Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1150 E. 2021/94 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1150 Esas
KARAR NO: 2021/94
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —tarihinde —- sevk ve idaresindeki —- plaka sayılı aracı ile —- üzerinde seyir halinde iken, — dönüş yapmak istediği esnada sağ tarafa seyir halinde olan sürücü —- sevk ve idaresindeki —– plaka sayılı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkil şirket tarafında ———- plaka sayılı aracın hasarlanmış olduğunu ve karşı taraf sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, bu kapsamda sigortalısına —- ödeme yapıldığını, ödenen meblağ üzerinden——– dosyasından icra takibi yapıldığını, yapılan takibe davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın usulen reddedilmesi gerektiğini, kendilerine yazılı talepte bulunulmadığını, söz konusu kazanın meydana geldiğine dair kayıt bulunmadığını, tespit raporunun olmadığını, söz konusu kazanın tazmininden önce olma ihtimalinin olduğunu, müvekkilin kusur oranı nispetinde sorumlu olduğunu bu nedenle kusur incelemesi yapılması gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile yapılan ödemenin rücuen tazminine ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik açılan davalardandır.
İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı; Borçlusunun davalı , takibin —tarihli hasara ilişkin yapılan—- ödeme nedeni ile alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından verilen—- tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, huzurdaki davanın ——- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —————– sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi sigortalısına ödediği tazminatı rücu için , sigortalısının haklarına halef olarak kazaya karışan karşı tarafın sigortasına karşı takip başlatmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, “davaya konu kazanın gerçekleşemisirde kaçınılmazlık faktörünün bulunmadığı, söz konusu araçta —- hasarın meydana geldiği, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, onarımının —- iş günü süreceği, kazanın meydana gelmesinde —- plakalı araç sürücüsünün— plakalı araç sürücüsünün —– kusurlu olduğunun” bildirildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, Arabuluculuk son tutanağı, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında ödemiş olduğu hasara dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, mahkememizce alınan usul ve yasaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davacının sigortalısının — oranında kusurlu, davalının sigortalısının ise — kusurlu olduğunun ve kaza sebebiyle davacının sigortalısının aracında meydana gelen —- hasardan, davalı yanın kusur oranı nispetinde —- zarardan sorumlu olacağı görülmüştür.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE,
1-Davalı takip borçlusunun—— Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile; —– asıl alacak yönünden takibin devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 441,63 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 135,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 305,66-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 135,97 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 180,37 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 70,55 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 870,55 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.496,64 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.071,87-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2021