Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/179 E. 2022/85 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/179 Esas
KARAR NO: 2022/85
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ: 11/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– dosyasındaki icra takibine, davalının itiraz ettiğini, bunun üzerine takibin durdurulduğunu, mali defterlerin incelenmesi halinde haklılığın ispat olunacağını, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin — tarihli duruşması ile İsticvap olunan davalı şirket yetkilisi —- beyanında; Davaya konu tarafına gönderilen irsaliyeli faturalı malların hepsinin kendi şirketine teslim edildiğini, —- muhasebecisi olduğunu, —- sigortalı çalışanı aynı zamanda eşi olduğunu, diğer irsaliyediki imzalar ve isimler sigortalı çalışanlarıma ait olduğunu ancak irsaliye konu malların ambalajların ve poşetlerin bir kısmının defolu çıktığını, çalıştığı şirketin —– hatası olanların ayrılarak iade faturası kesilmesini ve kesilen iade faturasını mevcut hesaptan düşüleceği bilgisi verilmesine rağmen davaya konu alacağın düşülmediğini, davaya konu alacağın iade faturasına konu düşülmeyen miktarlara ilişkin olduğu hususlarını beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan —– tarihli raporda özetle; Her türlü hukuki tavsif, nihai karar ve icra tazminatı taleplerinin takdiri yüce mahkeme’ ye ait olmak üzere, dava ve icra takip dosyası, davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş, ticari defter kayıtları ile dayanak belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —- alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle, davalı firma aleyhine itirazın iptali istemi ile ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında, yüce mahkemenin davacı şirketin düzenlediği faturaların ve içeriği malların davalı firmaya teslim edildiği ve faturaların münderecatı itibarıyla kesinleştikleri yönünde hüküm kurması halinde, davacı şirketin davalı yandan takip ve dava tarihi itibarıyla, talebi gibi — asıl alacağı olacağını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi tarafından alınan —- tarihli ek raporda özetle; Davalı firma iade faturasına ilişkin ispat yükünün davalı yanca yerine getirilmediği ve davacı şirket aleyhine borç külfeti getirmeyeceği yönünde hüküm kurması halinde, kök raporumuzda da tespit edildiği üzere, davacı şirketin davalı yandan takip ve dava tarihi itibarıyla, talebi gibi— asıl alacağı olacağı, davalı firma tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş ve ticari defterlerinde kayıt altına alınmış, ancak davacı şirket kayıtlarında yer almayan—– iade faturasının düzenlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı şeklinde aksi yönde hüküm kurması halinde ise, davalı firmanın, davanın dayandığı takibe yapmış olduğu itirazın yerinde olacağını beyan ve rapor etmiştir.
Davalı taraf her ne kadar söz konusu faturaların davacıya iade edildiğini savunmuş ise de bilirkişi raporuna göre iade faturasının davacı tarafın defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. davalı tarafın isticvap duruşmasındaki ayıp savunması yönünden—– gereğince ticari satımda satım konusu emtiayı teslim alan tarafın —- içerisinde satım konusu emtiayı incelemek var ise ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. —— ise alıcının, devraldığı satılan emtianın durumu, işlevin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içerisinde satıcıya bildirmek zorunda olduğu aksi halde satılanı ayıbı ile birlikte kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Diğer yandan tacirler arasında diğer tarafı temerrüte düşürecek ihbar ve ihbarlara — belirtilen usuller ile yapması gerekmektedir. —- uyarınca noter marifetiyle, iadeli tahahhütlü bir mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak yapılması gerektiği, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanmasının şekle bağlı tutulduğu, açık ayıp ihbarını sözlü olarak, mail yoluyla veyahut telefonla yapıldığı iddiasının tanık anlatımlarıyla ispatının da TTK.nun 18/3. maddesi gereğince mümkün olmadığı sabittir. Ayıp nedeniyle davalı tarafından davacıya yasal süresi içinde mal ayıbına ilişkin ayıp ihbarı yapıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı ve usulüne uygun olarak yapılan ayıp ihbarı bulunmaması sebebiyle ayıp hususunda başkaca bir araştırmaya gerek duyulmamıştır. Bu nedenle davalı taraf ayıp iddiasında ve akabinde iade faturası düzenlendiği bildirmekle ispat yükünü üzerine almış yukarı izah edilen nedenlerle usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığı dikkate alındığında iddiasını ispat edememiştir. Bu nedenlerle davacının ticari defterlerindeki inceleme doğrultusunda davacının alacağının sübut bulduğu kanaatine varılmakla açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —— sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 401,21 TL’den dava açılırken yatırılan 100,31 peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 300,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
5-Davacı tarafça yatırılan 100,31 TL peşin harç, 44,40 başvurma harcı olmak üzere toplam 144,71 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 317,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.117,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2022