Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/194 E. 2020/522 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/194 Esas
KARAR NO: 2020/522
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2019
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesiyle özetle; müvekkilİ ile davalının toplam ——– bedel ile —————— satışı hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin ————— bedelli faturayı ve ———- no.lu sevk irsaliyesini düzenleyerek ürünleri ————- tarihinde davalıya teslim ettiğini, müvekkilinin ürünlerin tesliminin ardından aylar boyunca davalının fatura bedelini ödemesini beklediğini, davalıya defalarca borcu ödemesi konusunda şifahen uyardığını, müvekkilinin haklı olarak ödeme beklerken, ürünlerin tesliminin üstünden — ay geçtikten sonra davalının, satılan ve teslim edilen aynı ürünlere ilişkin olarak ————– tarihli bir iade faturası düzenleyerek davacı müvekkiline elektronik ortamda ilettiğini, ilgili faturanın müvekkili olan şirkete ———— tarihinde tebliğ edildiğini, taraflar arasında davalıya satılan ürünlerin iadesine ilişkin hiçbir mutabakat olmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi davranma mükellefiyetini yerine getirmediğini, mezkur iade faturasının tebliğ tarihini izleyen gün davacı müvekkilinin, ———– yevmiye no.lu ihtarnamesi ile iade faturasına itirazlarını davalıya bildirdiğini ve kendi fatura bedelinin ödenmesini talep ettiğini, davalının —— vasıtasıyla davacı müvekkiline tebliğ çıkarttığı ————– yevmiye no.lu ihtarnamesinde fatura bedelinin ödenmediğini kabul ettiğini, ihtarnamede belirtilen beyanların zaman kazanmaya yönelik mesnetsiz ifadeler olduğunu, davalının bahsi geçen ihtarnamesine taraflarınca ————– yevmiye no.lu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, açıklanan ihtarname süreçleriyle konu çözüme ulaşmadığından, taraflarınca fatura bedelini tahsil etmek amacıyla ——- tarihinde davalı aleyhine ————-sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalı borçlunun icra takibine —— tarihinde kötü niyetli şekilde itiraz edip takibi durdurduğunu tüm bu nedenlerle davalı borçlunun —————— dosya kapsamındaki ilamsız icra takibine yapmış olduğu itrazın iptalini ve takibin devamına, davalının borcun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın tüm edimlerini yerine getirmediğini, davacının bedel beklemesinin sözlü anlaşma gereği olduğunu, müvekkili olan şirketin sözleşmeden dönmediğini, bu kapsamda olmak üzere, teslim edilen ürünlerin satıldıkça bedelinin ödeneceğinin taraflar arasında sözlü olarak kararlaştırıldığını, beyanları arasında çelişki olmadığını, icra takibine yapılan itirazın kötü niyetli olmadığını, davacı yanın ihtiyati haciz başvurusunun kötü niyetli olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddi ile davacı yan aleyhine ve müvekkili olan şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce; —— davacı ve davalı şirketlerin ticari sicil kayıtları, ——— davacı ve davalı şirketlerin ————– Sayılı dosyası, ——————–sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş, mali müşavir bilirkişi marifeti ile tarafların ticari defterleri incelenmiş bilirkişi raporu alınmış ve davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazı üzerine de bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine fatura bakiyesi alacağın tahsili için başlatılan icra takibine, davalı tarafından haksız şekilde itiraz edildiği ileri sürülerek İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Mahkememizce ————– sayılı dosyası celp edilerek, dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler incelenmiştir. Söz konusu icra dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine — tarihinde icra takibine girişildiği, davacı-alacaklı tarafından toplam ———— asıl alacak ile —————— fatura alacağının davalı-borçludan tahsilinin talep edildiği, davalı-borçlunun da yasal itiraz süresi içerisinde———– tarihinde borca itiraz dilekçesi verdiği, buna bağlı olarak icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulduğu, takibin durdurulması kararının davacı/alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının yasal süre içerisinde bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespitler uyarınca taraflar arasında mal alım satım ilişkisi bulunduğu, ancak taraflar arasında yazılı bir sözleşme düzenlenmediği, satım sözleşmesi nedeniyle davacının icra takibine konu ———————-bedelli faturayı düzenleyerek sözleşmeye konu ürünleri davalıya teslim ettiği, ancak davalı tarafça ürün bedelinin ödenmemesi üzerine davacı şirketin faturaya dayalı olarak ödenmeyen toplam —————– asıl alacak ile —– işlemiş faiz toplamı ————- fatura alacağının tahsili amacıyla ——————- sayılı dosyası ile icra takibine giriştiği, davalı borçlunun yasal süre içerisinde takibe itiraz ettiği ve davacı vekilinin de yine yasal süresi içerisinde mahkememizde itirazın iptali talepli işbu davayı açtığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip konusu faturadan ötürü davalının davacıya borçlu bulunup bulunmadığına ilişkin olup, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için mahkememizce defter incelemesine karar verildiği, tarafların ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz ettikleri, tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, —– bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davalının incelenen ticari defterleri nezdinde davacıya — tarihi itibariyle ———– borçlu olduğunun, bununla birlikte davalının — tarihinde davacı şirkete —— karşılığı ——– tutarında iade faturası düzenlediği ve bu faturayı—— ticari defterlerine kaydetmediği ve söz konusu iade faturasını —— döneminde bağlı bulunduğu vergi dairesine —- formu ile bildirmediğinin belirtildiği, bunun yanı sıra davalı vekilinin dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ———– tarihinde sunduğu beyan dilekçesi ile takas mahsup talebinde bulunduğu;
Türk Borçlar Kanununun 143/1 maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmediği, borçlunun kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabileceği ve böylesi bir talebin usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşıdığı, davalının karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebileceği, ilk itirazlardan farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmelerinin zorunlu olmadığı, dolayısıyla, takas-mahsup definin, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebileceği, ancak bir definin esasa cevap süresi geçtikten sonra bildirilmesi savunmanın genişletilmesi anlamına geleceğinden, böylesi bir definin mahkemece dikkate alınabilmesi için, karşı tarafın buna muvafakat etmiş olması gerektiği, HMK’nun 141. maddesinde savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biri olarak gösterilen muvafakatın, açık veya zımni olabileceği, bir davada, davalı tarafın savunmasını genişletmesi üzerine, davacı tarafın buna hemen itiraz etmeyip, başka bir ifadeyle, savunmanın genişletilmesine muvafakati bulunmadığını hemen bildirmez, özellikle de, genişletilen savunmaya yönelik cevaplar verir ise, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat etmiş sayılacağı, davacı tarafın, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğine dair beyanını bildirmesinin genişletmenin gerçekleştiği aşamaya göre, daima belirli bir zaman dilimine tabi olduğu, davacı tarafın zımni muvafakati, davalı taraf yararına, davanın genişletilen savunması çerçevesinde seyri (genişletilen savunmanın mahkemece dikkate alınması) şeklinde bir usuli kazanılmış hak doğuracağı, davacı tarafın savunmanın genişletilmesine yargılamanın sonraki aşamalarında itiraz ederek, davalı yararına oluşan bu usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıramayacağı, mevcut dosya kapsamına göre davalının esasa cevap süresi geçtikten sonra sunduğu takas mahsup define ilişkin, davacı vekilinin ———— tarihli beyan dilekçesinde açıkça savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesine muvafakatleri olmadığını, davalının ———- tarihli beyan dilekçesini ve içeriğini kabul etmediklerine açıkça beyan ettiği, dolayısıyla davacı tarafın davalının takas mahsup istemine açık muvafakatının bulunmadığı görülmekle mahkememizce davalı tarafın geçerli olmayan takas mahsup talebine ilişkin herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Sonuç olarak, tacir olan tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemelerine göre; davacının defterlerinde dava ve takip konusu olan faturanın davalının da ticari defterlerine işlendiği anlaşılmaktadır. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Buna göre her ne kadar davalı tarafından—– tarihinde davacı şirkete ——– karşılığı ———- tutarında iade faturası düzenlenmişse de, sözkonusu iade faturası davacının dayanağı olan ———– bedelli fatura ticari defterlere kaydedildikten sonra düzenlenmesi nedeniyle davacının alacağının varlığını ortadan kaldırmayacaktır. Alacağa dayanak faturanın davalı defterlerine kaydedilmiş olduğu gözetildiğinde, borcun davalı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekir. Daha sonra düzenlenen iade faturasının davacı defterinde kayıtlı olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle hükme esas alınan ——– tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıdan ——— alacaklı olduğu sonucuna varılmış, her ne kadar davacı vekili icra takibi ve açtığı davada TTK’nun 1530/4-a maddesi gereğince temerrüt tarihinin ——– olduğunu ileri sürerek buna göre talepte bulunmuş ise de; dava, taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olduğundan olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Davacı tarafça davalıya takibe konu fatura bedelinin ödenmesi hususunda —————— Yevmiye No’lu ihtarnamesi gönderilmiş, ihtarnamenin ise davalı borçluya ——- tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarda ödemenin 3 işgünü içinde yapılması için süre verildiği, buna göre ——– tarihinde temerrütün oluştuğu anlaşılmakla, mahkememizce bu yönde alınan ek bilirkişi raporundaki hesaplama dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davalının————- sayılı dosyasında takibe itirazının kısmen iptali ile takibin ———– asıl alacak ve——- işlemiş faiz toplamı —————–alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiş; davacı tarafça düzenlenen faturanın davalı tarafça tebliğ alınarak defterlerine kaydedildiği, buna göre davalının ödemesi gereken miktarı bildiği, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatının yasal şartlarının oluştuğunun kabulü ile davacı taraf lehine İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş, ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-ç ve 326. maddeleri gözetilerek dava öncesi ödenen arabuluculuk ücreti zorunlu giderlerinin yargılama gideri olarak kabul edilmesi ve davada haksız çıkan taraftan alınarak —– gelir yazılmasına karar verilmesi gerektiğinden, ——tarafından karşılanan ——— arabuluculuk zorunlu yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına ilişkin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-) Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının ————- sayılı dosyasında takibe itirazının kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak ve ——- işlemiş faiz toplamı ————-alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren ———– cinsi mevduata devlet bankalarının uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
2-)Alacak likit olduğundan —— asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-) Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 139.083,67 TL harçtan peşin yatırılan 25.154,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 113.929,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 25.205,47 TL dava açılış masrafı ile 1.053,00 TL yargılama masrafı toplamı 26.247,47 TL yargılama giderinden kabul ve redde göre hesap olunan 25.623,68 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 100.474,19 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı vekili için tayin olunan 7.243,63 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2020