Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/167 E. 2022/895 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/167 Esas
KARAR NO : 2022/895

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı —- arasında yapılan ticari faaliyet sonrasında davalı şirket aleyhine—–başlatılan takip her ne kadar — olsa da gerçek borcun — olduğunun davalı tarafından kabul edilerek işbu miktar üzerinden mutabık kalındığını, davalı şirketin daha sonra bu borcu ana protokolde belirtilen tarihte ödeyemeyeceğini belirtmiş olması nedeni ile borcun vadesinin uzatılması talebinde bulunduğunu, bu talebin müvekkili tarafından kabul edildiğini, bu sebeple —- tarihinde ödeneceği kararlaştırılan borcun taraflar arasında yeniden yapılan ek protokol ile —– tarihinde ödeneceğinin beyan, kabul ve taahhüt edildiğini, yine müvekkilin alacaklı olduğu davalı hakkında kesinleşen icra takibinden feragat edilerek hacizlerin fek edileceği konusunda anlaşıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin delil sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul, beyan ve taahhüt edildiğini, belirlenen bedeller ödendiğinde tarafların bir araya gelerek —– anlaşarak ihtilafın sonlanacağı konusunda mutabık kaldıklarını, ancak ana protokol ve ek protokol hükümleri uyarınca — davalı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin işbu protokol hükümlerini yerine getirmekten kaçınmış olması sebebiyle, davalı şirket aleyhine —-sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalı şirketin yetkilisi ———ile birlikte protokol ve ek protokolü imzalamış olmasına rağmen, haksız olarak takibe karşı borca ve imzaya itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirketin, takip konusu alacağın—– az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili——- tarihli cevaba ve karşı dava dilekçesine cevap dilekçesinde
özetle; Davalının, cevap dilekçesinin bazı kısımlarında davaya konu protokolü inkar ederken bazı kısımlarında ise protokolün maddelerinden kendisi lehine menfaat çıkarmaya çalıştığını, müvekkil şirket ile davalı firmanın yapmış olduğu ticari münasebet sonrasında davalı firmaya çek ile yapılan fazladan ödenen bedeller sebebi ile davalı şirketin müvekkil şirkete — borçlandığını, bu borcun ödenmesi konusunda taraflar arasında borç mutabakatı ve ödeme protokolü yapıldığını, davalının işbu protokol hükümlerini yerine getirmekten kaçındığını, bu sebeple protokol alacaklarının tahsili amacıyla davalı aleyhine —dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin baskı altında imzalandığı iddiasını gerçekten yoksun olduğunu, tarafların tacir şirketler olup kimsenin kimseye bir baskı yapması veya yapabilmesinin düşünülemeyeceğini, davalı yanca— sayılı dosyasının —- bir dosya olduğu ancak protokolün — üzerinden imzalandığının belirtildiğini, ancak protokolde de açıkça belirtildiği üzere gerçek borcun—-olduğunu, borcun izahının; davalı şirkete mezkur icra takibine konu çek ile birlikte aynı anda iki adet çek verildiğini, bu çeklerden birincisinin,—- sayılı dosyasına konu olan evrak ——— ikincisinin— konulmamış olan yine—- çekler olduğunu,— doğan harç ve diğer masraflardan kaynaklı alacak olduğunu, davalı şirket tarafından— bulunduğunun iddia edildiğini, bir — — borcu var ise borçların ve cezaların şahsiliği ilkesi gereğince müvekkilin borcunun müvekkilinin, davalının borcunun ise davalıyı ilgilendiren bir borç olduğunu, davalının bu kapsamda ödemezlik definde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, davalının cevap dilekçesinin—- bendinde bir çek ödemesinden bahsetmişse de bu çekin— vermediği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının icra takibine ve dava dilekçesine dayanak —- —-gerek şekil gerek içerik itibari ile geçersiz olduğunu, müvekkili aleyhine borç doğurmayacağını, her ne kadar haksız olarak imzaya itiraz edildiği belirtilmiş ise de —- tarihinde davalı tarafından müvekkilime baskı ile imzalatılan bir çok belge bulunduğunu, bu şekilde bir Protokol imzalandığının müvekkili tarafından hatırlanmadığını, protokolün içeriği ile alakalı görüşmeler yapıldığını, ancak nihai karar verilmediğini, müvekkilinin içerisinde bulunduğu sıkıntılı durumdan faydalanılarak başka belgelerle birlikte imza edilmiş ya da daha sonra imza taklidi yapılmış olabileceğini, bu sebeple imza itirazlarının bulunduğunu, davalı müvekkili aleyhine — Numaralı dosyasında,— tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibine ilişkin ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ancak yapılan tebligatın geçerli kabul edilerek takibin kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin tüm mal varlığına haciz konulduğunu, müvekkilinin hiç haberi yokken ödemelerinin olduğu bir günde —- kullanamaz hale getirildiğini, müvekkilinin mal varlığı ve —- üzerindeki hacizlerin kaldırılması için karşı yana bazı elden ödemeler yaptığını, ayrıca bir çok senet ve belgeye imza attığını, müvekkilinin tek amacının hacizlerin kalkması, böylece piyasadaki çeklerinin karşılıksızdır işlemine konu olmasını önlemek olduğunu, tüm görüşmeler sırasında dahi müvekkilinin ödeme emrini görmediğini, bu —— ve baskı altında müvekkilinin ——– imzasının alındığını, ya da imzasının taklit edildiğini, öncelikle Protokol’ün akdedilme gerekçesi olan — numaralı icra takibinin ödeme emrindeki davalının belirttiği alacak kaynağını incelemek gerektiğini, —meblağlı olan bir çek karşılığında alınmadığını iddia ettiği mal sebebi ile takip başlatan davacının, bu ödeme emrinden sadece on üç gün sonra davaya konu ettiği Protokol’ün 1. Maddesinde “toplam borcun gerçekte —- olduğunu” iddia ettiğini, açıkça müvekkilinin —– alınarak aslında olmayan bir borcun ödetilmeye çalışıldığını, müvekkilinin, ödeme emrini hacizler kalktıktan, bir kısım senetler imzalandıktan sonra gördüğünü, ayrıca dava sebebi yapılan Protokol hükümleri incelendiğinde davacının da gerek müvekkile gerek kişiye karşı bir kısım yükümlülükler üstlendiğinin görüldüğünü, Protokol’ün 7. Maddesinde davalının — ödeyeceğini belirttiğini, ancak davacının– gereken ödemeleri yapmadığı için halen müvekkili şirketin sorumlu görüldüğünü, müvekkilinin bu durumda ödemezlik def’inde bulunma hakkı doğduğunu, davacının edimini yerine getirmedikçe müvekkilinin de hiç bir şekilde borcunu ödemek durumunda olmadığını, müvekkilinin ayrıca davacıdan fatura alacağının da bulunduğunu, Protokol’ün 8. Maddesinde bu durumun davacı tarafından da ikrar edildiğini, tüm bu hususların yanında davacı tarafından keşide edilerek müvekkile teslim edilen ve müvekkil tarafından da ciro edilen karşılıksız çek bulunduğunu, bu çeke ilişkin müvekkil tarafından son yetkili hamile ödeme yapıldığını, davacının kötü niyetli tutumunun bu husus ile sabit olup, aslında olmayan bir borç ödetilmeye çalışıldığının görüldüğünü belirtmiş olup, asıl davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan — raporda özetle; İnceleme konusu olan—- atılmış imzalar ile — ait—– mevcut mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde, ———– hareketlerinde benzerlikler görüldüğü, genel kabul görmüş —– unsurlarından; —————–bakımından değerlendirildiğinde; inceleme konusu belgelerde —-atfen atılmış imzaların elde mevcut ———— imzalarına benzerlik gösterdiği, dolayısıyla inceleme konusu belgelerdeki imzaların ——- eli ürünü olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi tarafından alınan ———- raporda özetle; davacı şirketin ——— yıllarına ilişkin ticari defterlerinin ——onaylı beratlarının süresinde alındığı, ticari defterlerin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı — yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu davacı şirketin 18.03.2019 takip tarihi itibariyle, taraflar arasında ———- kapsamında 207.000,00 TL alacağının bulunduğu, Davalı vekilinin ödemezlik defi ve diğer itirazlarına ilişkin hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu Davalı şirketin karşı dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu alacak kalemlerine ilişkin (fatura ve çek) karşı davanın asıl davadan tefrik edilerek ayrı esasa kaydının yapılmış, asıl davanın konusunun da taraflar arasında imzalanan protokolden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali, itirazın iptali davalarının takiple sıkı sıkıya bağlı davalardan olması nedeniyle ilave değerlendirmenin yapılmadığı davacı şirketin takip öncesinde 387,06 TL işlemiş faiz talebinin yerinde olduğu, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu, hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Davalı tarafın mahkememiz dosyası üzerinden karşı dava açıldığı ancak karşı davanın arabuluculuk başvurusu yapılmadan açıldığı anlaşılmakla dosyamız tefrik edilerek mahkememizin —————-karar sayılı dosyasına kayıt edilmiştir
Davaya konu edilen ————– ve ——- üzerindeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olduğu yapılan yargılama neticesinde anlaşılmakla davacı ve davalı yanın tacir oldukları ve basiretli davranma yükümlülükleri gözetildiğinde—- tarihli ek protokol hükümleri uyanıca protokolde imzası bulunan tarafların üstlendikleri edimleri yerine getirmek durumun da oldukları gözetildiğinde davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle, taraflar arasında imzalanan ——– bulunduğu ayrıca protokolün 7. maddesi incelenmekle söz konusu maddenin protokolde belirtilen borcu herhangi bir şarta bağladığı anlamı da taşımadığı gözetildiğinde ve TBK 97 maddesi uyarınca taraflara karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde karşı edimin yerine getirilmemesi halinde talep halinde ödemezlik definin gündeme gelebileceği ancak uyuşmazlık konusu protokol hükümleri incelendiğinde davalı tarafın tek taraflı olarak borç miktarı ve ödeme tarihlerini kabul ettiği anlaşılmakla somut olayda ödemezlik definin söz konusu olmayacağı kanaatiyle usul ve yasaya uygun bilirkişi raporları hükme esas alınarak yukarıda izah edilen tüm nedenlerle açılan iş bu davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
———–. sayılı ilamı )
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
2——-Esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptaline, takibin devamına,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacak miktarı %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 14.166,54 TL ‘den davacı tarafça 44,40 TL peşin harç ile 3.497,26 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.541,66‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.624,88 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 peşin harç ve 3.497,26 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.586,06‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.016,70 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 32.034,05 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri — arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.