Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/137 E. 2021/952 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/137 Esas
KARAR NO: 2021/952
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ: 03/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — tarihinde —– plaka sayılı araca park halinde bulunan aracın görüş açısını kapatması nedeni ile ters yönden gelen — sevk ve idaresindeki —— plaka sayılı aracını sol ön çamurluktan çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası müvekkilinin aracının onarımın yaptırdığını, ancak —– hatalı bir şekilde kusur tespiti yaparak müvekkilini % 100 kusurlu olarak rapor ettiğini ve bu nedenle müvekkil aracın tamir ücretini kendisinin ödemek zorunda kaldığını, dava açılmadan önce sigortaya yazılı müracaat edildiğini ancak sigorta tarafında talebinin reddedildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, araç sürücüsünün asli yoldan seyrettiğini ve geçiş önceliğinin bulunduğunu, tramer kayıtlarında da sigortalı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğunu, dava dışı —– plaka sayılı aracın yanlış yere park etmesi sonucunda kazanın meydana gelmiş olduğunu, bu nedenle sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönündeki iddiaların yersiz olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememize sunulan ——alınan bilirkişi raporunda özetle; olayın oluşumunda; dosya İçerisinde bulunan olay yeri fotoğrafları ve araçların birbirlerine çarptıkları durumu gösteren fotoğraf incelendiğinde davalı sürücü —- yönetimindeki —– plaka sayılı aracın yolun sol şeridininde olmasının söz kanusu olmadığı, davacı —– sağında bulunan ve görüşünü engelleyan aracın önünden bir metreden daha fazla yola çıkması sırasında çarpışmanın meydana geldiğinin görüldüğü, —plaka sayılı araç sürücüsü —- oranında kusurlu bulunduğu; — plaka sayılı araç sürücüsü —–yönetimindeki —- ilerleyişi sırasında olay yerindeki yol ve trafik şartlarını dikkate alarak ilerlermesi, yolun solunda park halinde araç oluşunu dikkate alarak daha da sağa yanaşarak ilerlemesi, solundan çıkış yapmakta olan ve yolun ortasına kadar gelen aracı fark ettiğinde etkin fren tedbiri ile kazayı önleyebilmesi gerektiği, bu tedbirleri almadan dikkatsizce harladığından tali derecede ve %25 (vüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu ve araçtaki hasar bedeli —–olup davacı taraf bu tutarın %25 i olan —-sorumlu olduğu hususunu beyan ve rapor etmiştir.
Mahkememizce yapılan keşif akabinde sunulan —- tarihli raporda özetle; Meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, söz konusu araçta basit işçilik ve parça değişimi ile giderilebilecek yaklaşık —– hasar oluşmuş olduğu, söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, Söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte yaklaşık —-süreceği —- davaya konu ——– plaka sayılı araç sürücüsü— % 100 kusur oranı ile Asli Kusurlu olduğu, — plaka sayılı araç sürücüsü — Kusursuz olduğu, Görüşe engel olduğu iddia edilen —- plaka sayılı aracın hatalı park etmiş olmasının idari para cezası gerektirdiğinden kazaya direkt etkisinin olmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda çelişki bulunması nedeniyle —- müzekkere yazılarak karayolları ve trafik kürsüsünden rapor alınmış ve her iki rapor arasındaki çelişkinin gidirilmesi istenilmiştir. Akabinde mahkememize sunulan — tarihli bilirkişi raporunda özetle; kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı olduklarının işaretlerle belirlenmemiş olduğu, araçların seyrettiği her iki kavşak Kolu arasında ana yol ve tali yol ayırımı bulunmadığı,— plaka sayılı araç sürücüsü, —- plaka sayılı araç sürücüsüne göre ilk geçiş hakkına sahip olduğu, —- plaka sayılı araç sürücüsünün —- plaka sayılı araç sürücüsüne ilk geçiş hakkı vermediği—- plaka sayılı araç sürücüsü—-kazanın oluşumunda ASLİ KUSURLU olduğu, kazanın meskün mahal ve dört kollu bir kavşak içerisinde olduğu, kazanın oluş şekli göz önüne alındığında, —– plaka sayılı araç sürücüsünün aracını dikkatsiz tedbirsiz sevk ve idare ettiği, kavşağa yaklaştığında ise hızını azaltmadığı görüşüne varılmaktadır. Aksi taktirde fren manevrasıyla kazanın meydana gelmesini önleyebileceğini Dolayısıyla,—- plaka sayılı araç sürücüsü —- yeterince dikkat etmeden tedbirsiz bir şekilde, aracını sevk ve idare ettiği, dolayısıyla kazanın oluşmasında tali kusurlu olduğu, olayla ilgili daha önce hazırlanmış olan — tarihli bilirkişi raporunun sürücülere izafe edilen kusurun isabetli,—- tarihli bilirkişi raporunda izafe edilen kusurun ise isabetsiz bulunduğu ve —- plaka sayılı araç sürücüsü —ASLI ve %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusuru bulunduğu, —- plaka sayılı araç sürücüsü —– TALİ ve %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusuru bulunduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
—–bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, —— de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı ——göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ——-motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan —– sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —– işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir —–
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; mahkememize sunulan—- tarihli bilirkişi raporunda; —- plaka sayılı araç sürücüsü —-ASLI ve %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusuru bulunduğu, —- plaka sayılı araç sürücüsü —- TALİ ve %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusuru bulunduğu her iki bilirkişi raporu ile şüpheye yervemeyecek şekilde sabit olduğu anlaşıldığından mahkememizce keşfi akabinde alınan tekli kusur raporuna itibar edilmeyerek mahkememizin —– tarihli raporunun mevcut her iki rapor arasındaki çelişkiyi giderdiği anlaşılmakla davaya konu kazanan meydana geldiği yerde kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı olduklarının işaretlerle belirlenmemiş olduğu, araçların seyrettiği her iki — arasında ana yol ve tali yol ayırımı bulunmadığı, — plaka sayılı araç sürücüsü, — plaka sayılı araç sürücüsüne göre ilk geçiş hakkına sahip olduğu, —- plaka sayılı araç sürücüsünün —-plaka sayılı araç sürücüsüne ilk geçiş hakkı vermediği — plaka sayılı araç sürücüsü —-kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, kazanın meskün mahal ve dört kollu bir kavşak içerisinde olduğu, kazanın oluş şekli göz önüne alındığında,—– plaka sayılı araç sürücüsünün aracını dikkatsiz tedbirsiz sevk ve idare ettiği, kavşağa yaklaştığında ise hızını azaltmadığı aksi taktirde fren manevrasıyla kazanın meydana gelmesini önleyebileceğini Dolayısıyla, — plaka sayılı araç sürücüsü —- yeterince dikkat etmeden tedbirsiz bir şekilde, aracını sevk ve idare ettiği, dolayısıyla kazanın oluşmasında tali kusurlu olduğu, — plaka sayılı araç sürücüsü — ASLI ve %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusuru bulunduğu, —- plaka sayılı araç sürücüsü —- ise tali ve %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusuru bulunduğu kanaatine varılarak usul ve yasaya uygun usul ve yasaya uygun —tarihli bilirkişi raporu ve — tarihli rapor hükme esas alınarak ve usul ekonomisi gereğince davacı ve davalı tarafın itirazlarının reddedilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın davaya konu araçta davalıya izafe olan kusur oranında tespit edilin —-üzerenden kısme kabulü kısmen reddine karar vermek gerekmiştir Ayrıca davacı tarafça davalı sigorta şirketinin takip öncesi temerrüte düşürüldüğüne dair bir belge sunulmadığından ve davacı tarafın davaya konu takip miktarı asıl alacak üzerinden belirtmesi ve harçlandırılığı dikkate alındığında hüküm asıl alacak dikkate alınarak verilmiştir..Davanın kısmen kabulüne karar verilmesini rağmen sehven fazlaya yönelik talebin reddedildiği hüküm fıkrasında yer almamış kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiyi yer vermemesi nedeniyle söz konusu durum gerekçe içinde izah edilmiştir.
Ayrıca davaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi ve davalı tarafın, kötüniyetli olduğunun, dosya kapsamı neticesinde ispatlamadığı görülmekle yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının —–sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — asıl alacak üzerinden devamına,
3-Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4- Karar harcı 77,14 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 97,30 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 20,16 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 97,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 141,7‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.893,20 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 573,48 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 1.050,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 841,87 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.129,25 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.567,77 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 261,65 TL’nin davalıdan, 1.058,35TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—— Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/12/2021