Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1187 E. 2020/166 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/1187 Esas
KARAR NO : 2020/166

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin üyeliğine ilişkin İStanbul Anadolu ——. Asliye Ticaret MAhkemesi’nin —– esas sayılı dosyasında —- günü iflasına karar verilen—-sayısında kayıtlı olan —- kurul kararının iptali ile —— Memuluğundaki şirket yönetim kurulu üyeliğinin iptali ile karrın kesinleşmesiyle onaylı bir suretin——– gönderilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının şirket üyeliğinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce; Davalılardan —– olarak gösterilen davalıların isim ve adreslerinin dava dilekçesinde belirtilmediğinden, HMK’nın 119/1-b maddesi uyarınca — olarak gösterilen davalıların isim ve adreslerini bildirmesi için davacı vekiline HMK’nın 119/2. maddesi uyarınca ihtarlı kesin süre verilmiş, davacı vekili verilen süre içerisinde davalı isim ve adreslerini bildirmek yerine davalılardan —– oluşturan kişilerin isim ve adreslerinin, İstanbul Anadolu —-Ticaret Mahkemesi’nin ——- sayılı dosyasının işbu dosya arasına alınarak tespiti ile gerekli evrakların tespit edilen kişi ve adreslerine tebliğe çıkarılmasını talep ettiği görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Dava Dilekçesinin İçeriği başlıklı 119. Maddesine göre;
“(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır. “
Mahkemeye sunulan dava dilekçesi ve eklerinin dosya üzerinden incelenmesi neticesinde, dava dilekçesinde HMK 119/1-b maddesine aykırı olarak davalı —–adresinin bildirilmediği, dava dilekçesinde davalı ——–plakalı aracın kaza tarihindeki araç sahibine ait bilgiler celbedildiğinde davalının —– ve adresinin tespit edilebileceği” hususunun talep edildiği,
HMK 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlar arasında davalının açık adresinin bulunması gerekliliği açıkça belirtilmiş olup, kanun davalının ad, soyad ve adresinin bildirilip bildirilmemesi hususunu davacının takdirine bırakmış veya bu hususta bir istisna tanımış değildir.
Yine davacı vekili Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca kurumlardan gerek duyduğu tüm bilgileri alabilecekken, vekilin üstlendiği vekalet görevi uyarınca gerekli araştırmayı yapmayarak, kendisine usulüne uygun olarak yapılan ihtarata rağmen ısrarla iflas dosyalarından kimlik ve adres araştırması yapılması talebi doğru ve yerinde değildir.
Mahkememizin kimliği ve adresi bildirilmeyen davalılar hakkında adres araştırması yapmak yükümlülüğü bulunmadığı gibi, davalı vekilinin İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —— sayılı dosyasından Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca tespit edebileceği açıktır. Söz konusu durum Usul Ekonomisi İlkesi ile de bağdaşmaz. HMK madde 119’da açıkça dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlar sıralanmış olduğundan ve kanunda bu hususta herhangi bir istisna getirilmemiş olduğundan emredici mahiyetteki hukuk kuralının yargı makamlarınca yorum yoluyla genişletilebilmesi imkanı bulunmamaktadır.
Açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin tasfiye kurulu olarak belirttiği davalılar yönünden açılan davanın HMK’nun 119/2 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı —– yönelik açılan dava yönünden yapılan incelemede ise; davanın niteliği gereği dava konusu şirkete karşı açılması zorunlu olup, ortaklara veya —- husumet yöneltilemez.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
Madde 50: Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.
Madde 51: Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.
Madde 53: Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir.
Yukarıda metinleri yazılı 6100 Sayılı HMK hükümleri nazara alındığında; aynı yasanın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulü hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûlü bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, ——- terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur.
Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Somut olayda davacı tarafça üyeliğinin iptali istenilen şirketi, şirket iflas halinde ise ilgili iflas idare memurluğu davalı olarak göstermek yerine ticaret sicil müdürlüğüne husumet yönelterek dava açıldığı anlaşılmakla, pasif husumet yokluğu nedeniyle ———– yönünden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davalı —– yönünden açılan davanın HMK’nun 119/2 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, davalı—- Sicil Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin yatırılan toplam 44,40 TL hacın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.