Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1137 E. 2021/870 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1137 Esas
KARAR NO : 2021/870

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 12/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin takip konusu faturaları ticari faaliyeti kapsamında teslim ettiği ürünler karşılığında davalı borçlu adına düzenlemiş olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olmasına rağmen davalının fatura bedellerini ödememiş olduğunu, bu nedenle davalı aleyhine aleyhine —–dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, takip konusu alacağın müvekkil şirketin ticari faaliyeti kapsamında borçluya kiralayarak teslim ettiği iş makineleri ve araçlar karşılığında düzenlenen faturalardan kaynakladığını, fatura konusu makinelerin davalı borçluya teslim edilmiş olduklarını, takip konusu borcun ticari defter ve kayıtları ile sabit olup, alacağın likit ve muaccel olmasına rağmen kötü niyetli davalı tarafından ödenmediğini, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, — esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı Şirket tarafından —-ortamda tutulmuş oldukları, bu kapsamda tutulan Elektronik defterlerin hesap döneminin ilk ayı ve son ayının beratlarının alınmış olduğu ve Söz konusu beratların açılış ve kapanış onayı olarak kabul edilmesi gerektiği,— taraflarına sunulduğu, davacının sunduğu elektronik—- ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında geçerli Kanuni Defter olarak kabul edilmesi gerektiği, Kayıt nizamı bakımından V.U.K. Md.215-219 Md. İle Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun ve dayanak belgeleriyle uyum içinde oldukları ve de birbirlerini Teyit ettikleri görülmüş olup, Davacı Şirkete ait 2019 Yılı Ticari Defterlerinin HMK 222 uyarınca sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı tarafın defterlerini incelemeye sunmadığı tarafların—formlarından tarafların alım/satım konusu faturaların aylık tutarlarının Kdv hariç 5.000,00 TL altında kalmaları nedeniyle — formu beyanına tabi olmamaları gerekçesiyle beyan edilmediklerinden hukuki yarar sağlamanın mümkün olmadığı, taraflar arasında temerrüt halini düzenleyen yazılı bir sözleşme veya takip konusu alacağa ilişkin olarak takip öncesinde davalıya keşide edilmiş bir temerrüt ihtarına dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi, iddia da edilmediği görüldüğü, davacı tarafın Ticari Defter kayıtları itibarıyla Davalı —– faturasından kaynaklı olarak takip tarihi itibarıyla 8.263,93 TL Asıl Alacaklı olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu faturalar incelendiğinde , makine kiralama bedelinin —- bedelininde de yansıtıldığı bu nedenle uyuşmazlığı oluşturan hukuki ilişkinin doğrudan kira sözleşmesinden değil, taşıma hizmet sözleşmesinden de kaynaklığı kaynaklandığı gözetilmekle; mahkememizin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan 8.263,93 TL alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı husunun düzenlendiği dikkate alındığında usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
Davacının takipte işlemiş faize yönelik istemde bulunduğu ve bu istemini açılan itirazın iptali davasında harçlandırarak dava konusu ettiği, davacının işlemiş faize ilişkin talebin değerlendirilmesinde ise; davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne dair ihtarı dosyada mevcut olmadığından davacı tarafın işlemiş faize ilişkin istemin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, alacağın likit olması sebebiyle kabul edilen asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —– Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 8.263,93 TL asıl alacak üzerinden iptaline, işlemiş faiz talebinin reddine,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 564,51 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 150,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 413,69 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 150,82 TL peşin harç olmak üzere toplam 195,22‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 937,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 877,28 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —- esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk —- arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.235,21 TL’nin davalıdan, 84,79 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.