Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/152 Esas
KARAR NO : 2020/378
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında gerçekleşen satış neticesinde müvekkili şirketin tüm edimini yerine getirdiğini, satıma konu malı teslim ederek buna ilişkin faturaları düzenlediğini, düzenlenen fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmediğini, bu sebeple İstanbul –. İcra Müdürlüğünün–Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın yetkili mahkeme nezdinde açılmadığını, takibe konu fatura bedellerinin tamamının davacı şirkete ödendiğini, müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının takibe konu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu davalı/borçlunun takibe itiraz ettiği davanın, icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğu sabittir.
İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
Davaya konu İstanbul —. İcra Müdürlüğünün —-Esas sayılı icra dosyasının tetkikinde davalı/borçlunun borca yönelik itirazda bulunduğu, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazda bulunmadığı, mahkememize sunduğu cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisine ilişkin itirazda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı/borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesinin itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisini bakımından bağlayıcı olmayacağı davalı tarafça mahkemenin yetkisine itirazda bulunulabileceği dikkate alınarak davalı tarafın mahkemenin yetkisine ilişkin ilk itirazı değerlendirilmiştir. Davalı her ne kadar icra takibinin yapıldığı yer olan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağını ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş ise de itirazın iptali davasında yetkili mahkeme genel hükümlere göre belirlenir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmez.(Yargıtay — HD’nin —-) Dava, davalı/borçlunun ikametgah adresinde açılmış olup HMK 6. Maddesi gereği mahkememizin yetkili olduğu kanaatiyle yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına geçilmiştir.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, tarafların ticari defterlerinin bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz ettiği, tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, —- tarafından hazırlanan raporda davacının ve davalının defterlerine göre davacının, davalı taraftan 20.677,00 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olduğu ,bir tacirin almadığı bir hizmet/mal için düzenlenen faturayı ticari defterlerine kaydetmesinin hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere uygun olmadığı, diğer yandan da davalının davacıdan aldığı faturaları ilgili dönemde vergi dairesine bildirdiği sabit olduğuna göre dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği, ispat yükünin— formuyla bildirimde bulunan davalıya geçtiği—formuyla vergi dairesine bildirilen faturaları alan davalının faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı almadığını veya iade ettiğini kanıtlaması gerektiği, davalının faturaya itiraz etmediği gibi, faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı iade ettiğini TTK’nın 21/2.maddesine uygun şekilde kanıtlayamadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafın takip talebinde — üzerinden takip başlattığı ancak dava değeri olarak — gösterdiği, itirazın iptali davalarının takibe bağlı olduğu dikkate alınarak takip talebi üzerinden karar verilmesi gerektiği kanaatinin hasıl olduğu, öte yandan davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz (3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacının takip talebinde kötü niyetli olduğu kanaatine varılmadığından bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul –. İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyasına vaki itirazının takip miktarı olan 20.067,00 TL üzerinden İPTALİNE ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faiz işletilmek suretiyle devamına,
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Kabulüne karar verilen alacak miktarı olan 20.067,00 TL’nin %20 ‘si olan 4.013,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
6-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1,370,00 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 252,62 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.118,16 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 252,62 TL peşin harç ve 6,40 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 303,42 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 61,45 TL posta gideri olmak üzere toplam 861,45 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %97,10 oranında olmak üzere 836,47 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan— 13/2.maddesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan — 13/2.maddesine göre belirlenen 600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
12-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.