolu poliçelerinin bulunduğu, meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, dava konusu —Plakalı aracın değer kaybının —- olduğu ve araç sürücüsü— kusursuz olduğu, — plaka sayılı aracın değer kaybının —-olduğu, bu kapsamda talebe bağlı kalınarak talep edilen miktarın kadri marufunda bulunduğu ve sürücüsü ——–%100 kusur oranı ile Asli Kusurlu olduğu, yönünde rapor düzenlenmiştir. Ayrıca —– yer alan bu ihtiyari mali sorumluluk klozunun hüküm doğurabilmesi için sigortalısının kusurlu. diğer araç sürücüsünün kusursuz yahut tali kusurlu olması gerekmektedir ancak somut olayımızda davacının meydana gelen kazada kusursuz olduğu, davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu dikkate alınarak belirlendiğinden , kusursuz araç işletenin davalı tarafa ödemiş olduğu bedelin sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu ve —hükümleri dikkate alınarak —alacağın davacıya ödenmesine karar verilerek davanın davalı— kabulüne davalı —taleplerinin,—-yer alan—– davacı sigortalısının kusurunun bulunmaması nedeniyle hüküm doğurmayacağı dikkate alınarak reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE, — alacağın,dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı — alınarak davacıya verilmesine,
2- Davalı — yönünden açılan davanın Reddine ,
3-Karar harcı 645,37 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 161,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 484,02‬ TL harcın davalı —- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 161,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 205,75‬ TL harcın davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.817,10 TL yargılama giderinin davalı —- Şirketinden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı—– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —- verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalı davalı —– alınarak hazineye irat kaydına
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı —–yüzüne karşı davalı —–yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/04/2021