Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/159 E. 2020/171 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/159 Esas
KARAR NO: 2020/171
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ: 03/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin ———— plakalı aracı ———– tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalandığını, —– günü Sürücü—————-yönetiminde ——– plakalı çekiciye bağlı ———– plakalı ————–yönetimindeki ———– plaka sayılı aracı ile çekiciye bağlı römorka arpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza tespit tutanağından açıkca görüleceği üzere, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket sigortalısının dava konusu kazada kusurlu olduğunu, maddi hasarlı hasar ile sonuçlanan kaza sonucu müvekkil şirketin ——— hasar ödemesi yaptığını, yapılan ödeme ile müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine borçlu tarafından herhangi bir borcunun bulunmadığı belirtilerek, borca, faize, ve tüm ferilerine itiraz ettiğini beyanla ———-. İcra Müdürlüğünün ————– Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, asıl alacağa avans faizi işletilmesine, haksız itiraz nedeni ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kusur paylaşımına ilişkin iddialarının kabulünün mümkün bulunmadığını, kusur oranlarının tespiti bakımından mahkemece dosyanın ————————- sevk edilmesi gerektiğini, kazada müvekkil şirketçe sigortalı araç sürücüsünün bir kusurunun bulunmadığını, davacının gerçek zararının tespitinin gerektiğini, dosya üzerinde bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiğini, Faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, bunun için alacağın likit olması gerektiğini beyanla Davanın reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile yapılan ödemenin rücuen tazminine ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik açılan davalardandır.
İtirazın iptali istemine konu, ——— İcra Müdürlüğünün ——— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —— tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı; Borçlusunun davalı , takibin —– tarihli hasara ilişkin yapılan —- ödeme nedeni ile alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya ———– tarihinde tebliğ edildiği; borçlu şirket tarafından verilen bila tarihli itiraz dilekçesinde Borca, İşlemiş faize ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, —yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, huzurdaki davanın ——-tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ——— gün ve —– K. sayılı ——- Kararında da belirtilmiştir. ———– K. sayılı —————— da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi sigortalısına ödediği tazminatı rücu için , sigortalısının haklarına halef olarak kazaya karışan karşı tarafın sigortasına karşı takip başlatmıştır.
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …… ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/1,2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Somut olayda takip öncesinde davacı tarafından davalıya gönderilen bir ihtarın bulunmadığı, davalının takip öncesinde temerrüde düşürülmediği anlaşılmaktadır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre,———– adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, Arabuluculuk son tutanağı, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında ödemiş olduğu hasara dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, mahkememizce alınan usul ve yasaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davacının sigortalısının kusursuz, davalının sigortalısının ise % 100 kusurlu olduğunun ve kaza sebebiyle davacının sigortalısının aracında ——– zararın meydana geldiğinin tespit edildiği görülmektedir. Davacı tarafından davalı taraf takip öncesinde usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faize ilişkin talebin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının————– İcra Müdürlüğünün ——– E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin ——TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan ———TL asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 273,24 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 56,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 216,58 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 56,66 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 101,06 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 109,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.009,80 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 861,16 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 13/2 maddesi uyarınca 690,41 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2020