Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/166 E. 2022/246 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/166 Esas
KARAR NO : 2022/246
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ: 18/09/2019
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —sıralarında, davalı sürücüsü —- yönünden yeni yapılan bölünmemiş karayolundan hareketle—- giriş yaptığı sırada bölünmüş tek yönlü— dönel kavşak yönünde hareket halinde olan—-plaka sayılı —sağ yan tarafına çarpması sonucu savrulan—- ön tarafıyla aynı yönde hareket halinde iken kavşak girişinde duraklama halinde olan sürücü —yönetimindeki —- plakalı aracın arka tarafına çarptığı, çarpılan bu araçta ileri doğru ötelenerek yaya geçidinden karşıya geçmekte olan yaya—-çarpmasıyla yaralamalı ve maddi hasarlı zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, davaya konu olayda müvekkili— sigortalısı olan—— sağ yan tarafına davalı yana ait —— çarpmasıyla ağır hasar gördüğünden hasar tespiti yapılarak — terk edildiğini, davalı —- başvurulduğunu, hasar dosyası açıldığı halde ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından araç malikine —- olduğunu, olayda davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olması nedeniyle yapılan ödemenin —— davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda davacı yana sigortalı araç sürücüsü —- kusurlu olduğunu bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini talep etmiştir.
Davalı—-cevap dilekçesinde özetle, olaya karışan — aracın müvekkili nezdinde —olduğunu, müvekkilinin olay tarihindeki limitinin— olduğundan limitle sınırlı olduğunu, olayda davacı yana ait araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davacı tarafın usulüne uygun olarak müvekkiline başvuru yapmadığından davanın reddini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; olay tarihinde kazanın meydana geldiği yerde hızlı tren ray döküm çalışmalarının yapıldığını, araçların geçici bir yola bağlandığını ve bu yolların kullanıma açık olduğunu, yolda dikkat levhalarının bulunmadığını buna rağmen davacı —- sürücüsünün şehir içindeki hız ortalamasının çok üzerinde bir hızla aracını kullandığını, davacı tarafın aracı ne şekilde ve nasıl kullandığını belirtmediğini, meyldana gelen kazada — da zarar gördüğünü, hasarın küçük olması nedeni ile zararın davacıya rücu edilmediğini, kazanın meydana gelmesinde kusuru olmayan müvekkilinin zararın rücuen talep edilmesinin ve sorumlu tutulmasının olanaksız olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını bildirdiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememizce aldırılan — tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı —– kazanın oluşumunda asli kusurlu, davacı yana sigortalı — yönünden kazanın oluşumunda kusursuz, dava dışı — plakalı araç sürücüsü —- kural ihlali görülmediğinden olayda kusursuz olduğu, Davacı yana sigortalı — bu olay sonucu meydana gelen hasar bedelinin— olduğu, davacı yana sigortalı araç sürücüsünün olayda kusursuz olması nedeniyle davacı sigortanın araçtaki gerçek hasar bedelini talep hakkı olduğu, aracın – hasarlı haliyle — teslim edildiği ve davacı sigortanın sigortalısına —ödemiş olması, araç onarım bedelinin—- olması, hasarlı haldeki aracın kime ait olduğu konusuyla davacının ne kadar talep hakkı bulunduğunun değerlendirilmesinin sayın mahkemeye ait olduğu, davacı —— dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu maddi tazminatı, davaya konu kazanın meydana gelmesinde kusur bulunan davalı araç sürücüsü—- plaka sayılı aracın maliki davalı —talep edebileceği— plakalı aracın — olarak, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında —-hasar tarihi dikkate alındığında yalnız —- poliçe limiti ile müşterek ve müteselsilen sorumluluğundan söz edilebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan — tarihli bilirkişi raporunda; davalı— plakalı araç sürücüsü —- dava konusu kaza sonrası meydana gelen hasardan, dava konusu hasar bedeli olan — bedel kadar sorumlu olduğu kanaatine varılması nedenlerinden dolayı, dava konusu —- Hasar bedelinden, davalı — olacak şekilde, davalı — bedel olacak şekilde, dava konusu—- bedel olacak şekilde, müştereken ve müteselsilen davacı —–karşı sorumlu oldukları sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; — dava konusu kaza sonucu meydana gelen toplam hasar miktarı —- olduğu, davacı — araç sahibine kaza tarihindeki — piyasa bedeli olarak belirlediği —- ödediği tespit edilmiş olup, hasar miktarı için ödemesi gereken miktar ise,—-ı para olarak ise —-olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle davacı —–tarafından dava dışı sigortalısına ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlığın esası bakımından;
Dosya kapsamından, dava dışı sigortalıya ait— sayılı araca davalı — sevk ve idaresindeki —– çarpışması sonucunda dava dışı sigortalının aracında maddi hasar meydana geldiği ve davacının da, sigortalısının aracında meydana gelen zararın tazmini bakımından yaptığı ödemenin rücuen tazmini istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı ——-tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de itiraz yerinde görülmemiştir. Zira, 6098 sayılı TBK’nın 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Aynı şekilde, 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ve yasal düzenlemeler uyarınca somut uyuşmazlık ele alındığında, davaya esas trafik kazasının yaralamalı trafik kazası olduğu ve bu yönüyle somut uyuşmazlıkta uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kanaatiyle —– tarihli ön inceleme duruşmasında kurulan ara karar ile davalı ——-vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Bu çerçevede; Mahkememizce yürütülen tahkikat kapsamında alınan— tarihli bilirkişi raporunda dava dışı sigortalının kusursuz olduğu, — plakalı aracın ise kusurlu olduğu rapor edilmiş, itiraz akabinde mahkememizce —- tarihli bilirkişi heyetinde rapor alınmış olup heyet raporuna göre —-araç sürücüsünün %80 kusurlu olduğu, dava dışı sigortalının ise %20 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Her iki rapor arasında çelişki olduğundan çelişkinin giderilmesi için dosya —- tarihli raporuna göre dava dışı sigortalının kusursuz olduğu, — plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirtir rapor ile her iki rapor arasında çelişki giderilmiştir.
Hasar dosyasında mübrez ekspertiz raporuna göre — plakalı aracın toplam onarım bedelinin — olduğu, mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda kazanın oluş biçimine uygun olduğunun belirlenmiştir. Davacı —, dava dışı sigortalısına —- ödeme yapmıştır.
Mahkememizce alınan ikinci bilirkişi heyet raporunda davacı — sigortalısına ödediği kaza tarihindeki —- olduğu belirlenerek aracın pert sayılmasının uygun olacağı bu sebeple toplam hasar miktarının aracın kaza tarihindeki —– değerinden düşülmesi gerektiği yönünde rapor düzenlenmiştir. Ancak davacı tarafça sunulan araç tespit ve teslim-tesellüm tutanağına göre aracın —- kalmış olması sebebiyle hurda bedeli tenziline gerek görülmemiştir.
Öte yandan davacının —-olduğu,—-kapsamında yabancılık teminatından muaf olması karşısında, davacı ——- sigortalısının uğradığı zararın kazaya sebebiyet veren davalı işleten —- sigorta şirketi tarafından giderilmesi gerektiği, davacının yurt dışı sigorta şirketi olması karşısında zararının — üzerinden olmasının ve bu para birimi üzerinden talep edilmesinin yerinde olduğu, —– günlü kararı da göz önüne alındığında, davacının sigortalısına ödediği —- davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı tahsiline yönelik talebin KABULÜ İLE —- tazminatın 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince davalı —- tarihinden itibaren işleyecek ——– açılan bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte —, fiili ödeme tarihindeki —– ilan edilen efektif alış kuru karşılığının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 6.024,94 TL’den dava açılırken yatırılan 1.506,10 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.518,84 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.506,10 TL peşin harç, 44,40 başvurma harcı, 6,40 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 1.556,90 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.950,00 TL bilirkişi ücreti, 183,35 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.133,35 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 24.424,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı —— vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/03/2022