Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/285 E. 2020/599 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/285 Esas
KARAR NO: 2020/599
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 24/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yan tarafından, davacıya—– sayılı dosyasından borçlu olunduğuna dair —- emri gönderildiğini, davacının davalıyı tanımadığını, davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, ticari bir ilişkinin bulunmadığını, senet vermenin söz konusu olmadığını, dayanak yapılan —- bedelli bono incelendiğinde imzanın kendisine ait olmadığının anlaşıldığını, söz konusu senedin davacının bilgisi dışında düzenlendiğini, davacı tarafından davalı hakkında——tarihinde şikayette bulunduğunu beyanla davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20.sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; davaya konu senedin müvekkil — tanzim edildiğini, — müvekkile satış sözleşmesi ile —karşılığı taşınmaz satışı yapıldığını, sözleşme gereği— peşinat ödemesi olarak satış için yetkilendirilen—- tarafından peşinat bedeli olarak tahsil edildiğini, — topçu tarafından sözleşmeye konu bağımsız bölüm inşa edilerek teslim edilmediği gibi daha sonra yapılan araştırmalarda —- şikayete konu gayrimenkulün arsa sahipleri ile herhangi bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmadıklarını öğrendiklerini, sözleşmeye konu -nolu dairenin teslim edilmemesi üzerine — tarafından müvekkile —- bedelli —- imzalı senedin verildiğini ve senedin vadesinde ödenmemesi üzerine icra takibine konu edildiğini,—- tarafından yürütülen soruşturmada —– ifadesi ile senedin —–tarafından düzenlenerek imzalandığı ve imzaların —- olmadığının öğrenildiğini, müvekkilinin davanın açılmasında kendi hal ve davranışı ile sebebiyet vermediğini, bu nedenle davacının imza inkarına dayalı borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin taleplerini kabul ettiklerini beyanla, Davanın kendi hal ve davranışları ile sebebiyet verilmediğinden müvekkil adına yargılama giderlerine ödemeye mahkum edilmemesine, %20 kötüniyet tazminatı talebinin reddine, yapılan yargılama giderleri ile masrafların davacı üzerine bırakılmasını beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamına göre Davacı aleyhine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeni ile davacının borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı taraf —— tarihli dilekçesi ile Davacının imza inkarına dayalı borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin taleplerini kabul etmiştir.
HMK’nın 308.maddesi; “Kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur” hükmünü içermektedir. Aynı yasanın 309.maddesinde, kabulün dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı olmayacağı, kayıtsız ve şartız olacağı; 310. maddesinde hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği ve 311.maddesinde ise, kabulün kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi, menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir hükmünde, takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmektedir.
Somut olayda davalı savcılık aşamasında dava dışı —– ifadesinde imzaların davacı borçlu —– ait olmadığını beyan etmesiyle durumdan haberdar olduğunu beyan etmiş ise de davaya konu senedin incelenmesinde davacının senette keşideci, davalının ise lehtar olarak göründüğü arada ciranta bulunmadığı görüldüğünden davalının bonolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu anlaşılmıştır. Davalının imzaların davacıya ait olmadığını bilerek davacı hakkında icra takibine geçmiş olması nedeniyle icra takibinde haksız ve kötüniyetlidir.—– kararı da aynı doğrultudadır.
Davalı vekilinin kabul beyanının yasal koşulları taşıdığı ve dosya içinde bulunan vekaletnamede davayı kabule yetkisinin bulunduğu tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, vaki “kabul” nedeniyle davacının davasının kabulü ile; davacının—- tanzim tarihli, —bedelli bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının Tespitine, — %20 si oranında kötüniyet tazminatının davacı lehine davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Vekalet ücreti yönünden ise; AAÜT’nin 6.maddesi gereğince anlaşmazlık kabul nedeniyle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilmiş olmakla tarife hükümlerinde yer alan ücretin yarısına hükmedilmesi gerekmiştir.
Harç ve yargılama giderleri yönünden ise; dosyada mevcut —- tarihli arabuluculuk tutanağına göre tarafların sulh olamaması nedeniyle davanın açıldığı, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği dikkate alındığında harç ve vekalet giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ancak Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi gereğince kabulün ilk oturumdan önce gerçekleştiği dikkate alınarak ilam harcının 1/3’üne hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVALININ KABUL BEYANI NEDENİYLE DAVANIN KABULÜ ile;
Davacının —– tanzim tarihli, — bedelli bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötüniyet tazminat talebinin kabulü ile—- %20 si oranında kötüniyet tazminatının davacı lehine davalıdan tahsiline
1-Karar harcı 6.147,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 461,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.686,80 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 461,10TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 505,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
3-Davacı tarafından yapılan 89,70 -TL tebligat ve müzekkere gideri, yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 13.675,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2020