Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/134 E. 2019/18 K. 20.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/134 Esas
KARAR NO : 2019/18

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2019
KARAR TARİHİ : 20/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı mahkemeye verdiği dilekçesinde; Kadıköy’de Mali Müşavir olarak faaliyet gösterdiğini, eşi ve kendisine ait ——— ile …nin bayiliğini yaptıklarını, işin başında eşi ve kardeşinin bulunduğunu, şirketi daha sonra kardeşi —– devrettiklerini, kardeşinin talebi ile her iki şirket arasındaki faaliyetin bir parçası olarak kendilerinden teminat senedi vermeyi istediklerini, bunun üzerine 100.000,00 TL’lik proserüdür gereği teminat senedi 06/03/2018 tarihinde verdiğini, bu senedin takibe konulduğunu, başlatılan takibi davalının 15/10/2018 tarihinde ödeme emrini tebellüğ ederek öğrendiğini, böyle bir borcu olmadığının tespitini ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; Dava, davacının, 06/03/2018 tarihli kambiyo senedine ilişkin davalıya borcu olmadığının tespitine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dosya kapsamından, davacı kambiyo senedinin teminat amacıyla davalı tarafından kendisine verildiğini iddia etmekte olup talep dayanağı senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi içeriğine göre davacı tacir olmayıp davaya konu alacak da ticari işten kaynaklanmamaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ———– Hukuk Dairesinin 2018/491 Esas, 2019/804 Karar sayılı ilamı doğrultusunda eldeki dava değerlendirildiğinde; ticaret mahkemesi görevli olmayıp genel hükümlere göre uyuşmazlık çözümlenmesi gerekmekte olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Anadolu ———–. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile İstanbul Anadolu ————–. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından mahkememizce verilen karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği taktirde HMK’nın 22/2 maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için DOSYANIN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ——–. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3.6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.