Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/235 E. 2019/78 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/168 Esas
KARAR NO : 2019/100
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 18/09/2019
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkillerinin her birinin ayrı ayrı davalı şirketin ortağı olduğunu, — tarihinde yapılan – yılı ——— toplantısında, kendilerine son anda telefon ile verilen bilgi ile hazır bulunduklarını, fakat yapılan bu genel kurul toplantısının tamamen göstermelik olduğunu, müvekkillerine ne öncesinde ne de genel kurul sırasında hiçbir bilgi, belge ve tabi ne bilanço ne de denetim raporu verilmediğini, hiçbir konu müzakere edilmediğini, yalnızca müvekkillerinin üzerlerinde manevi baskı kurarak hazirun cetveline imzalarının alındığını, müvekkillerinin TTK’da mevcut bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini, müvekkillerinin hissedarı oldukları davalı şirketin aile şirketi olması, aile ilişkilerindeki güven sebebi ile uzun süre beklediklerini, ancak gelinen son aşamada şirket yöneticilerinden sözlü olarak defalarca bilgi ve belge talep edilmesine rağmen, olumlu bir dönüş olmayınca müvekkillerinin ilk olarak — Noterliği’nin —- yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek ——yılı genel kurulunun yapılmadığını ve şirketin mali durumunu ve dolayısı ile hisselerin bu günkü değerini öğrenmek isteyen müvekkillerinin bu bilgi ve belgelere ulaşabilmeleri bakımından şirketin son 5 yıllık bilançoları, karar defteri, finansal raporları, detaylı mizanı, şirketin son 5 yıllık bağımsız denetim raporu ya da yeminli mali müşavir tarafından tanzim edilen tam tasdik raporunun gönderilmesinin istenildiğini, ancak bu ihtarnameye rağmen gerçek bir bilgi ve belge paylaşımı olmadığını, ihtarname ve uğraşılardan sonra yapılması sağlanan genel kurul tutanakları incelendiğinde de görüleceği üzere yönetimi ve şirketi elinde bulunduran ve müvekkillerinin amcası olan —– müvekkilleri üzerinde aile olmalarından kaynaklı manevi baskı kurmak sureti ile genel kurulu diledikleri gibi hiçbir bilgi ve belge vermeden ve hiçbir şekilde gelir gider ve bilanço hesapları ya da yönetim kurulu faaliyet raporu ya da denetçi raporu okunup müzakere edilmeden ve şirkete özel denetçi atanmasına da izin verilmeden genel kurulu tamamladıklarını, müvekkillerine finansal tabloların, ne Genel Kurul Toplantısı öncesinde ne de sırasında hiç verilmediğini, müvekkiller TTK 420 gereğince genel kurul kararının ertelenmesi talebinde bulunduklarını, ancak talepleri hiçbir haklı gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, müvekkillerinin TTK 420. maddesinden doğan —- kullanması ve Toplantının Ertelenmesi istemi hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin reddedildiğini, toplantı tutanağında müvekkillerinin itiraz ve istemleri dahi yazılmadığını, üstelik müvekkillerinin çok haklı ve yasal talepleri hiç dikkate alınmayarak, ibra oylaması yapılıp yönetim kurulu ibra edildiğini, TTK madde 420 gereğince —- müzakeresi ve buna bağlı konular’ yollamasıyla finansal tablolardan olan bilançonun hukuka aykırı olarak onaylanması, TTK madde 424 gereğince yönetim kurulunun ve yöneticilerin ibrası sonucu doğurması kabul edilemediğini, genel kurul kararlarının 10. Maddesinde müvekkillerin asıl talebi olan şirkete özel denetçi atanmasına dair gündem maddesinin şimdilik gerek olmadığına denilmek sureti ile kabul edilmediğini, tüm bu nedenlerle öncelikle davalı şirkete tedbiren özel denetçi atanmasına, sonrasında da müvekkillerinin hukuka aykırı olarak kullanması engellenen TTK düzenlenmiş olan “Azlık haklarının” dolayısıyla, genel kurul kararlarının iptali ile davalı şirkete özel denetçi atanmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından açılan davanın hukuki hiçbir temelinin bulunmadığını, davacıların ikame ettiği genel kurul kararlarının iptali davasının TTK’nın 445 ve 446. Maddelerinde düzenlendiğini, davacıların durumunun TTK’nın 445 ve 446. Maddelerine uymadığını ve dava açma hakları bulunmadığını, 2018 yılı olağan genel kurulunda şirket ortaklarının %100 oranında temsil edildiğini, davacıların da bizzat toplantıya yanlarında vekilleri olduğu halde iştirak ettiğini ve tüm kararlara olumlu oy kullandıklarını, müvekkili olan şirket yönetiminin gündemi hazırlarken davacıların şirkete keşide ettiği ihtarnamede belirttikleri hususları özellikle özel denetçi atanması talebinide genel kurul gündemini aldığını ve bu talebin davacılarda dahil olmak üzere oy birliği ile reddedildiğini tüm bu nedenlerle davacılar tarafından açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce —– Müdürlüğü’nden davalı …nin ilk kuruşundan bu yana oluşan tüm sicil kayıt örnekleri ve şirketin —- tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin çağrı kağıtları, hazirun cetveli, genel kurul toplantı tutanağından bir sureti celp edilerek incelenmiştir.
Dava; davalı şirketin – tarihinde yapılan — yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ve şirkete özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Anonim şirketlerde genel kurul TTK’nun 407 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, iptal sebepleri ise TTK’nun 445 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 445. Madde gereğince, 446. Maddede sayılan kişiler, karar tarihinden itibaren 3 ay içerisinde genel kurul kararlarının iptalini isteyebilirler. Davacıların pay sahipleri oldukları, davanın ise genel kurulun yapılmasından itibaren 3 ay içerisinde açıldığından süresinde ve yetkili kişiler tarafından açıldığı anlaşılmıştır.
TTK’nun 446/1-a maddesi uyarınca toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptali isteminde bulunabilmek için TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan paydaşın karara karşı ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz.
İptal talebine konu —- tarihli genel kurul karar toplantı tutanağı ile hazirun cetveli incelendiğinde tüm davacıların toplantıda hazır bulundukları ve tutanakta muhalefetlerinin bulunmadığı görülmekle, tüm kararların oybirliği ile alındığı anlaşılmaktadır. Genel kurul toplantı tutanağında davacıların ret oyu kullanmaları ve muhalif kaldıkları yönünde herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde toplantı tutanağına davacıların itiraz ve istemlerinin yazılmadığı iddia edilmiş ise de, davacı tarafça bu hususu ispata yarar herhangi bir delil sunulmamış, ayrıca — tarihli celsede davacılar vekili tarafından taraflar arasındaki aile ve güven ilişkisi nedeniyle tutanak maddelerinin kabul edildiği, davacılara sadece manevi baskı yapıldığı beyan edilmiş olmakla; sonuç itibariyle davacıların TTK’nun 446/1-a maddesi uyarınca davacı açma haklarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
TTK’nun 446/1-b maddesi uyarınca toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin de genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için dava açabilecekleri yönünde düzenleme bulunduğu, davacıların da çağrının usulüne uygun yapılmadığı yönünde itirazlarının bulunduğu görülmekle, bu itiraza yönelik yapılan inceleme neticesinde;
TTK’nun 416. maddesi çağrısız genel kurul başlıklı olup, anılan hükümde, bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabileceği ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabileceği düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, kanun koyucu çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunmaları, pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları ve bu toplantı nisabının toplantı sonuna kadar var olması şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul etmektedir. Tek bir payın sahibi veya temsilcisi bulunmaz veya toplantıyı terk ederse ya da katılıp toplantı şekline itiraz ederse, bir genel kurulun gidişini etkileyebilecek durumda olup olmaması da durumu değiştirmez. O halde TTK.nın 416. maddesinde öngörülen şartlar gerçekleşmeden yapılan genel kurul hukuken yoktur ve alınan karar da yoklukla maluldür. Bu düzenleme uyarınca dava konusu —- tarihli genel kurul toplantısında bütün ortakların toplantıya katıldığı, davacıların duruma itirazlarının da bulunmadığı sabit olmakla TTK’nun 416. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul şartları oluştuğundan davacılar vekilinin bu yöndeki itirazları da yerinde görülmeyerek, sonuç itibariyle davacıların işbu genel kurul kararlarının iptali talepli davayı açma hakları bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Davacılar genel kurul kararlarının iptali istemi yanında şirkete özel denetçi atanması talebinde bulunmuşlar ise de; yapılan genel kurul toplantısında özel denetçi atanmasına gerek bulunmadığı yönündeki karara muhalefet etmedikleri görülmekle özel denetçi atanmasında hukuki menfaatleri bulunmadığından, bu yöndeki talebin de reddi yönünde, TTK’nun 440/2. maddesi uyarınca kesin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Davacıların —- tarihli olağan genel kurul toplantısının iptali talebi ve şirkete özel denetçi atanmasına yönelik açtığı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-)Harçlar Yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harç peşin alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-)Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekili ile şirket yetkililerinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2019