Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/140 E. 2023/615 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/140 Esas
KARAR NO: 2023/615
DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/09/2019
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ——— şirketinin, Müvekkil ——— Şti. aleyhinde ———– Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, İcra takibine dayanak olarak, böyle bir ilişki bulunmadığı halde, cari hesap ilişkisini gösterdiğini, (Ek-1) Davalı şirketin, 05.07.2018 tarihli, ——— numaralı, 491.226,78 TL bedelli; 30.07.2018 tarihli, ———- numaralı, 106.947,95 TL bedelli; 06.08.2018 tarihli, ———- numaralı, 241.048,61 TL bedelli ve 06.08.2018 tarihli ———- numaralı, 28.670,12 TL, toplam 867.893,46 TL bedelli faturaları takip dosyasına eklediğini, Müvekkil şirketin ———- Noterliğinin ———- yevmiye numaralı 09.08.2018 tarihli ihtarnamesi ile yukarıda belirtilen faturalara miktar ve içerikleri ile itiraz ettiğini, Müvekkil şirket ve davalı yüklenici arasında 26.04.2017 tarihinde ——– Konut Projesi İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, iş sahibi müvekkil şirket ile yüklenici davalı taraf ile yaklaşık bedel usulüne göre anlaşıldığını, Tarafların işbu sözleşmeleri, içeriklerini değiştirmeden, 02.01.2018 tarihinde yenilediğini(Ek-3),Müvekkil şirketin, 2018 yılının Temmuz ayında yapmış olduğu incelemelerde; davalı yüklenicinin, sözleşmenin (8.5) sayılı maddesi ile öngörülen 10.000.000 TL’lik yapım maliyetini “tamamen (davalı tarafın) kusuruna dayalı olarak” tahammül edilemeyecek seviyede artırması sebebiyle, ———- Noterliği 01.08.2018 tarih ve ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini (Ek-4), Davalı yüklenicinin işbu feshe itiraz etmediğini, Müvekkil şirketin, fesih gerekçesi olarak açıkça; yapım maliyetinin tamamen davalı tarafın kusuruna dayalı olarak artmasını gösterdiğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 481 vd. hükümlerinde düzenlenen yaklaşık bedel yöntemine göre; iş sahibi yaklaşık bedelin aşıldığını anladığı veya aşılacağını öngördüğü zaman sözleşmeyi feshedebilir. Bu noktada belirtmek gerekir ki; “Aşırı giderler eylemli olarak gerçekleşmiş olabileceği gibi, henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte bu masrafların yapılacağının anlaşılması durumunda da keşif bedelinin (yaklaşık bedel) büyük ölçüde üzerine çıkılmış koşulu gerçekleşmiş sayılır.” İş sahibinin tahammül edilebilecek seviyeyi aşan kısmı ödeme yükümlülüğü bulunmadığı gibi, yüklenici kusuru ile hareket etmişse; iş sahibinin uğramış olduğu zararı yükleniciden talep etme hakkının olduğunu, “Yaklaşık bedelin aşılması Madde 482- Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, iş sahibinin kusuru olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa iş sahibi, eser henüz tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir. Eser, iş sahibinin arsası üzerine yapılıyorsa iş sahibi, bedelden uygun bir miktarın indirilmesini isteyebileceği gibi, eser henüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uygun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.” Davalı tarafın; 01.08.2018 tarihinde inşaat yapım sözleşmesi feshedildiğinde; ———- D.İş sayılı dosyası ile “inşaatın mevcut durumu, duvarlar, bahçe duvarları, havuz, örnek dairede yapılan işler, şantiye elektrik panoları, elektrik işleri, su pompaları, su ve ısı yalıtım işleri” olmak üzere; yapılan işlerin tespit edilmesini talep ettiğini, tespit dosyasına sunulan 27.08.2018 tarihli Bilirkişi Raporunda (Ek-5) inşaatın tamamlanan kısımlarının belirtildiğini, mahkemece gerekli incelmeler yapıldığında, tamamlanan kısmın, inşaatın (%40)’ını aşmayacağının görüleceğini, gerçekten de, müvekkil şirketin davalı tarafa, sözleşme konusu inşaatın yaklaşık olarak (%40) yüzde kırkı tamamlanmışken, 5.840.521 TL ödeme yaptığını, Yapmış oldukları ödemelerin; davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanı ———- tarafından düzenlenip, müvekkil şirkete gönderilen; hakediş evrakının (Ek-6) ile davalı tarafın da kabulünde olduğunu, iş sahibi sıfatına haiz müvekkil şirket ile yüklenici sıfatına haiz davalı arasında, ——— İli, ——– İlçesi, ——– Mahallesi, ——– Caddesi, No:——— adresinde bulunan ———– Pafta, ——— Parsel’de bulunan taşınmaz üzerinde inşa edilmek üzere; inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu işin anahtar teslimi maliyet ve artı kar yöntemiyle davalı tarafa ihale edildiğini, Davalı yüklenicinin, maliyet ve maliyetin %9’u oranında kar eklenmek suretiyle ortaya çıkan bedel karşılığı işin yapılmasını kabul ettiğini, (m.4.2) Davalı Tarafın, İnşaat Yapım Sözleşmesinin 5.5, 5.13 ve 8.5 Sayılı Maddelerine ve Kanun Hükümlerine Aykırı Davrandığını, 4.2 Sayılı Maddesini İse Kötüye Kullandığını, Sözleşmenin (5.5) maddesine göre; davalı yüklenici”..Maliyeti oluşturacak her türlü malzeme alımı, işçilik, uygulama ve taşeron seçimlerinde yeterlilik ve süreçleri de öngören en az (3) teklif alarak yüklenicinin onayına sunacaktır.” ayrıca m. (5.13)’e göre; “İş programına bağlı olarak nakit akış ve maliyet kontrol hesaplamasının işverene sunulması, işverenin bütçe planlamasına yardımcı olunması…” davalı tarafın sorumlulukları arasında olduğunu, Davalı yüklenicinin, öngörülen maliyetin oldukça fazla aşılmış olduğunu müvekkil şirkete, özen yükümlülüğünün bir sonucu olarak, derhal bildirmesinin gerektiğini, Öte yandan; maliyet hesabını yapma ve müvekkile bildirme sorumluluğunun sözleşmenin 5.13 sayılı maddesi ile davalı tarafa bırakıldığını, Davalı tarafın, hesap tutma sorumluluğunun yanı sıra sözleşmeden doğan bildirimde bulunma ve onay alma yükümlülüklerine de ihlal ettiğini, Açıklanan nedenlerle; davalı yüklenicinin kusurlu olduğunun ve sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğinin kabulünün gerektiğini, müvekkili şirket ve davalı taraf arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, Cari hesaba dayalı olarak icra takibi başlatılmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, davalı Yüklenicinin ——— Esas sayılı dosyası ile müvekkil şirkete karşı icra takibi başlattığını, İcra takibine dayanak olarak cari hesap ilişkisini göstermişse de inşaat yapım sözleşmesinde cari hesaba ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi taraflar arasında harici olarak bir sözleşme de düzenlenmediğini, Söz konusu icra takibi dayanağının; 05.07.2018 tarihli ——— numaralı, 30.07.2018 tarihli ——— numaralı, 06.08.2018 tarihli ———- numaralı ve 06.08.2018 tarihli ———– numaralı faturalar olduğunu bildirdiğinden bahisle ——— Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin götürü inşaat sözleşmesi değil maliyet artı kar esaslarına göre hazırlanmış bir sözleşme olduğunu, davacı tarafın sözleşmenin yaklaşık maliyet usulüne göre yapıldığı, ilk verilen fiyatın daha sonra değiştirildiğini ve artırıldığını beyan ettiğini, müvekkili ile davacı arasında yapılan sözleşme götürü usul bir sözleşme veya yaklaşık maliyet usulüne göre yapılmış bir sözleşme olmadığını, Sözleşmeye bakıldığında, Sözleşmenin Maliyet artı kar usulüne göre yapıldığını sıradan okuma yazma bilen bir kişinin dahi fark edeceğini, Çünkü, sözleşmede hangi kalemlerin maliyete dahil olacağı hangi kalemlerin olmayacağı, toplam maliyete ne kadar kar oranı uygulanacağının açık net şekilde yazılı olduğunu, Zaten daha sonra Davacıya gönderilen hakedişlerde, faturalarda da bu durumun yani sözleşmenin maliyet artı kar esaslarına göre yapıldığının görüleceğini, Davacı yanın dilekçesinin bir tarafından sözleşmenin yaklaşık maliyet, götürü hesaba göre yapıldığı ve bu maliyetten sapıldığı gerekçesi ile sözleşmenin fesh edildiğini beyan etmişken, dilekçesinin 6. Maddesinde sözleşmenin maliyet artı kar yöntemi ile anahtar teslimi iş olduğu ve kar oranın %9 olduğunu belirtildiğini, Davacı kendi dilekçesinde dahi sözleşmenin maliyet artı kar usulüne göre yapıldığını, maliyeti belirleyen faktörler tamamen davacı tarafın hak ve yetkisinde olduğunu, müvekkilin maliyeti belirleme veya etkileme yetkisi bulunmadığını, Davacı taraf henüz proje dahi belli olmadan kabataslak olarak davacı yanın tek taraflı olarak vermiş olduğu bilgilere göre hazırlanmış kaba maliyet hesabına dayanarak olayı çarpıtmaya çalıştığını, Proje ve ruhsatta değişiklikler yapıldığını ve bu değişikliklerin maliyete eklendiğini, İlgili belediyesinden celp edildiğinde projelerin ve ruhsatın yapılan sözleşmeden sonra olduğu görülecektir. Proje ve ruhsattan sorumlu olanın da davacı yan olduğunu, Müvekkil şirketin Proje ve Ruhsata müdahale etme hak ve yetkisinin bulunmadığını, Davacı yan kendi istekleri doğrultunda proje hazırladığını, özellikle deprem bölgesi olması nedeni ile mühendislik parametrelerini üst sınırdan aldırıldığını, Bunun neticesinde de kullanılacak demir ve sair yapı malzemelerinin miktarının ve kalitesinin arttığını,, bunun ise fiyatlara yansıdığını, Kaldı ki, yaklaşık kaba maliyet hesabının yapıldığı tarihten, hatta sözleşmenin yapıldığı tarihten uygulamanın yapıldığı tarihe kadar ülkede yaşanan enflasyon ve dolar kurundaki artış nedeni ile demir fiyatlarında çok yükselme olduğunu, bu yükselmenin ise doğrudan maliyete yansıdığını, Zira Müvekkil’in yaptığı işin, inşaatın sadece kaba inşaat kısmı olduğunu, Kaba inşaatta ise Maliyeti belirleyen üç unsur olduğunu, demir, beton ve işçilik olduğunu, Demir ve betondaki ani yükselim doğrudan maliyeti artırdığını, Kaldı ki Yukarıda da açıkladığımı üzere Müvekkil Şirket ile davacı arasında yapılmış olan sözleşme hiçbir şekildi götürü inşaat yapım sözleşmesi olmayıp, maliyet artı kar esaslarına göre hazırlanmış bir sözleşme olduğunu, müvekkili mail yolu ile sürekli davacı tarafın bilgilendirildiğini ve onaylarının alındığını,Davacı ile müvekkil şirket arasında ——— ——– ——— Konut Yapım Projesinin ifa edilmesine dair bir sözleşme imzalandığını, Bu sözleşme kapsamında müvekkil yüklenici pozisyonunda olduğunu, Müvekkilin mevcut proje kapsamında yapılması gereken işleri farklı alternatiflerle birlikte davacı şirket yetkililerine mail yoluyla sorduğunu ve onların onayı alındıktan sonra gerekli işlemleri yaptığını, Hakkedişler kapsamında da faturaları keser. Her inşaat yapım sürecinde işlerin bu şekilde işlediğini, Dava dilekçesinde belirtildiği gibi müvekkil şirket kendi inisiyatifini kullanarak davacıyı zarara sokma kastıyla pahalı ürünler alıp faturaya yansıtmadığını, Söz konusu proje de izah ettikleri onaylama işlemleri neticesinde yapıldığını, Davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkil şirket sözleşme kapsamında bildirim yükümlülüğünü ihlal etmediğini, Taraflar arasındaki mail yazışmalarının da bu iddialarını kanıtlar nitelikte olduğunu, Davacı taraf aynı adrese tebliğ edilen onlarca faturayı kabul etmişken işine gelmeyen son faturaları başka bir adrese gönderildiği gerekçesi ile haricen haberdar olduğunu, bu nedenle bu faturaların geçersiz olduğunu iddia etmesinin dürüstlük kurallarına uymayacağını, Müvekkil şirketin yapmış olduğu iş, karşı tarafın sözleşmeyi fesh bildirimi tarihinde müvekkil şirketin talebi ile sulh hukuk mahkemesi tarafından tespit edildiğini, Bu tespite göre yapılacak bir bilirkişi incelemesinde, Müvekkil’in yapmış olduğu iş ve hakedişin ortaya çıkacağını, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespiti dahi kabul etmediğini, kendisine göre ve bu güne has oranlamalarla yapılan işin miktarını dahi çarpıtmaya çalıştığını, Davacı tarafından sözleşme haksız olarak feshedildiğinde müvekkil tarafından şantiye alanı terk edilmeden önce ——— D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını, Bu tespit ile müvekkil tarafından yapılan işin ortaya konulduğunu, Aynı zamanda dava konusu faturalarla ilgili başlatılan icra takibi neticesinde mezkur projedeki bazı dairlerin satışı istenmiş ve gelen bilirkişi raporu ile kıymet takdir raporunda da işlerin yaklaşık %80 ‘inin bittiğinin belirtildiğini, Davacının sözleşmeyi feshi kendi inisiyatifinde olup müvekkil şirketin eser sözleşmesine istinaden yüklendiği işin kaba inşaatını bitirmesi neticesinde meydana geldiğini, dolayısıyla faturaların ve eklerindeki hakkedişler gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, yapılan icra takibine konu borç nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinden ibarettir.Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat yolu ile aldırılan 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu ——– İli, ——– İlçesi, ——– Mahallesi, ——– Caddesi, No:——– adres ——- ——– Ada, ——– Parselde bulunan arsa ana vasıflı ve bağımsız. bölüm vasfi mesken olan mahallerdeki incelemelerin yapıldığını, dava konusu imalatlar için yazılan tespit raporu ve firmanın sunduğu irsaliye, fatura, metraj vb. incelenerek hesaplamaların yapıldığını, yapılan hesaplamalarda yanılmış işlerin sözleşme tarihi itibariyle bedelinin KDV hariç 5.337.449.72 TL, KDV dahil 6.298.190,67 TL olabileceği; keşif tarihi itibariyle tüm imalatın tamamlanmış olduğu ve bazı dairelerin kullanılır vaziyette olduğu kanaatine varıldığını sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 09/06/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davalının sunduğu delilleri ve davacının dosyaya sunmuş olduğu beyanlar dikkate alındığında taraflar arasında ki uyuşmazlığın davacı adına tanzim edilen 6.384.661,44 TL’lık hakkediş faturalarının 5,840,521,00 TL’lik kısmının ödemesi yapılmasına karşın kalan 544,140,44 TL’lik kısmının ise faturası tanzim edilmesine karşın söz konusu hizmetin hakkedişin davalı tarafça yapılmadığı (davacı tarafça) iddiası ile ilgili olduğu, taraflar arasında ki uyuşmazlığın davalının verdiği hizmetler ile ilgili düzenlenen hakkediş, diğer bir ifade ile verdiği hizmetlerin bedeline ilişkin olduğu, Dosya kapsamındaki veriler kapsamında davalının verdiği hizmetlerin toplam tutarının 5.199.510TL olarak belirilendiği, işbu doğrultuda yapılan hesaplamalara göre davacının 04.10,2018 takip tarihi itibari ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla borçlu olmadığının belirlendiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 08/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile taraf defterlerinin HMK 222 kapsamında sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğu, tarafların defterleri arasında ki hesap farklarının rapor içeriğinde ayrıntılı olarak açıklandığı, Ancak uyuşmazlığın temelinin davalı tarafça 05.07.2018-10.09.2018 tarihleri arasında tanzim edilen 5 adet fatura karşılığı 882.837,51 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, davalı tarafça takibe konu edilen alacağın dayanağı olan faturaların hem dosyada mübrez olan davacıya ait Büyük Alımlar bildirimlerinde hem de davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının belirlendiği, kök raporda yapılan teknik değerlendirmelerde inşaat maliyeti hesabı yönünden davalının davacı taraftan yapılan işler ile ilgili herhangi bir alacağın kalmadığının belirlendiği, kök rapora ilişkin davalı vekilinin itiraz dilekçesinde kaba inşaat maliyetinde yer almayan işverene ait olan ve sözleşme gereği işveren adına müvekkili tarafından ödenen ve hakedişe giren maliyetlere ilişkin itirazları talep ettiği maliyetlerle ilgili değerlendirmeler işbu ek raporun teknik değerlendirme bölümünde yapılmış olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 31/08/2022 tarihli bilirkişi raporu ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı adına tanzim edilen 6.384.661,44 TL lik hakkediş faturalarının 5.840.521,00 TL lik kısmının ödemesinin yapılmasına karşın kalan 544.140.44 TL lik kısmının ise faturası tanzim edilmesine karşın söz konusu hizmetin hakedişin davalı tarafça yapılmadığı ( davacı tarafça iddiası ) ile ilgili olduğu durumundan istinatla taraflar arasındaki uyuşmazlığın konuşu inşaat projesinin toplam maliyeti dava dosyası içeriğindeki bilirkişi raporlarında yapılan hesaplardan bağımsız olarak yeniden hesaplanmış olup 6.234.596,41 TL olarak belirlendiği, işbu doğrultuda yapılan hesaplamalar neticesinde davacının 04.10.2018 takip tarihi itibarı ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla 2018 yılı fiyatlarıyla 6.234.596,41 TL -5.840.521,00 TL = 394.075,41 TL borcu olduğu hesaplanmış bu borç ———- endeksleri ile güncellendiğinde rapor tarihi (31.08.2022) itibariyle = *394.075,41 TL = 1.543.525,57 TL olarak hesaplandığı, dava tarihi olan 16.09.2019 tarihi itibariyle ——– endeksleri ile davacının borcu güncellendiğinde= *394.075,41 TL = 400.087,14 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 27/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile kök raporda yapılan hesaplar neticesinde davacının 04.10.2018 takip tarihi itibarı ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla 2018 yılı fiyatlarıyla 6.234.596,41 TL -5.840.521,00 TL = 394.075,41 TL borcu olduğu hesaplandığı, ancak davalı yüklenicin itirazı dilekçesi sebebiyle yeniden inceleme yapılmış ve itiraz edilen iki inşaat kalemi ile ilgili davalı yüklenici tarafından sunulan bilgi ve belgelere istinaden 31/08/2022 tarihinde tarafımızdan hazırlanan kök raporda hesaplanan maliyete 16.977,84 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) asansör ——— kalıp bedeli ile ; zemin ıslahı hariç yapılan diğer temel altı beton imalatların maliyeti olan (176.112,80 x(395/1175 ))=59.203.88 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) eklendiğinde davacının 04.10.2018 takip tarihi itibarı ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla 2018 yılı fiyatlarıyla 394.075,41 TL+ 59.203,88 TL = 453.279,29 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) borcu olduğu hesaplanmıştır. Hesaplanan maliyet; 2018 yılı ———- birim fiyatları, piyasa rayiç fiyatları ve arşivimizde bulunan piyasa teklifleri kıyaslanmış ve yukarıda hesaplanan rakamın kadri maruf olduğu, dava tarihi olan 16.09.2019 tarihi itibariyle ——– endeksleri ile davacının borcu güncellendiğinde= *453.279,29 TL =460.194,20 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 23/05/2023 tarihli bilirkişi ikinci ek raporu ile kök raporda yapılan hesaplar neticesinde davacının 04.10.2018 takip tarihi itibarı ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla 2018 yılı fiyatlarıyla 6.234.596,41 TL -5.840.521,00 TL = 394.075,41 TL borcu olduğu hesaplandığı, ancak davalı yüklenicin itirazı dilekçesi sebebiyle yeniden inceleme yapılmış ve itiraz edilen iki inşaat kalemi ile ilgili davalı yüklenici tarafından sunulan bilgi ve belgelere istinaden 31/08/2022 tarihinde tarafımızdan hazırlanan kök raporda hesaplanan maliyete 16.977,84 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) asansör ——– kalıp bedeli ile ; zemin ıslahı hariç yapılan diğer temel altı beton imalatların maliyeti olan (176.112,80 x(395/1175 ))=59.203.88 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) eklendiğinde davacının 04.10.2018 takip tarihi itibarı ile davalı tarafın verdiği hizmetler dolayısıyla 2018 yılı fiyatlarıyla 394.075,41 TL+ 59.203,88 TL+16.977,84 TL = 470.257,13 TL ( Yüklenici karı ve KDV Dahil ) borcu olduğu hesaplanmıştır. Hesaplanan maliyet; 2018 yılı ———– birim fiyatları, piyasa rayiç fiyatları ve arşivimizde bulunan piyasa teklifleri kıyaslanmış ve yukarıda hesaplanan rakamın kadri maruf olduğu, dava tarihi olan 16.09.2019 tarihi itibariyle ——— endeksleri ile davacının borcu güncellendiğinde= (32.676,56 / 32.185,56 ) *470.257,13 TL =477.431,04 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce davacı tanıklarının dinlenilmesi için ———-Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmıştır.Talimat mahkemesinde aldırılan tanık beyanlarında, tanık ———-: “Taraflar arasında inşaat yapılacak yerin hemen yanında benim pansiyonum vardır, davacıyı bu sebeple tanırım ben aynı zamanda demir ticareti ile uğraşırım, taraflar aralarında bir inşaat yapım işi için anlaştılar, benimle de demir işlerini yapmak üzere anlaştılar, ben m2 ‘sini 12,5 TL ‘den yapmak için davalı firma ile anlaştım, ben sadece kendim demir işçiliği olarak 16.800 m2 iş yaptım, ilave olarak da 200 m2 iş çıktı dolayısıyla toplamda 17.000 m² iş yaptım ve bunun karşılığında davalı firmadan ödeme aldım, bunun dışında başkaca bilgim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tanık ———: “Ben davacı şirkette yaklaşık 1,5 yıl çalıştım, satış ve pazarlama işlerine baktım, ben sözleşmenin kurulduğu esnada işyerinde çalışmıyordum ben işe başladıktan yaklaşık 1,5 ay sonra davacının sözleşmesinin feshedildiğini biliyorum, aralarında neden ve bir anlaşmazlık olduğunu bilmiyorum, davacı şirketin yetkilisi olan ——– Bey burası ile ilgili olarak konuşurken ben 6-7 milyon liralık bir iş yaptım dediğini duymuştum, ancak birlikte inşaat alanına gittiğimizde temelin atıldığını katların çıkıldığını ve yalnızca ikinci kata kadar tuğlaların örüldüğünü görmüştüm, ikinci kattaki tuğlalar ise yarıya kadar örülüydü, ben konuşulanlardan işin tamamının bitmiş olduğunu düşünüyordum ancak proje alanına gittiğimizde böyle olmadığını gördüm.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tanık ——-: “Ben normalde gayrimenkul danışmanlığı işi ile uğraşırım, davacı firma yetkilisi bana kendi yaptıkları inşaatın satış ve pazarlama işlerini takip etmek üzere bir arkadaşı aracılığı ile davet etti, bende bunun üzerine proje ile ilgili bilgi istedim, proje için bana 6,5-7 milyon TL civarında bir bedel harcandığı söylendi, biz de burada satış yapılıp yapılamayacağına bakmak için proje alanına gittik ancak projenin tamamlanmamış durumda olduğu ve hatta binanın iskelet halinde olduğu, hiçbir alt yapısının yapılmadığını ve bir veya iki katının duvarlarının örülü olduğunu bunun dışında herhangi bir şeyin yapılmadığını gördük, bunun üzerine beni davet eden şahsa mevcut hali ile satışın yapılamayacağını kendisine söyledim.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Talimat Mahkemesince alınan bilirkişi heyet raporu, Mahkememizce 09/06/2021 terihle heyet raporu 08/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporu alındığı, 19/01/2022 tarihli 11 nolu celsede dosya kapsamında alınan teknik değerlendirmeye ilişkin bilirkişi kök ve ek raporlarının taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözme konusunda yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle dosyanın bir inşaat mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşacak yeni bir heyete tevdi ile tarafların tüm iddia ve savunmaları ile önceki rapordaki itirazları da dikkate alınarak mahkememizin 22/01/2021 tarihli ön inceleme celsesinde belirlenen uyuşmazlık konusu ile ilgili özellikle davalı tarafça gerçekleştirilen işlerin yapımında normalden fazla harcama yapılıp yapılmadığı ve aşkın maliyete sebep olunup olunmadığı hususu ile sözleşme hükümleri de incelenmek ve bu suretle tarafların sorumlu oldukları kısımlar belirlenmek suretiyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor düzenlenmesinin istenilmesine, karar verildiği 31/08/2022 tarihli bilirkişi raporu 27/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ve 23/05/2023 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda yapılan tespitlerin dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olduğu 23/05/2023 tarihli ikinci ek raporda davacının güncel borcunun hesaplandığı anlaşılmakla 23/05/2023 tarihli ikinci ek rapor hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacının 69.795,35 TL yönünden ——— Esas sayılı icra dosyasına borçlu olmadığının tespitine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 4.767,72 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 9.345,26 TL’den mahsubu ile bakiye 4.577,54 TL harcın davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 9.345,26 TL peşin harç ve 419,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 9.809,56 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 16.300,00 TL bilirkişi ücreti, 1.025,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 17.325,60 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %12,75 oranında olmak üzere 2.209,01 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 72.840,35 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.151,70 TL sinin davacıdan, 168,30 TL sinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı şirket yetkilisi ile davalı şirket vekilinin yüzüne karşı yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/09/2023