Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/157 E. 2020/236 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/157 Esas
KARAR NO: 2020/236
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/09/2019
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP :
Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalı arasında ———- için ticari ilişki kurulduğunu, ticari ilişkiye ilişkin —–tarihli —sıra numaralı ———- fatura miktarlı ——- faturası davalı şirkete tebliğ edildiğini, —- faturasının kesileceği hususunda fiyat teklifinin gönderildiği metinde de yazıldığını, bu fatura davalı tarafından ödenmediğinden davalı aleyhine ödenmemiş faturadan kaynaklı alacağın tahsili için———— İcra Müdürlüğü’nün ——– esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe karşı davalı tarafından itiraz edildiği, ————- Arabuluculuk Bürosu’nun ———— numarası ile başvuru yapıldığı davalı borçlu ile anlaşma sağlanamadığından, davalının itirazının haksız olduğunu davanın kabulü ile, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davacı şirket ile arasındaki ticari ilişki gereğince kesilen faturalara ilişkin ——– borcunun tahsili için başlatılan ———– İcra Müdürlüğü’nün ———- Esas sayılı dosyasına haksız olarak itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali gerektiğini, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari ilişki seramik yapımında kullanılan —————— satımına ilişkin olup bu malın teslimi ——— gerçekleştiğini, davalı adresi ve mal teslim yeri ——olduğu, dolayısıyla davaya bakmakla yekili yer mahkemesi ——- Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı firmanın davacı tarafla muhtelif zamanlarda yapmış olduğu mal alımına ilişkin ticaretlerinden kaynaklanan hali hazırda hiçbir ödenmemiş borcu bulunmadığını, davacı tarafın mal teslimiyle birlikte kesip davalıya ulaştırdığı fatura bedelleri zamanında ödendiğini, ödenmiş olan faturalardan kaynaklı ——- alacağını ileri sürülmüş ise de davalı tarafından kabul görmediğini, tarafların anlaşmasına göre fatura kesim tarihinden itibaren ——-gün içinde ödenen faturalar için ——– talebinde bulunulmayacağını, davacı———- İcra Müdürlüğünün——— E. Sayılı dosyasından ilamsız icra takibinde bulunduğunu, davalı ile davacı arasında ticari alışveriş nedeniyle ödenmemiş herhangi borç bulunmadığını, davalının mal satın aldığı döneme ilişkin tüm fatura bedellerini zamanında ödendiği, davalının borcu bulunmadığını, takibe konu fatura mal karşılığı kesilmiş bir fatura olmadığını, davacı taraf —– yılında kestiği ve ödenmiş olan faturalardan da kaynaklı —— ödemesi talep etmekte olup düzenlenen fatura usulüne uygun düzenlenmediğini, davacı tarafın — yılı sonunda ——–alacağını içerir bir fatura kesmediği için ———– yılından kaynaklı————alacağı hakkından vazgeçmiş olduğunu da zımnen kabul ettiğini, haksız ve kötü niyetli bir icra takibinde bulunduğunu, yargılamaya ——– Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunun davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle takip miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Dosyanın bilirkişi incelemesi yapılması için —— tarihinde bilirkişiye verildiği, bilirkişi ——— tarihinde hazırladığı raporunda, davacı ve davalı yan tarafından incelemeye sunulan ——- yılları ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu ve delil vasfına haiz oldukları kanaatine varıldığını, mali yönden yapılan inceleme sonucunda davacı yan tarafınadn davacı yana ———————- farkı faturasının düzenlenmiş olduğu, düzenlenen faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı yanın kanuni süre içinde faturaya itiraz etmiş olması nedeniyle ticari defter kayıtlarında yer almadığını, davacı yanın daha önce tahsil ettiği —– yılına ait faturalara, —— yılında mükerrer —— hesapladığı, ———– —— faturasından ———– nolu ve ödemesi yapılmış olan —— —- faturası tenzil edildiğinde —————– davacı yanın cari hesap alacaklı olduğunun kanaatine varıldığı şeklinde rapor sunduğunu, davacı vekilinin ———- tarihinde mahkememize itiraz dilekçesi sunduğu, dosyanın ———- tarihinde yeniden ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi ———- tarihli ek bilirkişi raporunda davacı yanın daha önce tahsil ettiği —— yılına ait faturalara, —– yılında mükerrer —– hesapladığı, —————-farkı faturasından——————— nolu ve ödemesi yapılmış olan ———- — faturası tenzil edildiğinde ————–davacı yanın cari hesap alacaklı olduğu şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME VE GEREKÇE:
Dava —— kaynaklanan alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmişse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
Somut olayda davalı takip borçlusu tarafından takibe süresinde itiraz edilmiş ve takip durmuş ancak dava takip borçlusunun itirazı davacı takip alacaklısına tebliğ edilmemiştir. İtiraz davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediğinden hak düşürücü süre işlemeye başlamamış dolayısıyla itirazın iptali hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine itiraz etmiş ise de; HMK’nun 19.maddesinde; “(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükmü yer almaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, kesin yetki kuralının sözkonusu olmadığı, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği ancak dava açılması üzerine mahkemenin yetkisine itiraz edildiği, davacı şirket yerleşim yeri adresinin ———— davalı şirket yerleşim yeri adresinin ————olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, sözleşmeden kaynaklanan para alacağı sözkonusu olduğundan TBK’nun 89.maddesi gereğince ve HMK’nun 10.maddesi gereğince alacaklının ikametgahı ile HMK’nun 6.maddesine göre genel yetki kuralları gereğince davalı tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Seçimlik hakka sahip davacı tarafından kendi ikametgah mahkemesinde dava açılmış olması sebebiyle davalının mahkememizin yetkisine ilişkin itirazı reddedilmiştir.
Mahkememizce alınana kök ve ek bilirkişi raporlarına göre davacının davalıdan —– faturası sebebiyle—— – alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de ———— havale tarihli ek bilirkişi raporunda ana borçlara ilişkin ödemelerin çek ile yapıldığının belirlendiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık —— alacağından kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen davalının kabulünde olan fiyat teklifinin euro cinsinden olduğu, görülmekle kural olarak ——– istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi ——— üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra —— istemesinin mümkün olmaması sebebiyle——————- davanın reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “ Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.———– uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle de davalı tarafın kötüniyet tazminatının da reddine karar vermek gerekmiş ise de bu durum sehven kısa karara eklenmediğinden gerekçeli karara da kısa kararla çelişki oluşturmamak adına eklenmemiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Karar harcı 54,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 724,69 TL harcın mahsubu ile artan 670,29 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.643,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ————-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2020