Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/265 E. 2021/521 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/265 Esas
KARAR NO: 2021/521
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/09/2019
BİRLEŞEN —- SAYILI DOSYASINDA
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı birleşen dava davalısı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; Davalı Birleşen dosyada davacı hakkında müvekkilinden birleşen dosyada davalı almış olduğu malların bedellerinin ödenmemesi nedeni ile—— dosyası üzeriden icra takibi başlatıldığını, davalı birleşen dosyada davacı şirketin yasal dayanaktan yoksun itirazı nedeni ile takibin durmuş olduğunu, borçlunun birleşen dosyada davacı, müvekkilinden satın almış olduğu mallara ilişkin faturaya yasal süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığını ve tarafların ——tarihinde mutabakat mektubu ile takibe konu miktarda mutabık olduklarını, tarafların her ikisininde tacir olduğunu, açık hesap şeklinde çalıştıklarını, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı birleşen dosyada davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Davaya cevap dilekçesinde özetle;;Müvekkili hakkında haksız takip başlatıldığını dava dilekçesinde bahse konu olan malzemelerin sağlam ve çalışır şekilde teslim edildiğini dosyanın —— sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini ve davanın reddini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı birleşen dosyada davacı vekili asıl davada cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, davacı birleşen dosyada davalı, tarafın iddialarının aksine taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde alacaklı konumda olduklarını, müvekkil şirkete kestiği faturalara karşılık davacı tarafından teslim edilmesi gereken malların müvekkil davalı birleşen dosyada davacı şirkete vermiş olduğunu, bu nedenle davacıya—— tarihli ihtarnamesi ile gönderildiğini ve müvekkili şirkete fatura edildiğini, teslim edilmeyen ürünlerin faturalarının, teslim edilen ayıplı ürünlerin iade faturalarının tebliği ve bakiye borcun ödenmesinin ihtar edilmiş olduğunu, Davacı tarafın ihtarnamenin gereğini yerine getirmemesi üzerine ——— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyaya yapılan itiraz nedeni ile takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını gelinen noktada davalı birleşen dosyada davacı şirketin, davacıya borcunun bulunmadığını, tam tersine davacıdan alacaklı durumda olduğunu, bununla birlikte savunmalara itibar edilmemesi halinde dava konusu bedelin müvekkil şirketin alacağından mahsup edilmesini talep ettiklerini beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine %20 dan az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Birleşen dava dilekçesine özetle; Davalı ile davacı arasında meydana gelen ticari ilişki nedeniyle davalı adına irsaliyeli fatura düzenlendiğini, kurulan karşılıklı ticari ilişki kapsamında müvekkilinin kestiği faturalara karşılık davacı tarafından teslim edilmesi gereken malların müvekkiline teslim edilmediği, yada ayıplı olarak teslim edildiğini, davalı tarafından —faturaya konu —- kalıbının müvekkiline hiç tesliminin yapılmadığını, davalı tarafça tanzim edilen — tarihli faturaya konu —- edildiğini, bu kalıbın ürünleri düzgün basmadığını, kalıptan çıkan ürünlerin eğri çıktığı için kalıbın kullanılamadığını, bu nedenle sözleşmeden dönüldüğünü, ürünün davalı tarafça teslim alınması ve ürün için ödenen bedelin ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi için davalıya — tarihli ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça tanzim edilen — tarihli faturaya konu— kesme kalıbının imalattan kaynaklanan ayıplar içerdiğini, bu kalıbın ürünleri olması gerekenden daha kısa kestiği için kalıptan çıkan ürünlerin kullanılamadığını, davalı tarafça tanzim edilen — tarihli faturaya konu — kalıbından çıkan hatalı ürünlerin davalının talebi üzerine, düzeltilmek üzere —–tarihli irsaliye ile davalıya gönderildiğini ve imza karşılığı teslim edildiğini, bu ürünlerin düzeltilmediği gibi müvekkiline de teslim edilmediğini, akabinde davalı taraf kendi ürettiği ayıplı kalıptan çıkan bu hatalı ürünleri de hurda olarak elden çıkardığını söyleyerek teslim etmeyi reddettiğini, davalı tarafın alacak davasını —— dosyası üzerinde devam ettiğini, bu dava ile davalarını birleştirme talepleri olduğunu, düzenlenen kayıt uyarınca davalının müvekkiline borcu bulunduğunu, ancak davalının borcunu süreç içerisinde ödemediğini ve ödememe hususunda ısrarcı davrandığını, bu nedenle —- sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine ilamsız takibe girişilmişse davalı tarafından borca itiraz dilekçesi ile mezkur takip durdurulduğunu, davalının icra dosyasında yapmış olduğu itirazın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle huzurdaki itirazın iptali davası açılması zarureti doğduğunu, davalının icra dairesine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, asıl davada —- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden, Birleşen davada, ———- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —-tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı b.dosya davalısı ——yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, yapılan hesap incelemesinde davacı firmanın davalı şirketten — takip tarihi itibari ile faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklanan—– alacağının bulunduğu, davalı birleşen dosya davacısı —- yılına ait ticari defter ve belgelerinin tetkikinde, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış kapanış onamalarının yasaya uygun olduğu, incelenen ticari defter ve kayıtlara göre davalı şirketin davacı firmadan esas davanın dayandığ—- takip tarihi itibari ile faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklanan — asıl alacaklı durumda bulunduğu, birleşen davanın dayandığı — takip tarihi itibari ile mevcudiyetinin sürdüğünün tespit edildiği, — mutabakatsızlığın esas davanın davalısı birleşen davanın davacısı —– tarafından esas davanın davacısı birleşen davanın davalısı — düzenlenmiş ve ticari defterlerinde — borç kaydının yapıldığı, —ticari defterlerinde kaydı bulunmayan —- malzeme yansıtma faturalarından kaynaklandığının tespit edildiği, —tarafından düzenlenen iade faturalarına konu muhtelif kapların, ——düzenlenen —– bedelli faturalar içeriğinde yer aldıkları, bir diğer ifade ile iadeye konu —- satın alındıkları tarihten itibaren bir yılı aşkın süre sonrasında ——- ayıplı iddiası ile iade faturasına konu edildiklerinin tespit edildiğini, söz konusu iadelerin —- tarafından kabul edilmedikleri ve iade faturaları ile hurda malzeme yansıtma faturalarının —- defterlerine kaydedilmemiş olduğunun tespit edildiğini, asıl dava yönünden itirazın iptali davasında talep konusu meblağın davacı birleşen dosyada davalı isteminde netice-i talep ile bağlılık kuramı yönünde değerlendirildiğinde—- kabil-i talep olarak görüldüğü, birleşen dava yönünden davacının asıl dosyada davalı, somut durumdaki eylemi itibari ile geçen sürecin TBK md. 477 anlamında bir kabul anlamına geldiği değerlendirilecek olursa, davacının birleşen dosyada davalı, bu dosyadaki talebinin kabul koşullarının oluşmadığının düşünülebileceği, aksi halde, —- kalıptan elde edilen ve de numune olarak gösterilen— hatalı olduğu ve hatanın kalıptan kaynaklanabileceği şeklinde teknik tespitten hareketle davacının asıl dosyada davalı bu kalıba ilişkin olarak düzenlemiş olduğu iade faturasınından kaynaklı olarak —- alacak talebinin takdirinin mahkemeye ait olacağı, davacının asıl dosyada davalı, istemi yönünden ikinci seçenekteki gibi hüküm kurulması haline davacını asıl dosyada davalı, hüküm altına alınacak alacağının esas dosyadan belirlenen — boruna takas/mahsup meselesinin irdelenmesinin mahkemeye ait olduğu, dosya kapsamında taraflar arasında Temerrüt halini düzenleyen yazılı bir sözleşme veya takip konusu alacağa ilişkin olarak keşide edilmiş hukuki nitelikli bir Temerrüt ihtarına dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi iddia edilmediğinin görüldüğünü, takibe ve harçlandırmak sureti ile huzurdaki davaya konu — işlemiş faiz talebi ile keza —- ihtarname masrafı baro pulu giderinin mahkemeye ait olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, ancak davalı tarafından davacıya ödemede bulunulmadığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde davacının davalıdan —– alacağının bulunduğu bu durumun bilirkişi raporu ile sabit hale geldiği, ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalının itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, asıl davaya konu takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 219/1. Maddesine göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesine göre ise, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. Anılan TBK’nın 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Birleşen davada davalı- birleşen dava davacısı taraflar anasındaki ticari ilişki kapsamında davacı-birleşen dava davalısının uyuşmazlığa konu malları ayıplı olduğu gerekçesi ile takip başlatmış ise de söz konusu malların fatura tarihinden yaklaşık bir yıl sonra iade faturası düzenlediği, usulüne uygun bir ayıp ihbarı yapılmadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddine karar verilmiş olup birleşen dava reddedildiğinden takas mahsuh defi de dikkate alınmamıştır.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Asıl davaya konu icra dosyasında yer alan takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl davada asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A- Asıl Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——-Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 582,96 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 103,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 479,88 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 103,08 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 147,48 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 97,95 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.897,95 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.897,71 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 1.800,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 0,23 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1,09 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.319,83 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 0,17 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
B- 1- Birleşen Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 973,02 TL harcın mahsubu ile artan 913,72-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 11.273,34-TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı birleşen dava davalısı vekili ile davalı birleşen dava davacısı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2021