Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/295 E. 2019/135 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/295 Esas
KARAR NO: 2019/135
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/05/2016
KARAR TARİHİ: 03/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çocukların eğitimini desteklemek amacıyla bugüne kadar pek çok projenin önemli destekçilerinden biri olduğunu, müvekkilinin gençlere ve eğitime verdiği desteğin, son zamanlarda gündemde yer alan——— ait olduğu söylenen yurtlarda vuku olan tecavüz sıkandalı sebebiyle ciddi bir biçimde çarpıtılarak, sosyal medyada adeta müvekkili adına bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü, davalının ——– tarihinde kişisel twitter hesabından müvekkilinin kişilik haklarına ağır bir biçimde saldıran ve çok ciddi ve haksız somut olgu istinadında bulunan iletiyi paylaştığını, iletisinde ——- ilişkini bitir, tecavüzcülere destek olma” dediğini, açıkça müvekkiline haksız, ağır ve hukuka aykırı ithamlarda bulunduğunu iddia ederek —- TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminat talebini kabul etmediğini, hakaret kastı olmadığını,—– sorumluluğu altındaki yurt ve okullarda meydana gelen taciz ve tecavüz olayları karşısında toplumun büyük çoğunluğu gibi kendisinin de infial duyduğunu ve vicdanen rahatsızlığını belirtmek istediğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, davalının sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşım nedeni ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı, ticari itibarının ihlal edildiği, TTK nun 55. maddesi kapsamında gerçeğe aykırı ve incitici beyanlarla davacı şirketin rakiplerinin rekabette öne çıkarılmak suretiyle haksız rekabete sebebiyet verildiği iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyanın; İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — tarih, — Esas ve — karar sayılı görevsizlik ilamı neticesinde —– tarihinde mahkememize tevzi edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık davalı tarafından sosoyal medyada davacı aleyhine ‘baba beni ensara gönderme, —- ilişkini bitir, tecavüzcülere destek olma” şeklinde sarf edilen ifadelerin, davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Burada önemli olanın yanlızca ruhi ızdırap değil fiziki muvazenenin önemli surette bozulması huzurun bozulması hayattaki saadetin azalması hayattan istifanin haleldar edilmesi hallerinde dahi manevi zararın varlığı ve bunun önemli olduğu kabul edilmektedir. TBK’nun 56 maddesinde manevi tazminat için kusurun ağırlığı yanında manevi zarar ve ziyaninda ağır olması şartı aranmıştır. manevi tazminata hükmedilirken hak ve nesafet kurullarının nazara alınması gerekmektedir.
Hem TBK’nın 56. ve hem de TBK’nın 58. maddeleri hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır.—- günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacıya göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Gerek Medeni Kanun, gerek Borçlar Kanunu ve Yargıtay’ın görüşüne ————göre gerçek kişilere özgü haklar dışında kalan kişilik haklarının ihlali halinde tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceği ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği kabul edilmektedir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı itibariyle, gerek AİHM ‘nin ilgili kararlarında ifade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendisini geliştirmesinin temel koşulunu oluşturduğu, ifade özgürlüğünün çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereği olduğu ve dar yorumlanmaması konusundaki kararları, gerekse davalının somut olayda “Baba beni ensara gönderme,——- işini bitir tecavüzcülere destek olma, ” paylaşımının yapıldığı tarihlerde kamuoyunda dava dışı —– bünyesindeki bir yurtta öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerin yazılı ve görsel basımda ve sosyal medyada uzun süre yer aldığı, toplumun büyük kesiminden tepki aldığı ve infial yarattığı, davacı şirketin ise bu infialin yaşandığı dönemde vakfa sponsor olduğunun öğrenilmesinin tepki çektiği, her ne kadar davacının bu vakıfla ve saldırı niteliği taşıyan eylemle birlikte anılmasının doğru olmadığı kabul edilmesi gerekli ise de, bir yandan da tüm toplumca kabul edilen ve ——– firmasının güvenilirliğine ve bu yönde bir eylemle birlikte anılmasının toplum psikolojisinde bir algı yarattığı, davalının paylaşımının kamuoyuna yansıyan olayla ilgili bir tepki niteliğinde olduğu ve eleştiri niteliğinde sayılması gerektiği ve gerek AİHM sözleşmesi, gerekse Anayasanın 26.maddesi gereğince ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği —————, davalının kişisel twitter hesabındaki paylaşımın davacı aleyhine rakipleri karşısında haksız rekabete meydan verecek mahiyette bulunmadığı ve ticari itibarına saldırı niteliğinde bulunmadığı kanaatine ulaşılarak açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 126,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair Davacı vekili ile Davalı asilin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/12/2019