Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1167 E. 2023/449 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/1167 Esas – 2023/449
ESAS NO: 2019/1167 Esas
KARAR NO: 2023/449
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ: 30/12/ 2019
KARAR TARİHİ: 19/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– ilinde ekmek üreticilerinin hak ve menfaatlerini koruyan bir dernek olduğunu, dernek tüzüğü uyarınca ekmek üreticileri arasında meydana gelecek haksız rekabeti önlemek, dernek üyelerinin menfaatlerini korumak için, dava açma ve dava takip etme görevi olduğunu, ekmeğin maliyetine olumsuz etki eden faktörlerden birinin sektördeki Pazar darlığı olduğu, ekmek piyasasındaki olumsuz durum veya haksız rekabetten sadece bayilerin kazanç sağladığını, bunların market, bakkal ve çoğunlukla zincir marketler olduğunu, bu kazancın ekonomik kuralları alt üst ettiğini, piyasa genel kuralı gereği, günlük tüketime sunulan, dayanıksız ve raf ömrü olmayan ürünlerin bayi kar oranlarının diğer ürünlere göre oldukça düşük olduğunu, bu uygulamanın ticari hayatta gelenek haline geldiğini, bu oranın genelde %10 olduğunu, bu konuda herhangi bir yasal düzenleme olmamasına rağmen bu durumun toplumsal adet haline geldiğini, örneğin —— Halk Ekmeğin bayilere verdiği kar oranının %10 olduğunu, gıda sektöründe raf ömrü olmayan ürünlere uygulanan (son nokta satıcı) bayi kar oranı %10 ya da daha düşük olur uygulamasının TTK 55/e bendinde geçen “olağan iş şartı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, oysa piyasada zincir marketler başta olmak üzere market ve bakkalların pazardaki dağınıklık ve haksız rekabetten azami derecede istifade ederek %30-%50 kar ettiğini, 2018 yılında bu düzensizliğe son vermek amacıyla yasal düzenleme yapıldığını, Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 12/c ile düzenleme getirildiğini, kanun koyucunun düzenleme getirmesinin amacının pazardaki haksız rekabet ve haksız kazancı ortadan kaldırarak ekmek maliyetinin yükselmesini önlemek ve ekmeğe zam yapılmasının önüne geçmek olduğunu, davalı —— Market ile bu marketin tedarikçi (aracı) firması olan diğer davalı—— yasal mevzuata aykırı uygulamalar yaptığını, davalı —– marketin, pazardaki haksız kazancını kamufle etmek için —— firmasını kurduğunu, davalı —— marketin ekmeği fırınlardan değil —— temin ettiğini, davalı tedarikçi firma ——- mevzuat gereği “ödeme %85 den aşağı olamaz” hükmüne uygun olarak fatura tanzim ederek ödemeleri bu şekilde yaptığını, ancak tehdit ile imzalatılan “hizmet bedeli sözleşmelerinde” fırınlara satışa sunulan ürünün satış fiyatı ve toplam cirosu üzerinden %10 artı KDV hizmet bedeli faturası düzenlemeye başladığını, davalıların fırınlara hizmet bedeli faturası keserek fatura bedelini de fırınların hesabından düşmeye başladığını, hiçbir fırıncının %10 hizmet bedeline razı olmadığını, müşteri kaybetmemek adına davalıların şantaj ve tehdidine boyun eğmek zorunda kaldıklarını, Eylül 2019 da —— İl Müdürlüğüne konu ile ilgili başvuruda bulunduklarını, 19.11.2019 tarihli cevap yazısında davalıların uyarıldığını anlaşıldığını, davalıların piyasa ve Pazar tehdit ve şantaj aracı olarak kullanarak, üretici firmalara zarara uğrattığını, fırınların pazarını ellerinden aldığını, bu durumun müvekkili dernek üyelerine olumsuz yansıdığını, davalıların eylemlerinin TTK madde 54/2 ve madde 55/e bendi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, yukarıda anlatılan sebeplerle; davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile meni, davalıların dernek üyelerini zarara uğrattığı ve bu zararın karşılanması için sembolik olarak 10 TL manevi tazminat ödenmesini, mevzuatın yürürlüğe girdiği tarihten sonra üreticilere mevzuata uygun ödeme yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı —— Marketler Vekili 06.02.2020 Tarihli Cevap Dilekçesinde Özetle; dava derneğin dava açabilmek için en önemli şart olan tüzük veya nizamnameye göre üyeler “iktisadi menfaatlerini korumakla görevli” olup olmadığının araştırılması gerektiğini, Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmeliğin 12/C maddesinde yapılan değişikliğin 2018 yılında yürürlüğe girdiğini, bu nedenle davacının iddiasına konu talepler bakımından zamanaşımı gerçekleştiğini, huzurdaki davada talep edilen manevi tazminat, hizmet bedeli, ciro primi v.b taleplerde dernek tüzel kişiliğinin hukuki yararı bulunmadığını, davacı derneğin dava dilekçesindeki taleplerini tek başına ileri süremeyeceğini, ancak üreticinin yani fırıncının hukuki yararı ve taraf ehliyeti olduğunu, davacı derneğin üyeleri fırıncılar adına talepte bulunamayacağından huzurdaki davada taraf ehliyetinin ve hukuki yararının bulunmadığını, dernek ve kuruluşlar ancak Türk Ticaret Kanunun 56/3 maddesinde yer alan haksız rekabet davalarından (a),(b).(c) bentlerinde düzenlenmiş olan “fiilin haksız olup olmadığının tespiti ve meni” isteyebileceklerini, davacı derneğin aksi yönde davranış ile rekabeti bozucu uygulamalarda bulunduğu Rekabet Kurulu tarafından tespit edildiğini, davacının tüketici haklarını koruyan bir dernek olmadığını, davacı kamu kurum ve kuruluşu da olmadığına göre huzurdaki davanın davacı tarafından hiçbir şekilde açılamaması gerektiğini, —— Ekmek Üreticileri Derneği bakkallara ve fırınlara “Tek fiyat üzerinden, 85 kuruşa ekmek satacaksınız” şeklinde baskı yaptığı ve rekabeti bozucu uygulamalarda bulunması sebebiyle Rekabet Kuruluna şikayet edildiğini, K.13-36/469-205 sayılı 13.06.2013 tarihli Rekabet Kurulu Kararında dernek hakkındaki şikayetlere ve davacı derneğin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanuna aykırı olarak rekabeti bozucu uygulamalarına yer verildiği ve hakkında yürütülen soruşturmada ceza verilmese de hakkında uyarma kararı verildiğini ve aynı şekilde faaliyet gösterdiği takdirde soruşturma açılacağı ve ceza verileceği ihtar edildiğini, Rekabet Kurulu tarafından yapılan incelemede; —— rekabeti korumak için değil rekabeti bozmak için faaliyet gösteren bir dernek olduğu, fiyatları yukarı çekmeye çalışarak piyasadaki rekabeti bozduğu için 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde bir kaç kez soruşturma açıldığı tespit edildiğini, Rekabet Kurulunun kararından söz konusu derneğin rekabeti bozucu davranışlarda bulunduğu ve tüketicilerin menfaatini korumadığının anlaşıldığını davaya konu edilen 28.09.2018 tarih ve —— sayılı —— yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren, “Perakende Ticarette Uygulanacak İlke Ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile 07.11.2018 tarih ve —— sayılı “Perakende Ticarette Uygulanacak İlke Ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” e ilişkin yürütmenin durdurulması ve söz konusu yönetmelikler hakkında iptal kararı verilmesi talebi ile gıda perakendecileri derneği tarafından ——- esas sayılı dosyada iptal davası açıldığını, HMK 165. mad gereğince görülmekte olan bu davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesini, yönetmelik hükümlerinin uzun vadede perakendeci, üretici ve tüketici aleyhine gelişme yaratacak, piyasayı olumsuz etkileyecek, istihdamı tehlikeye sokacak ve tüketicinin ekonomik alışveriş yapma imkanını ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin üretici firmalara yani fırınlara tehdit ve şantaj uyguladığı iddiasının abesle iştigal olduğunu, dava dilekçesinde üreticilerden hizmet bedeli adı altında kesinti uygulandığını, üretici fırınlarla hizmet bedeli sözleşmesi yapıldığını, üreticilerin bu sözleşmeyi ve faturayı, tehdit ve şantaj gördükleri için sakladıklarını, açıklayamadıklarını iddia edildiğini, davacı taraf, firmalara baskı ile sözleşme imzalatıldığını, yönetmeliğe aykırı şekilde bayi kârı elde ettiğini, ekmek iade oranlarına uymadığını iddia ettiğini, TMK ve HMK hükümleri gereğince ispat yükü davacı tarafa ait olduğunu, dava dilekçesindeki bu iddialarını kanıtlayacak hiçbir bilgi, belge sunulmadığını, üreticiden ekmek temin etmeyen ve hiçbir şekilde hizmet bedeli, ciro primi ve benzeri kesinti uygulamayan müvekkili şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, —— çapında 7000’den fazla mağazası ile faaliyet gösteren kurumsal bir firma olan —– Marketlerin doğrudan ekmek üreticisinden ürün temin edebilmesi zaten mümkün olmadığını, Tedarikçi firmalar Zincir Marketlerle üretici fırıncılar arasındaki iletişimi sağlayarak esasen fırıncının cirosunu da yükselttiğini, davalı —— şirketi ile müvekkil şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilirse görüleceği üzere; farklı tarihlerde kurulmuş faaliyet konuları tamamen farklı iki ayrı şirket olduğunu, davacı derneğin müvekkil şirketin “Haksız ve fahiş kazancını kamufle etmek için” davalı —— firması ile çalıştığı şeklindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacının davasına dayanak kıldığı ilgili yönetmelik değişikliği esasen kanuna ve anayasa’ya aykırı olduğu için davanın bu sebeple de reddi gerekti Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna ve Perakende Ticarette Uygulanacak İlke Ve Kurallar Hakkında Yönetmeliğe aykırı davranışı denetlemek ve ihlal eden kişi ve kurumları tespit ederek idari yaptırım uygulamak yetkisi ——– ve ——- İl Müdürlüklerine ait olduğunu, kanuna ve yönetmeliğe aykırı davranışın haksız rekabet davası açılarak denetlenmesinin mümkün olmadığını, davacı derneğin kanunun ve yönetmeliğin ihlal edildiği gerekçesiyle haksız rekabetin meydana geldiği iddiası ile haksız rekabetin tespiti ve men’i davası açamayacağını, mahkemelerin de haksız rekabet yoluyla kanuna veya yönetmeliğe aykırı davranışı denetlemesi mümkün olmadığını, çünkü Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmeliğin 12/C maddesine aykırı davranıldığında dahi bu durum haksız rekabet teşkil etmediğini sadece idari bir düzenlemeye aykırı davranılmış olması nedeniyle idari para cezası gerektirdiğini, huzurdaki davanın tüketicileri korumaya yönelik bir dava olmadığını, davacı derneğin, üreticiye daha yüksek bedel ödenmesini sağlayarak ekmeğin üreticiden çıkış fiyatını artırmaya ve tüketiciler aleyhine pahalı satılmasını sağlamayı amaçladığını, ekmeğii üreticiden düşük fiyatla alınıp düşük fiyatla satılmasının haksız rekabet oluşturmayacağını, aksine rekabet meydana getireceğinden tüketiciler lehine olumlu ve yararlı sonuçlar doğuracağını, müvekkilinin ekmek üreticisi olmayıp, tedarik ettiği ekmeğin satışını gerçekleştirdiğini, bu nedenle ekmeğin üretim maliyetinden ve alış fiyatından habersiz olduğunu, tedarikçiden temin ettiği ekmeğe kârını eklemek suretiyle -tarifelerle belirlenen azami satış fiyatını aşmaksızın-tüketiciye sattığını, Müvekkilinin ekmeğin üreticiden alış fiyatına müdahale edemeyeceğini, bu nedenle fahiş ve yüksek bayi karı elde ettiği iddiasının kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin mağazalarında mevzuata ve yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde ekmek iadesi yapılmadığını, yör hükmünün ürünlerin satılma oranını arttırmaya böylece israf edilmelerini önlemeye yönelik bir hüküm değil üreticiye ekmek iade hakkını sınırlayan bir hüküm olduğunu, davanın ve taleplerin haksız, yersiz ve rekabet hukukuna aykırı olduğu sabit olup —— ilindeki ekmek sektörünün sadece %10’unu temsil eden davacı derneğin huzurdaki davayı açarak – tüketicilerin (halkın) ucuz ekmek tüketmesini önlemeyi ekmek fiyatlarını yükseltmeyi amaçladığını ve ekmek israfını önlemek gibi bir gayenin bulunmadığını, müvekkili şirketin kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemi söz konusu olmadığı için manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesini, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı —— Unlu Mamülleri Vekili 05.02.2020 Tarihli Cevap Dilekçesinde Özetle; davacının dava açma ehliyetinin olup olmadığı araştırılması gerektiğini, aynı zamanda zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin 1990 yılında kurulduğunu, diğer davalı —— 1995 yılında kurulduğunu, bu durümün davacının —– —— pazardaki haksız ve fahiş kazancını kamufle etmek için kurulduğu iddiasını çürüttüğünü, dava dilekçesinde müvekkil şirketin pazardaki hakim gücünü kullanarak, yasal mevzuat hükümlerine aykırı uygulamalarla haksız rekabet yarattığının iddia edildiğini, ——- K. sayılı kararında —— “paketli ekmek” pazarındaki durumuna dair değerlendirmeler yapıldığını ve paketli ekmek pazarının çok oyunculu yapısı, kısa dönemde rakip olabilecek unsurların çokluğu, —— pazar payının %40 oldukça altında olması, alıcıların (yerel ve zincir marketlerin yanı sıra küçük ölçekli marketlerin) geniş ürün yelpazesi içinde paketli ekmeğin hayati bir yer teşkil etmemesi gibi gerekçelerle —— hakim durumda olmadığı tespit edildiğini, haksız rekabetin varlığından söz edilebilmesi için Rekabet Kurumu Kararı ışığında davacının öncelikle —— ekmek piyasasında hakim durumda olduğunu somut verilerle ispat etmesi gerektiğini, daha sonra üretici firmalarla (firınlar) yapmış olduğu sözleşmelerle bu hakim durumunu kötüye kullandığını ortaya konması gerektiğini, ancak dava dilekçesinde —— tedarikçi sıfatıyla ekmek piyasasında hakim durumda olduğunu ispatlar somut herhangi bir veri olmadığını, tedarikçi —— ekmeğin üretim maliyeti ile ilgisiz olduğunu, alış fiyatını fırıncının belirlediğini, karını ekleyerek marketlere sattığını, marketlerin halka kaça sattığı da kendisini ilgilendiren veya müdahale edebileceği bir husus olmadığını, sözleşme serbestisi ilkesi gereği fırıncıların —– ile anlaşma yapma zorunluluğu olmadığını, hiçbir üretici firmanın da zararına satış yapmayacağı gerçeği karşısında davalı müvekkili şirketin üretici fırıncılara zarar verdiği iddiasının soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, fırıncıların —— ekmek satmaktan vazgeçebilmelerinin önünde herhangi bir engel olmadığını, pazarın ——- – tarafından – fiilen veya başka bir şekilde kapatılamayacağının göstergesi olduğunu, davacının sonradan delil sunmasına muvafakatleri olmadığını, basit yargılama usulünün uygulandığını, manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemi söz konusu olmadığı için davacının iddia ettiği sözde hukuka aykırı fiil ile ne tür bir zarara uğradığını da ispat edilemediğini, açıklanan nedenlerle, açılan davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle haksız rekabetin tespiti ve meni davasıdır.Mahkememizin 14/04/2023 tarihli duruşmada davacının davasını takip etmemesi sebebi ile dava dosyası işlemden kaldırıldığı, davacının yenileme talebi sebebiyle mahkememiz dosyası 25/05/2023 tarihinde yenilendiği, yenilenme tensip zaptının taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği , ayrıca davacının yenileme harcını da dosyaya yatırmadığı gibi 19.06.2023 tarihli duruşmada, davacı tarafından duruşma takip edilmediği, herhangi bir mazeret dilekçesi de sunulmadığı davalılar vekilinin de davayı takip etmeyeceklerini beyan etmiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 320. Maddesinin 4. Fıkrası ile basit yargılama usulüne tabi davaların ivedi işlerden olması sebebiyle yalnızca bir kez takipsiz bırakılabileceği, yenilemeden sonra tekrar takipsiz bırakılma durumunda açılmamış sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. HMK 320/4 maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakıldığından dolayı davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- HMK.nın 150/1. maddesi hükmünce işlemden kaldırıldığı tarih dikkate alınarak davacı tarafça dosyanın yeniden işlemsiz bırakıldığı görülmekle davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2- Karar harcı 179,90 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 44,40 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 135,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraflar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davalı —— Marketler vekilinin ve Davalı —— vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı 19/06/2023