Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1130 E. 2022/142 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1130 Esas
KARAR NO: 2022/142
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/12/2019
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya —- düzenleyerek ticari mallar sattığını, faturaların davalıya gönderildiğini ve faturalara itiraz edilmediğini, borcun ödenmemesi nedeniyle —– icra takibi başlatıldığını davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınmadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamadığı, davacı şirketin — yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacının davalı adına —- tarihleri arasında —- tutarlı fatura düzenlediğinin tespit edildiğini, —gönderilen müzekkere cevabında davacının —- beyannamelerine yer verilmiştir. Yapılan incelemede davacının davalı adına—-tutarlı fatura düzenleyerek beyannamelerinde yer verildiğinin tespit edildiğini, —- verildiğini, yapılan incelemede davalının davacıdan — hariç olmak üzere;—- olmak üzere genel toplamda — tutarlı faturalar üzerinde — oldukları, davacının — yılında davalı adına düzenlediği — tutarlı faturanın ise davalı nezdinde kayıtlı bulunmadığının tespit edildiğini, sonuç olarak; Davacıya ait yasal defterlerin ——yasal süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi —-davalının duruşmalara katılmadığı, davalı defter incelemesi için—-gönderildiği ancak davalının ticari defterlerini ibraz etmediği hususunun — tarihli yazıda belirtildiği, davacının e-arşiv fatura mükellefi olduğu, davalı adına —- düzenlenen tüm faturaların davalıya teslim edildiğini gösterir fatura —— ibraz edildiği, anılan yıllarda adına düzenlenen faturaların davalı nezdinde kayıtlı bulunduğunu teyit eder nitelikteki davalıya ait —- dosyaya celp edildiği, her iki tarafın —- yer alan tutarlar üzerinde mutabık kaldıkları, davalı adına —- düzenlenen faturanın davalıya ait —— beyannamesinde kayıtlı bulunmadığı, faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir tespite elverişli herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, bu itibarla söz konusu faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiği hususunun ispata muhtaç olduğu, — takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalı—- borçlu olarak görünmekle birlikte takiple — işbu raporda yer verilen tespit ve değerlendirmeler neticesinde —- edilmesi neticesinde huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın—– olabileceğinin anlaşıldığı, İcra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —-. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
—-tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacaktır. — celp edilen — tetkikinde davacı ve davalının — incelenmesinde—- bir fatura dışındaki diğer faturalar üzerinde uyumlu olduğu, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların davalı tarafça ——- bildirildiği görülmüştür. Buna göre davalının vergi dairesine bildirilen faturalardaki malları teslim aldığı,teslim aldığı malların da bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü ile usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda —- fatura dışındaki faturalar yönünden davanın kısmen kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 3.543,66 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 705,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.837,80 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 705,86 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 750,26 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 254,25 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.054,25 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 935,78 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 7.543,91 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.171,67 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 148,33 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2022