Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1192 E. 2022/236 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1192
KARAR NO : 2022/236

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili olan davacı şirketin —yapan bir firma olduğunu, davalı şirketin, müvekkili olan firma aracılığıyla —, davalı firmanın taşımalara ilişkin navlun ve bekleme bedeli olan faturaları ödemediğini, — ile ilamsız takiplere ilişkin icra takibinde bulunulduğunu, icra dosyası ile yapılan takibe davalı-borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine dava şartı olan — bulunulduğunu ve anlaşılamadığını, davalı borçlu şirketin itirazın iptaline icra takibinin devamına, %20 den aşağı olmamak kaydıyla borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizce; —- davalı şirketin — istenilmiş,— dosyası celp edilerek incelenmiş, davalı –mahkememiz yargı alanı dışında bulunduğu anlaşılmakla talimat yoluyla davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişiden rapor alınmış ve mahkememizce de davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak mali müşavir bilirkişiden ve — uzmanı bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava; taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası,—- takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Celp ve tetkik edilen —- dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından — tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 15/04/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve davalı takip borçlusu vekilinin 19/04/2019 tarihinde borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taşıma işleri, 6102 sayılı TTK’nın —- 850. ilâ 930. maddeleri arasında düzenlenmiş olmakla birlikte taşıma sözleşmesinin tanımına yer verilmemiştir. Ayrıca taşıma hukukuna ilişkin diğer özel düzenlemelerde de taşıma sözleşmesinin tanımı yer almamaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 850/1. maddesinde taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıyıcı; —- tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkılarak taşıma sözleşmesi; “ücret karşılığında taşıyıcının eşyayı bir yerden bir yere taşımayı, yolcuyu ise bir yerden bir yere götürmeyi taahhüt ettiği tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme” olarak tanımlanabilir. Buna göre taşıma sözleşmesinin temel unsurları taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunması ve gönderenin veya yolcunun ise taşıma ücretini vermeyi borçlanmasıdır.
Tarafların iradeleri ile oluşan taşıma sözleşmesinde taşıyıcı yönünden ortaya çıkan temel edim, taşıma işinin taahhüt edilmesidir. Taşıma taahhüdü, taşınacak olan —-olmasına bağlı olarak değişir. Zira taşınanın eşya ve insan olmasına göre taşımadaki yan edimler değişmekte ve sorumluluk da aynı şekilde farklılaşmaktadır. Eşya taşımalarında ise taşıyıcının taahhüdü, eşyayı kendi gözetimi ve sorumluluğu—– bir yerden ——– etmektedir.
Taşıma sözleşmesinin diğer ——– ücretidir. —– —– taşıması olarak adlandırılır.—- hukuku mevzuatı açısından taşıma sözleşmesi olarak değerlendirilemez. Bununla birlikte taşıma işi —– olduğundan—- kararlaştırılmamış olsa dâhi 6102 sayılı TTK’nın 20. maddesi gereğince taşıyıcı uygun bir ücret talep edebilecektir.
—–sözleşmesinde taşıma sözleşmesinin——- olmakla birlikte, taşıma —, kural olarak sözleşmenin tarafı olan gönderen sorumludur. Bu husus 6102 sayılı TTK’nın 850/2. maddesinde;—- ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Gönderen, taşıma işinin ifasını talep ederek taşıyıcı ile sözleşmesel bir ilişki içerisine girdiği için taşıma ücretini de borçlanmaktadır. Başka bir deyişle taşıma sözleşmesinin kurulması anından itibaren gönderen taşıma ücretinin borçlusu konumuna gelmektedir.
Gönderen taşıma sözleşmesinin akabinde taşıma ücretini ödeyebileceği gibi taşıyıcıyla aralarındaki sözleşmeye bağlı olarak taşıma ücretinin tamamını veya bir kısmını daha sonra da ödeyebilir. 6102 sayılı TTK’nın 870/1. maddesindeki, taşıma ücretinin eşyanın teslimi ile muaccel olacağı yönündeki düzenleme ise tamamlayıcı hukuk normudur. Başka bir deyişle taşıma ücreti, taşınan eşya gönderilene teslim edildiği anda ödenecek bir borç hâline dönüşmekle birlikte gönderen taşıma başlamadan önce taşıma ücretini ödeyebileceği gibi taşıma sözleşmesinde taşıma ücretinin gönderilen tarafından ödeneceği de kararlaştırılabilir.
Taşıma konusu eşyanın tesliminde var olan menfaati sebebiyle taşıma sözleşmesinde üçüncü kişi konumunda olan gönderilen, eşyanın teslim yerine varması hâlinde bazı şartların gerçekleşmesiyle taşıma ücretinin borçlusu hâline gelmektedir. Bu durumda taşıma sözleşmesi gönderilen açısından üçüncü kişi yararına sözleşme niteliği taşımaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 871/1. maddesinin birinci cümlesi; “Eşyanın teslim yerine varmasından sonra gönderilen, taşıyıcıdan, taşıma sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi karşılığında, eşyanın kendisine teslim edilmesini isteyebilir.” hükmünü haizdir. Gönderilenin 6102 sayılı TTK’nın 871/1. maddesi gereğince eşyanın teslimini (veya tazminatı) istemesi durumunda 6102 sayılı TTK’nın 871/2. maddesi gereğince; gönderilen taşıma ücretini, taşıma ücretinin bir bölümü ödenmiş ise kalan bölümünü taşıma senedinde gösterilen tutarla sınırlı olmak üzere ödemekle yükümlüdür. Taşıma senedi düzenlenmemiş veya gönderilene ibraz edilmemişse yahut ödenmesi gereken tutar taşıma senedinden anlaşılamıyorsa, gönderilen, makul olması şartıyla, gönderen ile taşıyıcı arasında kararlaştırılan taşıma ücretini ödemek zorundadır (6102 sayılı TTK, m. 871/2).
Gönderilenin eşyanın teslimini (veya tazminatı) istemesi, taşıma sözleşmesinde üçüncü kişi olan gönderilenin edimi kabul etmesi anlamına gelmektedir. Esasen burada gönderilen tek taraflı bir irade beyanıyla ve bu beyanın taşıyıcıya varma anıyla birlikte taşıma ücretini ödeme borcu altına girmektedir. Gönderilenin 6102 sayılı TTK’nın 871/1. maddesi gereğince istem hakkını kullanması ile birlikte taşıma ücretinin borçlusu hâline gelmesinin kaynağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 201. maddesinde düzenlenen borca katılmaya dayanmaktadır. Ayrıca gönderilenin borcu doğrudan kanun hükmü gereğince gerçekleştiğinden burada borca kanuni katılma söz konusudur.
Sonuç olarak, gönderenin taşıma ücretinin borçlusu olması durumu taşıma ücretinin tam olarak ödenmesine kadar devam eder. Gönderilenin —– tazminatı) isteme hakkını kullanarak taşıma ücretinin borçlusu olması gönderenin bu sıfatını etkilemeyecektir. İstem hakkının kullanılması ile birlikte müteselsil borçlu hâline gelen gönderen ile gönderilen taşıma ücretini ödedikleri oranda birbirlerini borçtan kurtaracaklardır.
Hemen belirtilmelidir ki; taşıma sözleşmesi bir şekle bağlı olmayıp, yazılı, sözlü veya tarafların kabul ettiği bir şekilde yapılabilir. Hatta 6102 sayılı TTK’nın 856/2. maddesi gereğince, eşyanın taşıyıcıya teslimi, taşıma sözleşmesinin varlığına karinedir. Başka bir deyişle taşıma senedi tanzim edilmemiş olsa bile eşyanın taşıyıcıya teslimi ile sözleşme taraflar arasında kurulmuş olmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarındaki tespitler uyarınca; taraflar arasında taşıma işine dair ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketin davalıya verdiği taşıma hizmet karşılığında navlun ve bekleme bedeli olan faturaların ödenmemesi üzerine davacı şirketin —tahsili amacıyla— dosyası ile icra takibine giriştiği, davalı borçlunun yasal süre içerisinde takibe itiraz ettiği ve davacı vekilinin de yine yasal süresi içerisinde mahkememizde itirazın iptali talepli işbu davayı açtığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip konusu fatura bedellerinin davalı tarafça ödenip ödenmediği ve fatura bedellerinden davalının sorumlu olup olmadığına ilişkin olup, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için mahkememizce defter incelemesine karar verildiği, davacı ve davalı— bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ayrı ayrı ibraz ettikleri, talimat yoluyla alınan —- bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre, davalı tarafın incelemeye konu ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defterlerinde dava konusu —, defterlerde kayıtlı —- ödenen açıklaması ile ödeme kaydı bulunduğu ve davalının incelenen ticari defter kayıtlarına göre davacıya borcunun bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini inceleyen — bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre ise, davacı tarafın incelemeye konu—– usulüne uygun tutulduğu, davacının takip tarihi itibariyle — davalıdan alacaklı olduğu, davalı tarafın söz konusu — bağlı olduğu —–dava konusu—- sadece birini—- bildirdiği, davalının davaya cevap vermediği, icra takibine yaptığı itirazında ise faturalardan —– ödeme yaptıklarını, kalan faturaların gönderilen tarafından ödendiğini beyan ettiği, ancak ticari defterlerde tespit edilen ödeme ve itirazında belirttiği ödemelerle ilgili herhangi bir belge veya delil ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ——— ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, yukarıda bahsedilen kanun maddeleri uyarınca ilişkide gönderen sıfatına haiz olan davalının taşıma ücretinden sorumlu olduğu, davalının bir kısım faturalardan gönderilenin sorumlu olduğu yönündeki itirazına, her halükarda gönderilenle aralarında müteselsil sorumluluk bulunduğundan itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davalının ödeme iddiasını usulüne uygun olarak ispatlayamadığı, davaya cevap vererek yemin deliline de dayanmadığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı iddiasının sübuta erdiği kanaatine varılarak davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-ç ve 326. maddeleri gözetilerek dava öncesi ödenen arabuluculuk ücreti zorunlu giderlerinin yargılama gideri olarak kabul edilmesi ve davada haksız çıkan taraftan alınarak Hazineye gelir yazılmasına karar verilmesi gerektiğinden, —- —yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına ilişkin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davanın kabulü ile davalı borçlunun— icra takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-)Alacak likit olduğundan takipteki asıl alacak miktarının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-)Alınması gereken 38.329,77 TL nisbi harçtan peşin yatan harcın mahsubu sonucu kalan bakiye 31.934,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına
4-) Davacı tarafından yapılan 6.445,62 TL dava açılış masrafı ve 3.905,00 TL yargılama masrafından ibaret toplam 10.350,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-gereğince davacı vekili için tayin olunan 81.708,43 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-)—-davalıdan alınarak alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)Karar kesinleştiğinde —– Esas sayılı dosyasının iadesine,
8-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.