Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/184 Esas
KARAR NO : 2023/125
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—–yetkilisi olduğunun, bu kapsamda uçak ve diğer hava taşıtları ile bunların motorlarının, teçhizatlarının ve bilimum malzemelerinin alım-satım, ithalat-ihracat faaliyetleriyle uğraşmakta olduğunun, müvekkilinin satın aldığı— uçağına ait özel—– mamul uçak penceresi davalı kargo şirketi tarafından—- depodan —– taşınmış olduğunun ve 28/08/2017 tarihinde —– kargo numarası ile davalının —— şubesi’ne teslim edilmek üzere getirilmiş olduğunu, müvekkilleri kargoyu teslim almaya gittiği sırada söz konusu uçak penceresinin davalı tarafından taşıma esnasında kırıldığını tespit etmiş ve kargoyu teslim almamış, bunun üzerine davalının —– şubesiyle iletişime geçerek durumu bildirmiş olduğunun 29/09/2017 tarihinde şubeye verdiği dilekçe ile hasar gören uçak penceresi için hem yurtiçinden hem de yurtdışından almış olduğu fiyat bilgisini ve bunun yanında —- gelen—– faturayı da muhataba iletmiş olduğunu, davalı müvekkilinin zararını karşılayacağını söylemiş olmasına rağmen müvekkillerine hiçbir geri dönüş yapmamış olduğunu, uçak penceresinin hasarlı olmasından kaynaklı uçağın da faaliyet gösterememesinden, müvekkillerinin maddi açıdan ciddi bir zarara uğramış olduğunu, müvekkilinin uğramış olduğu bu zararının giderilmesi için davalı aleyhine——-Sayılı dosya ile ilamsız icra takibine başlatmış oldukları ancak TTK’nın “Taşıma İşleri” hükümleri gereğince eşya taşımalarından kaynaklı hukuki uyuşmazlıklarda, malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemesi de yetkili kılınmış denilmiştir, bu nedenle davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına ayrıca %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderlerinin de borçluya tahmil edilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, bu taleplerin zamanaşımına uğramış olduğunu, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, göndericinin kargoda hassas ürün olduğunu bildirmemiş olduğunu, faturaya sadece koli yazılmış olduğunu, bu nedenle zararın göndericiye âit olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda bile tazminata hükmedilmesi gereken koşulların oluşmadığı, bu kapsamda kabul anlamına gelmemekle birlikte sadece özel çekme hakkı talep edilebileceği, müvekkil Şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilleri olan şirketin üzerine düşen edim yükümünü tam ve eksiksiz olarak ifa etmiş olduğunu, İşbu dava konusunda dosyanın uzman bilirkişilerce incelenmesi gerektiğini arz ve talep edilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle davacı şirkete ait emtianın nakliyesi işini üstlenen davalı taşıma şirketi tarafından, emtianın taşınması sırasında meydana gelen ve emtiada oluşan hasar nedeniyle oluşun zararın tazmini amacıyla yapılan icra takibinde davalının borca itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu taşınan emtia’nın uçak camı olduğunun, uçak camının kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle davalı taşıyıcının sorumluluğunun belirlenmesinde TTK.m.880.1.de yazılı olduğu şekilde “eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre saptanacak olması dava konusu emtiaların piyasa fiyatının belli olduğunu “Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır” şeklinde düzenlemesinden hareketle faturalarda yazılı tutarlara göre davacının Zararının hesaplanacağını, dosyaya sunulmuş olan 29.09.2017 tarih ve ——referans no.lu belge ile ürünün (4.248,59 EUR + KDV) 5.103,23 EUR olarak belirtilmiş olduğunun, söz konusu hasarın TAŞIMA ESNASINDA ÇARPMA sonucunda meydana gelmiş olduğunun, teslim alacağı firmaya kesilen fatura birim fiyatları dâhilinde olduğunun, tespiti yapılan hali ile kullanılamaz halde olduğunun, mevcut hasarın tam zayi olarak değerlendirilmesi gerektiğinin ve hasar miktarının kadri marufunda bulunduğunun, Davacı, davalının kusurlu davranışı ile hasar oluştuğunu beyan ettiğinin ancak davalı taşıyan bunu kabul etmediğinin, dosyaya sunulu resimlerden anlaşıldığı kadarıyla, göndericinin ambâlaj eksikliği yönünden kusuru bulunmamakta olduğunun, davalı —— Kargo Şirketinin hasardan sorumlu olup olmadığı taşımayı davalı kargo firmasının taşıyan olarak yaptığı hususunda ihtilaf bulunmadığının, ancak taraflar arasında düzenlenmiş fatura vs. Belgenin olmadığının, davalı—— Kargo’nun ürünün ne olduğunu bilmediklerini savunmasına dayandığının, davalı kargo içeriği hususunda haberdar olmamasının hayatın olağan akışına ve mevcut kanun ve konvasyiona aykırı olduğunun, nitekim yükün küçük bir parça olmadığını ve fotoğrafta da görüldüğü üzere alenen cam olduğunun belli olduğunun, bu nedenle davalı’nın dosya kapsamındaki savunmasına katılmanın mümkün olmadığının, TIK’ nun 876. Maddesinde taşıyıcının hangi hallerde sorumluluklan kurtulabileceği genel olarak açıklanmış olduğunu, bir sonraki maddede ise hangi özel hallerde sorumluluktan kurtulabileceğini ayrı ayrı gösterilmiş olduğunun hasar bedelinin, taşıyanın sorumlu olduğu üst sınır ve sorumluluk tespitine yönelik belgelerde kilogram belirtilmediği için hasar bedeli yönünden ( ——) tam tespit yapılamadığının, zamanaşımı itirazı yönünden taktir ve değerlendirmenin mahkemede olduğu,şeklinde görüş ve kaanat bildirmiştir.22/02/2022 tarihinde alınan diğer bilirkişi raporundan özetle; Dosya kapsamında tarafların sundukları dilekçeler, davalı firmanın 29.01.2020 tarihli dilekçesi ile dosyaya sunduğu sistem görüntüsü haricinde dosya kapsamında tarafların kargo sürecine ilişkin bir kargo gönderi fişi veya taşıma senedi niteliği taşıyacak herhangi bir veri gözlenememiş olduğunun,Bu veriler ışığında davacı tarafın taşıma sürecinin alıcısı, dava dışı ——-gönderinin Göndereni, davalı işletmenin ise yurt içerisinde kargo ile taşımasını gerçekleştirecek kargo
taşıyıcısı (taşıyıcı) olduğunun açık şekilde tespit edilmekte olduğunun, her ne kadar dosya kapsamında önceki bilirkişi raporu tespitlerinde de kargo işletmesinin sistemi üzerinden tespitlerde bulunulmasına itiraz mevcut olsa da UYAP sistemi üzerinde davacı yanca ayrıca sunulan bir evrak tespit edilememiş olduğunun, bu hususun önceki bilirkişi raporlarında da belirtilmiş olduğunu, söz konusu evrak her ne kadar davalı yanca sunulan bir sistem çıktısı ise de,dosyadaki verilerin içerisinde taraflar arasında kargo taşımacılığına dair taşıma sözleşmesinin kurulduğunun işaret eden yegane içeriğe sahip olduğunun, dava konusu olayda, davalı kargo taşıyıcısı firma, kendi sunduğu gönderi kaydı dolayısıyla 99
kg. ağırlığındaki koli içeriği beyan edilen gönderiden 25.08.2017 tarihi itibariyle varış noktası olan
—— Şubesine iletilene kadar geçen süreçte uğrayacağı zararlardan sorumlu olduğunun, bu sürecin
başlangıcında, bir başka ifade ile gönderinin taşıyıcıya teslimin herhangi bir zarar veya hasar kaydı mevcut olmadığından taşıyıcının gönderiyi sorunsuz şekilde teslim alarak taşıma sürecinin başlatıldığının anlaşılmış olduğu,Dosya içeriğinde her ne kadar yazılı taşıma senedi yer almasa da taşıma sözleşmesi yerine geçen senedin yazılı olarak yapılma zorunluluğunun olmadığı, tarafların iradesi ile de yapılabileceğinin, dosya içeriği ve dosyaya sunulan sistem çıktıları da incelendiğinde taraflar arasında kargo gönderisine dayalı bir taşıma sözleşmesi kurulduğunun görüldüğü açıkça ortada olduğunun, TTK Md.858/2 içeriği uyarınca hasarsız teslim alınan kargo, TTK Md.875 uyarınca taşıyıcı
tarafından varma yeri olan —— şubesine hasarsız şekilde teslim edilmesi gerektiğinin, dosya içeriğinden ve dava konusundan gönderide hasarlanma olduğu ve ihtilafın temelinin bu hasara dayandığının, gönderi taşıma sürecine sorunsuz girmiş olduğunun, varış noktasında hasardan dolayı teslim alınmamış olduğunu, Teslim alınmadığına dair her ne kadar doğrudan bir hasar tespit tutanağı veya benzeri veri dosyaya sunulmamış olsa da; dosyadaki beyanlar ve veriler birlikte bir zarar sebebiyle kargonun teslim alınmadığı kanaatinin oluştuğunun, Bu noktada taşıyıcının, taşıma süreci içerisinde (kendisine kargo teslimi sonrasında) yaşanan hasara dayalı zarardan sorumlu olabileceğinin değerlendirildiği, mahkemenin sınırlı sorumluluk hakkının kullanılamayacağına kanaat getirmesi durumunda, taşıyıcıdan tazmin edilmesi gereken tutar 5.103,23 Euro olacağının TTK Md.882 uyarınca sınırlı sorumluluk uygulaması için üst limit’in; 99 kg. x 8,33 SDR = 821,—- (Sınırlı Sorumluluk Üst Limiti ——
821,7—— x 4.9098 TL1 = 4.034,38 TL (Sınırlı Sorumluluk Üst Limiti – TL)
İlamsız takipte ödeme emrinde 5.103,23 Euro bedel karşılığı 28.928,17 TL olarak
hesaplanmış olduğunun, taşıyıcıya yükün teslim edildiği tarihteki (28.05.2017 – 4.1046 TL ) kur üzerinden zarar tutarının 20.946,71 TL olduğunun, her durumda bahsi geçen zarar tutarı sınırlı sorumluluk
üst limitinin çok üstünde kaldığından taşıyıcıdan tazmin edilecek tutar 4.034,38 TL olduğunun, dosya içeriğindeki verilerden davalı kargo firmasının kargo taşımasına ilişkin hizmet
taahhüdünde bulunduğunun, taşıma sürecinin alıcısı olarak davacı tarafın tespit edildiğinin, mevcut verilerden uçak camı olarak nitelendirilen ürünün taşıma sürecine 25.08.2017
tarihinde kesilen fatura ve sistem kayıtları ile sabit taşıyıcı tarafça teslim alındığının,
taşıyıcının teslim alırken ilgili kargo gönderisinde herhangi bir hasar/eksiklik/ambalaj
noksanlığının olmadığının, kargo taşıma sürecine sorunsuz şekilde ürünün alındığının ,varış noktası olarak davalı ——-Şubesinin kayıtlı olduğunun, uçak camı emtiasının her ne kadar dosya içeriğindeki beyanlardan, taraflar arası yazışmalar ve dosyanın sistemdeki verilerinden darbe sebebiyle hasarlandığı kanaati oluşsa da,gönderi görsellerinin net olmadığının, darbe sonucu hasarlanmaya mevcut durumda kanaatinin getirildiğinin, TTK Md.875/1 ve TTK Md.882 uyarınca taşıyıcının taşıma sürecindeki
zarardan sorumlu olacağı ve sınırlı sorumluluk hakkının olduğunun değerlendirildiğinin ,
dosyaya yansıyan zarar tutarının bu sorumluluk sınırı üzerinde kalması sebebiyle taşıyıcının söz konusu zarar tutarından sorumlu olacağının değerlendirildiğinin, ağır kusur kanaatinin bulunmadığının,
meydana gelen zararda ürün muhteviyatının doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisi ve illiyet bağı olmadığının, bu sebeple mevcut halde uygulama alanı bulamayacağının değerlendirildiği, Zamanaşımının yapılan irdeleme sürecinde söz konusu olmadığının davanın süresinde açıldığının
Değerlendirildiği şeklinde görüş ve kaanat bildirmiştir.Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, icra takip dosyası, tanzim olunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı firma arasında kurulan taşıma işi kapsamında, davacıya ait olan malların kararlaştırılan ücret karşılığında davalı firma tarafından taşındığı, Mahkememizce taşıma va makine bilirkişi ara kararı kurulduğu , makine bilirkişi 04/06/2020 tarihli ve 11/03/2021 ek rapor sunduğu, 22/02/2022 taşıma bilirkişi raporu sunulduğu bilirkişinin değerlendirmelerinin, hesaplamaların birbiriyle uyuşmaması itirazların bulunması nedeniyle yeni 10/11/2022 tarihinde bilirkişi heyetinden rapor alındığı sunulan raporun usul ve yasaya uygun olması taşıma hususundaki gerekçelendirmeler de dikkate alınarak hükme esas alınmıştır.Dava konusu olay Yurtiçinde eşya taşıması sırasında meydana geldiğinden,uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK’nın dördüncü kitabı olan Taşıma İşleri çerçevesinde
değerlendirilmesi gerekeceği açıktır. TTK 850’nci maddenin 2.fıkrası; ‘Taşıyıcı, taşıma
sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya
yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada
yolcu, taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.’ şeklindedir. Davalının taşıyıcı sıfatına
haiz olduğu tartışmasızdır. Taşıyıcının sorumluluğu ise 875’inci madde 1.fıkrada; Taşıyıcı,
eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde,
eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan
sorumludur.Her ne kadar 6102 Sayılı TTK. Md.875`e göre taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim
edildiği tarihten, alıcısına teslim edildiği tarihe kadar oluşan hasardan sorumlu ise de;“kayıp
ve/veya hasarın kendi kusurundan doğmayan” bir sebepten ya da “eşyada zaten mevcut olan
noksan” veya “ayıplardan” ya da “ambalajının fena yapılmasından” yahut da 6102 Sayılı
TTK Md.878 hükmü uyarınca; “eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi
tutulması, yüklenmesi veya boşaltılmasından”(Md.878/1-c)ya da eşyanın; “özellikle kırılma,
paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan
doğal niteliğinden” (Md.878/1-d) veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış
olmasından (Md.878/1-a)yahut da nakliye sürecinde oluşan hasarın “taşıyıcının en yüksek
özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği bir nedene bağlı
olarak meydana gelmesi” halinde (Md.876 hükmünden istifade edip) taşıyıcının kendisini
mesuliyetten kurtarabilecek olan beyyinelerden yararlanabilmesi mümkündür. Yukarıda yer
alan heyetin teknik bilirkişi üyesinin açıklamalarından, ‘Eşyanın niteliği, kararlaştırılan
taşıma dikkate alındığında, ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve
hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır.
Ayrıca gönderen, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için
işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür’ şeklindeki TTK 862’nci
maddesi hükmü gereğince, gerekli olan ambalajlama ve işaretlemenin yapılmadığı bilirkişi heyetince
tespit edilmiş olmakla, davalı taşıyıcının meydana gelen hasardan sorumlu
tutulamayacağı beyyinelerin mevcut olduğu görülmüştür. Bu durumda davacının,
davalı taşıyıcıdan meydana gelen zararı tazmin talebinin yerinde olamayacağı, usul ve yasaya uygun hükme esas alınan bilirkişi heyeti tarafından sunulan 10/11/2022 tarihli bilirkişi raporu tarafından yapılan tespitler yukarıda değinilen taşımaya ilişkin hükümler tüm dosya kapsamı nazara alınarak TTK 862 madde hükmü gereğince zarardan davalı taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 550,80 TL harçtan karşılanarak bakiye 370,90 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenecek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup , usulen anlatıldı.