Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1127 E. 2023/565 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1127 Esas
KARAR NO: 2023/565
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 26/12/2019
KARAR TARİHİ: 15/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkillerin 13/09/2016 günü vefat eden muris ——— yasal mirasçıları olduğunu, Muris ——— 13/09/2016 günü ailesi ile birlikte sevk ve idaresindeki ——— plakalı otomobil ———- sevk ve idaresindeki ———- plakalı aracı ile kavşaktan yaklaşık 45-50 m. Uzakta murisin kullandığı araca arkadan çarparak kaza yaptığını, kazanın taraflarının kaza sonrası kaza mahallinde bulundukları sırada kazadan yaklaşık 10 dk sonra ——— istikametinden gelip ———- yönüne gitmekte olan davalı ———- sevk ve idaresindeki ———– Plakalı araç ile kaza mahaline geldiği sırada aniden frene basması sonucu aracın kontrolünü kaybederek ve savrularak kayan aracının kasası ile maktul muris ———- çarparak ölümüne neden olduğunu, meydana gelen her iki kazada murisin hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu trafik kazası nedeni ile ——— Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını, ———- E sayılı dosyası ile yargılamaya devam olunduğunu, iki kızı ile birlikte geçinebilmeye ayakta kalabilmeye çabalayan davacı müvekkil ——— eşinin kaybı nedeniyle maddi ve manevi olarak büyük bir mağduriyete uğradığını, davacı müvekkillerini mağduriyetlerinin giderilmesi için ——— başvuru yapıldığını, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne davaya konu kazadaki kazaya karışan tarafların kusur durumunun ceza davasındaki tüm itirazlarımız, beyanlarımız, tarafımızca alınan uzman bilirkişi görüşü de dikkate alınmak suretiyle tarafların kusur durumlarının bilirkişi aracılığı ile kazanın gerçekte oluş şekline uygun olarak tespit edilmesi suretiyle davacı müvekkillerin 13.09.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle murisleri müteveffa ———– ölümü sebebiyle yoksun kaldıkları maddi destek kayıplarının karşılığı olarak müvekkil ———– için 300.000,00 TL, müvekkil ———- için 150.000,00 TL ve müvekkil ———- için 80 000,00 TL olmak üzere toplam 530.000.00 TL destekten yoksun kalma tazminatının; kazanın olduğu 13.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, davalılardan ———– şirketi için kaza tarihinde geçerli olan sigorta poliçesindeki teminat ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalılar ——— ve ——– vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkilinin normal hızla seyrederken, önünde seyreden aracın aniden fren yapması üzerine o araca çarpmamak için fren yapmak zorunda kaldığını, yerlerin yağış nedeni ile ıslak olmasından dolayı da aracı kaymış ve müvekkil direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, ——— e. sayılı dosyasında hükme esas alınan ——— belirtildiği gibi müvekkil kaza yapan araçları gördüğü için fren yapmadığını, müvekkil önündeki aracın aniden fren yapması nedeni ile araca çarpmamak için fren yaptığını, tanık beyanlarınında bu durumu doğrular nitelikte olduğunu, mütevaffanın kaza esnasında sol şeritte yolun ortasında durduğunu ve telefonla konuştuğunu, yol üzerinde 10-15 dakika tartışan müteveffa ve dava dışı ———, hava karanlık ve yol da yağış nedeni ile ıslak olmasına rağmen, kaza mahalline ışıklı ya da reflektörlü levha koymadıkları gibi müteveffanın aracının yönü müvekkilin geliş istikametine doğru dönük ve farları açık olmasının kazaya sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde müteveffa ve diğer araç şoförü ——– kusurlu olup, müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkillerin mal kaçırma kastı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir. Davalı ——– şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkil şirketin münakit sigorta poliçesinden sorumluluğu; poliçe vadesi, teminat limitleri ve kusur oranları ile sınırlı olduğunu, müvekkil şirket nezdinde sigortalı bulunan aracın kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını, davayı kabul manasında olmamak üzere mütevefanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.Mahkememizce dinlenilen tanık ——- beyanında: “Tarafların murisi ——– benim hem üniversiteden arkadaşım olup hemde meslektaşımdır, birlikte Vergi Müfettişi olarak görev yaptık, ben 2012 yılında emekli oldum, kendisi çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra tayin ile———– geldi, burada lojmana yerleşmişti, bu arada 2011 yılında davacının özlük haklarında olumlu anlamda düzenleme olmuştu, bunun yanı sıra da kendisi bağımsız denetçi ve mali müşavirlik uzmanlığı almıştı, emekli olduğundan mali müşavirlik yapmak üzere sınavlara hazırlanmaktaydı, bildiğim kadarıyla kendisinin MAliye Bakanlığında 35 yılın üzerinde hizmeti bulunmakta idi ve emekliliği dolmuştu, bir kaç yıl daha çalışıp emekliliği düşünmekteydi, murisin vefatından sonra ailesinin lojmanda 2-3 ay kadar oturmasına müsaade edildi, daha sonra lojmandan çıktılar ayrıca murisin vefatından sonra maaşı düştüğü için ailesinin gelir durumu azaldı, murisin çocuklarından sadece büyük kızı çalışmakta idi, ailede başka çalışan yoktu, murisin küçük kızı olan davacı ise babasının ölümüne şahit olduktan sonra psikolojik bunalıma girdi, geçen yıl oda vefat etti ben murisin vefat tarihindeki aylık gelirine dair bilgi sahibi değilim ancak şuanda tahmini çalışıyor olması halinde aylık yaklaşık 10.000 TL üzerinde gelir elde etmesi muhtemeldi, lojmanda oturma süresinde önceleri sınırlama olmasına rağmen 2011 yılında yapılan düzenlemeden sonra tayin çıkmadığı sürece lojmanda oturma konusunda süre sınırı kaldırıldı ” şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkememiz duruşmasında dinlenilen tanık ———– beyanında: “Davacıların murisi benim iş arkadaşım olup vergi müfettişi olarak görev yapmaktaydı, muris ailesi ile birlitke lojmanda kalmaktaydı aynı lojmanda oturmaktaydık, bu sebeple düşük kira ödemekteydi ancak murisin vefatından 2- 3 ay sonra ailesi lojmandan çıkmak durumunda kaldı, lojmandan ayrılınca kiraya çıktılar, muris vefat etmeseydi şuan en az 10.000 TL maaş alabilecek durumdaydı bunun yanı sıra serbest muhasebeci mali müşavir ve bağımsız denetçilik belgeleri vardı, emekli olduğundan bu alanlarda çalışıp daha fazla kazanma ihtimali bulunmaktaydı, murisin vefatından sonra küçük kızının psikolojisi bozuldu, bu sebeple kendisi de vefat etti, bundan dolayı aile maddi ve manevi olarak çok fazla sıkıntılar yaşadı” şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkememiz duruşmasında dinlenilen tanık ———— beyanında; “Ben davacı ——- halası olurum, muris benim kardeşimdir, ben dava konusu kazayı bizzat görmedim sonradan haberdar oldum, murisin vefatından sonra ailesi hem maddi hemde manevi olarak çok fazla sıkıntı çektiler, murisin vefatından önce maddi sıkıntıları yoktu, standartları daha iyi durumdaydı, lojmanda oturmaktaydılar, murisin vefatı ile gelirleri azaldı, lojmandan çıktılar, bu süreçte yine zorluklarla bir ev aldılar, ancak tüm aile ağır bir depresyon yaşadı, murisin küçük kızı bunun sonucunda vefat etti davacılardan ——— babasından vefatından sonra ağır bir depresyon yaşadı, tedavilere cevap vermedi ve kaçındı okula gitmek hususunda da zaman zaman istekli olup, zaman zaman gitmek istemedi, annesini görüşmek üzere okula gittiği gün odasında bıçakla kendi canına kıydı” şeklinde beyanda bulunmuştur Talimat mahkemesince dinlenilen tanık ——— beyanında; “Olay tarihinde davalı eniştem ——- kullanmış olduğu aracın içerisinde bulunuyordum, ——– ilçesinden ———– ilçesine seyir halinde iken akşam olmuştu, hava kararmıştı, hava biraz yağışlıydı ve yerler biraz ıslaktı, yanlış hatırlamıyorsam davalı ———-40-50 km hızla seyir halinde idi, kaza mahalline yaklaştığımızda yolun sağ tarafında araçlar park halinde olduğu için önümüzdeki plakasını hatırlamadığım ——– veya ——- renkli —— tipi bir araç fren yaparak sol şeride geçti, eniştem de bu aracın peşinden giderken frene bastı, frene bastıktan sonra araç gidişe göre sağ refüje ters istikamette durdu, eniştem ——- ve ablam araçtan inerek kalabalığın olduğu yere gittiğinde enişteme bir şahsa çarptığını söylemiş, ablam da hemen ambulansa haber verdi, ben frene bastığı anda öncesinde veya sonrasında herhangi bir çarpma sesi duymadım, içinde bulunduğum araba bir şahsa çarpmış olsa bunu hissedebilirdim, önümüzden giden araç hiç durmayarak yoluna devam etti, önümüzdeki araçla eniştem ——— kullandığı araç arasında yaklaşık bir araç kadar mesafe vardı, sağda park halindeki araçlarla yolun sol tarafında ard arda duran 2-3 arasında bir araç geçecek kadar mesafe kalmıştı, önümüzdeki araç ve eniştem ——– kullandığı araç bu aradan geçmiştir ve bu aradan geçerken eniştem frene bastığı için için araç ters yöne dönmüştür, ben aracın sağ tarafında oturuyordum, kaza öncesinde veya kaza anında yolun sol şeridinde ard arda duran araçları farketmedim, eniştem ———– kullandığı araç ——- ——– şeklindedir, aracı ———- kullanıyordu, sağ önde ablam ———- oturuyordu, ———- yanında 3 ve 9 yaşlarında iki çocuk bulunuyordu, 3 yaşındaki çocuk benim kucağımda oturuyordu, ben de ön sağda önde oturuyordum, kucağımda küçük çocuk olduğu için sol şeritteki araçları fark etmedim ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Talimat mahkemesince dinlenilen tanık ———– beyanında; “Olay tarihinde davalı eşim ——– kullanmış olduğu aracın içerisinde bulunuyordum, ———- ilçesinden ——— ilçesine seyir halinde iken akşam olmuştu, hava kararmıştı, hava biraz yağışlıydı ve yerler biraz ıslaktı, yanlış hatırlamıyorsam davalı eşim ———- 50-60 km hızla seyir halinde idi, kaza mahalline yaklaştığımızda yolun sağ tarafında araçlar park halinde olduğu için önümüzdeki plakasını hatırlamadığım ——- veya ——– renkli ——- veya ——– tipi bir araç fren yaparak sol şeride geçti, eşim de bu aracın peşinden giderken frene bastı, frene bastıktan sonra araç gidişe göre sağ refüje ters istikamette durdu, eşim ———– ve ben araçtan inerek kalabalığın olduğu yere gittiğimizde bir şahsa çarptığımızı söylediler, ben frene bastığı anda öncesinde veya sonrasında herhangi bir çarpma sesi duymadım, içinde bulunduğum araba bir şahsa çarpmış olsa bunu hissedebilirdim, önümüzden giden araç hiç durmayarak yoluna devam etti, önümüzdeki araçla eşim ———-kullandığı araç arasında yaklaşık 10 metre mesafe vardı, sağda park halindeki araçlarla yolun sol tarafında ard arda duran 2-3 arasında bir araç geçecek kadar mesafe kalmıştı, önümüzdeki araç ve eşim ——- kullandığı araç bu aradan geçmiştir ve bu aradan geçerken eşim frene bastığı için için araç ters yöne dönmüştür, yolun sağında ve solunda bulunan araçların gerisinde ikaz edici herhangi bir işaret yoktu, eşim kullandığı araç kamyonet olup aracı eşim kullanıyordu, ben onun sağında oturuyordum, en sağda da kız kardeşim ——– oturuyordu, çocuklar da aramızda oturuyordu, bizim ——— herhangi bir hasar olmadığı gibi ben ———- bir şahsa çarptığını hissetmedim, araçtan indikten sonra baktığımda yolun sol şeridinde iki araç ard arda duruyordu, onların hemen sağında orta şeride yakın bir şahıs yerde yatıyordu, bu şahsa kimin çarptığını ben görmedim, yerde şahsın yattığını görünce eşime herhalde kaza olmuş yardım edelim diyerek biz araçtan indik, ambulansı da ben aradım, ancak bizden önce de arayanlar olmuş” şeklinde beyanda bulunmuştur. Talimat mahkemesince dinlenilen tanık ——— beyanında; “Ben vefat eden ——— tanımam, kazanın meydana geldiği gün yolda seyir halinde olduğum için olaya şahit oldum, kazanın olduğu gün akşam üzeri daha hava aydınlıkken ——— ——– İstikametinde seyir halinde idim, yol ıslaktı, önümde vefat eden ——— aracına arkadan bir araç çarptığını gördüm, çarpmanın etkisiyle ——— aracı ———- yönüne döndü, kaza sol şeritte meydana geldi, ben aracımdan inip yaralı var mı diye baktım, bu sırada ——— ile orta refüjde konuşuyorduk, ——— orta refüjden aşağıya banketin kenarına yola çıkar çıkmaz ——- renkli bir ——— ———- çarptı, hatırladığım kadarıyla ————– çarpmanın etkisiyle olay yerinde vefat etti, çarpmanın sonrasında ——— şoförü de en sağ şeride duruşa geçti, kaza bu şekilde meydana geldi, daha önce vermiş olduğum kolluktaki ifadem geçerlidir, hatırlamadığım hususlar olabilir” şeklinde beyanda bulunmuştur. Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir . 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün kaybı veya azalmasından doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Öte yandan ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Yasasında sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir . Diğer taraftan, ——- sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu”hususu vurgulanmış; ———— sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır kî, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir . Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.Eş, çocuk, anne–baba her halükarda destek tarafından destekleneceği kabul edildiğinden bu kişilerin desteklendiklerini ispat etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kişilerinde gelirden varsayımsal bir pay değil de daha yüksek bir pay aldığını iddia ediyorlarsa bunu ispat etmeleri gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacılar vekilince gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti tarafından alınan12/03/2022 tarihli raporda özetle; Sürücü ———- sevk ve idaresindeki ———– plakalı aracıyla bölünmüş yolda ——- istikametine giderken, ——— Mahallesi kavşağında, karşı istikamette gelip orta refüj aralığından soluna manevrası ile U” dönüşü yapmak üzere önüne giren ——– sevk ve idaresindeki ———– plakalı araca arkadan çarpması sonucu olan trafik kazasında, (1. Kazada) – ——– plakalı araç sürücüsü ————- %75 oranında kusurlu olduğu, – ———— plakalı araç sürücüsü ————– %25 oranında kusurlu olduğu, ————– istikametinde sağ şeritten takiben gelen, ———– sevk ve idaresindeki ———– plakalı aracıyla yapmış olduğu fren sonucu ıslak zeminde 23 m kayarak sol şerit üzerinde, önceki kazaya karışan otomobilin sürücüsü ————- aracının sol tarafı ile çarpıp, çarptıktan sonra 26 m frenleme ile ilerleyerek yolun sağındaki refüj üzerinde durabildiği, toplam fren iz mesafesinin 49 m olduğu maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazası olayında, (2.kazada) – ———– %60 oranında kusurlu olduğu, ——- plakalı araç sürücüsü ——— %30 oranında kusurlu olduğu, – ———– %10 oranında kusurlu olduğu 20.04.2021 tarihli rapor bilirkişi heyet raporunda tespit edilen kusur tespitine iştirak edilmekle, ———— ikinci kazaya cüzi katkısından dolayı, ————- ikinci kazada %10 kusurlu olduğu ayrımı ile iştirak edildiği, ———– Başkanlığı’nın 14.12.2016 tarihli raporunda olayın zincirleme trafik kazası nitelikli kabul edilerek kusur değerlendirilmesi yapmış olmasından dolayı kazanın yorumlanmasını ve kusur dağılımını hatalı yapıldığı, iki kaza arasında belli bir süre olmasından dolayı zincirleme kaza olmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir. ———– sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporunda özetle; Olaydan sonra düzenlenmiş olan Trafik Kazası Kaza Tespit Tutanağı ve bilirkişi raporlarının incelenmesinden anlaşıldığına göre meydana gelen trafik kazası tek bir kaza olarak değerlendirilmiş olduğu görüldüğü. Oysa ilk olay ile ikinci olayın arasında yaklaşık beş dakika zaman geçmiş olduğu beyanlar itibariyle sabit olduğu Bu nedenle meydana gelen trafik kazasının iki ayrı kaza olarak değerlendirilmesinir kusur dağılımırıda bu tespit itibariyle yapılmasının uygun olduğu, birinci trafik kazası olarak, sürücü ————, yönetimindeki ———– plakalı araç ile ———– yönünden seyirle gelip dönüş adası bulunan kavşaktan geriye dönmek istediği sırada, “DUR” trafik işaret levhasına rağmen kavşakta durup sağından gelen araçları kontrol etmemesi, ilk geçiş hakkını sağından gelen araca vermemesi sonrasında gelişen süreçte ———– yönünden gelen sürücü ——- yönetimindeki —— plakalı araç ile çarpışması şeklinde meydana gelen trafik kazası değerlendirildiği bu kaza aşamasında, sürücü ——- Karayolları Trafik Kanununun 84/h-j ve 53.Maddelerine aykırı davranmakla birinci derecede kusurlu olduğu, belirtilen birinci trafik kazası sürecinde sürücü ——– ise gece koşullarında yağışlı hava şartlarında kavşağa yaklaşırken mevcut hızını azaltmaması, kendisinden önce yola giriş yapan aracı uyarmaması, zamanında fren tedbirini almaması nedeniyle Karayolları Trafik Karununun 52/a-b Maddesi gereği ihlalinden dolayı meydana gelen birinci kaza aşamasında sürücü ———– ise ikinci derecede kusurlu derecede kusurlu olduğu ikinci trafik kazası olarak ise, sürücü ——- yönetimindeki ———- plakalı araç ile sürücü ———– yönetimindeki ———– plakalı aracın çarpması şeklinde gelişen birinci trafik kazasının sonrasında yaklaşık beş dakika sonra meydana gelen olayın ise yaya çarpma şeklinde gelişen kaza değerlendirildiği, belirtilen ikinci kaza aşamasında, birinci kaza sonrasında taşıt yolu üzerinde ———– plakalı aracın sürücüsü ———– kazaya karışan araçların yarı tarafında taşıt yolu üzerinde ve sadece kendi aracına çarpan ———- plakalı aracın dörtlü ikaz ışıkları yandığı esnada yaya olarak bulunduğu bu süreçte yaya ———– kaza yapan araçlar ile aynı istikamette seyrederek kaza mahalline gelen sürücü ——– yönetimindeki ———– plakalı aracın çarpılmasına maruz kaldığı, açıklanan ikinci kaza sürecinde yağışlı hava koşullarında ıslak yol zemini olduğu anda taşıt yolu üzerinde tedbirsiz ve dikkatsiz olarak kaza yapan araçların yanında yaya olarak durmakta olan ——- göstermiş olduğu tedbirsizlik ve dikkatsizliğe dayalı Karayolları Trafik Kanunun 68.Maddesi gereği kural ihlali ile nedeniyle birinci derecede kusurlu olduğu yine bu ikinci kaza sürecinde ön İlerisinde kaza yapmış olan ve taşıt yolu üzerinde durmakta olan araçlara yaklaşımı esnasında sürücü ——– yönetimindeki ——— plakalı aracın yaklaşık 70-75 km hızla seyrettiği tespit edildiği bu tespit itibariyle ——— plakalı aracın taşıt yolu üzerinde önce sola doğru 23 metre, sonrasında ise sağa doğru 26 metre olarak toplam 49 metre fren kayma izi bırakarak yol dışına çıkıp duruşa geçtiği, açıklanan gerekçe ve tespitler itibariyle de ——— plakalı aracın sürücüsü ——– belirlenen ikinci kaza aşamasında Karayolları Trafik kanunun 52.Maddesi gereği kural ihlali görüldüğünden tali derecede kusurlu olduğu , birinci kaza olarak değerlendirilen ——— plakalı aracın, adalı kavşaktan belirtilen kurallara muhalefet ile ön ilerisine çıkarak sol şerit üzerinde seyretmeye başlayan ———- plakalı araca arkadan çarpması şeklinde kazanın meydana gelmesi aşamasında; ———– plakalı aracın sürücüsü ———- %75 (Yüzde Yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu ——— plakalı aracın sürücüsü ——— ise %25 (YüzdeYirmi Beş) oranında kusurlu bulunduğu, ikinci kaza olarak değerlendirilen taşıt yolu üzerinde bulunan yaya ——-, ——- plakalı aracın çarpması şeklindeki kazanın meydana gelmesi aşamasında ———- plakalı aracır sürücü ———- (Yüzde Kırk) oranında kusurlu olduğu, Yaya ——- ise %60 (YüzdeAltmış) oranında kusurlu bulunduğu hususlarını beyan ve rapor etmişlerdir. Talimat mahkemesince alınan ek raporda özetle; Dava konusu kazada tarafların kusur durumlarının belirlenmesine yönelik 20.04.2021 tarihi itibariyle düzenlenmiş olan kök rapor içeriğinde belirtmiş olduğu kusur değerlendirmesi ve dağılımının ek rapor kapsamında da aynen geçerli olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştlerdir.Mahkememize sunulan 21/06/20222 tarihli bilirkişi rapornuda özetle; Karayolları Trafik Kanunu ‘nun bazı maddelerinde değişiklik yapan, 09.06.2021 Tarihinde ——- Kabul edilerek 19.06.2021 tarihinde ——- yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” tarafından 04.12.2021 tarihinde ———- yayınlanarak yürürlüğe giren “KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR” yürürlüğe girdiği 04.12.2021 tarihinden sonra düzenlenen Poliçeleri kapsayacağından, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan ———- Sayılı İlamları da dikkate alınarak; ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı, davalı ——– şirketi tarafından davacılara ödeme yapılmadığı, davacıların zararından bu yönde bir tenzil yapılmadığı, davadışı ——- tarafından davacı ——– 129.350,34 TL ‘si kazaya sebebiyet veren 3. Kişinin kusuru oranında rücuya tabi olmak üzere, davacı ———— 35.932,72 TL ‘si kazaya sebebiyet veren 3. Kişinin kusuru oranında rücuya tabi olmak üzere gelir bağlandığı, bağlanan gelirlerin rücuya tabi kısımlarının davalı tarafın kusuru oranına denk gelen tutarlarının davacıların hesaplanan destekten yoksun kalma zararlarından tenzil edildiği, Davacıların destekten yoksunluk zararının oluşup oluşmadığı, oluştu İse davalı sigorta şirketinin sorumluluğu dâhilinde olup olmadığının mahkemenin takdirinde olduğu, Müteveffanın payının hesaplanarak ayrıldığı, davacı paydaş eş ———– hesaplanan Destekten Yoksun Kalma zararının 208.895,96 TL olduğu, dava dışı ——-tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin yarısının ———- nezdinde 3. Kişi pozisyonundaki davalı tarafa sigortalı araç sürücünün %30 kusuru oranında rücuya tabi olan 38.805,10 TL kısmının tenzili sonrasında, Bakiye Destekten Yoksun Kalma Zararının 170.090,86 TL olduğu, davacı paydaş kız çocuk ———– hesaplanan Destekten Yoksun Kalma zararının 67.836,20 TL olduğu, dava dışı ———- tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin yarısının ———–nezdinde 3. Kişi pozisyonundaki davalı tarafa sigortalı araç sürücünün %30 kusuru oranında rücuya tabi olan 10.779,82 TL kısmının tenzili sonrasında, Bakiye Destekten Yoksun Kalma Zararının 57.056,38 TL olduğu, hususlarını beyan ve rapor etmiştir Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle Mahkememize sunulan 23/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, Davalı ———- şirketi tarafından davacılara ödeme yapılmadığı, davacıların zararından bu yönde bir tenzil yapılmadığı, ———– Başkanlığı ‘nın 31.01.2020 tarihli müzekkereye cevap yazısı incelendiğinde; dava dışı ———- tarafından davacı ———- 129.350,34 TL ‘si kazaya sebebiyet veren 3. Kişinin kusuru oranında rücuya tabi olmak üzere, davacı ———– 35.932,72 TL ‘si kazaya sebebiyet veren 3. Kişinin kusuru oranında rücuya tabi olmak üzere gelir bağlandığı tespit edilmiş olup, sonrasında ———– 05.01.2023 tarihli yazısının ekinden; davacı ———– kaza tarihinden kendi vefat tarihine kadar ödenen gelirlerin toplamının 65.798,79 TL ‘nin olduğu, rücuya tabi kısmının ise; ödenen gelirler toplamının yarısının %30 “unun 10.965,37 TL olduğu tespit edildiği ve bu gelirlerin davacıların hesaplanan destekten yoksun kalma zararlarından tenzil edildiği, davacıların destekten yoksunluk zararının oluşup oluşmadığı, oluştu ise davalı sigorta şirketinin sorumluluğu dâhilinde olup olmadığının mahkemenin takdirinde olduğu, davacı paydaş kız çocuk ———– açısından vefat tarihi olan 25.01.2021 ‘e kadar paydaşlık hesaplandığı, müteveffanın payının hesaplanarak ayrıldığı, davacı paydaş eş ———– hesaplanan Destekten Yoksun Kalma zararının 365.978,51 TL olduğu, dava dışı ———- tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin yarısının ———- nezdinde 3. Kişi pozisyonundaki davalı tarafa sigortalı araç sürücünün %30 kusuru oranında rücuya tabi olan 38.805,10 TL kısmının tenzili sonrasında, Bakiye Destekten Yoksun Kalma Zararının 327.173,41 TL olduğu, tüm paydaşların toplam bakiye zararının 310.000,00 TL ‘lik ZMMS kişi başı teminat limiti kapsamında garameten paylaştırılması sonucu, paydaş eş ———- ZMMS kişi başı teminat limiti kapsamında kalan zararının 297.608,72 TL, ZMMS kişi başı teminat limitini aşan zararının 29.564,69 TL olduğu, davacı paydaş kiz çocuk ———- hesaplanan Destekten Yoksun Kalma zararının 24.587,61 TL olduğu, dava dışı ——— tarafından yapılan fiili ödemelerin yarısının ——— nezdinde 3. Kişi pozisyonundaki davalı tarafa sigortalı araç sürücünün %30 kusuru oranında rücuya tabi olan 10.965,37 TL kısmının tenzili sonrasında, Bakiye Destekten Yoksun Kalma Zararının 13.622,24 TL olduğu, tüm paydaşların toplam bakiye zararının 310.000,00 TL “lik ZMMS kişi başı teminat limiti kapsamında garameten paylaştırılması sonucu, paydaş kız çocuk ——— ZMMS kişi başı teminat limiti kapsamında kalan zararının 12.391,28 TL, ZMMS kişi başı teminat limitini aşan zararının 1.230,96 TL olduğu, Paydaş kız çocuk ——– kişi başı teminat limiti kapsamında kalan 12.391,28 TL zararının terekesi oranında paylaştırılması sonucu 6.195,64 TL ‘nin mirasçısı ———-, 6.195,64 TL ‘nin mirasçısı ———– düştüğü, Paydaş kız çocuk ———– kişi başı teminat limitini aşan 1.230,96 TL zararının terekesi oranında paylaştırılması sonucu 615,48 TL ‘nin mirasçısı ———, 615,48 TL “nin mirasçısı ———- düştüğü hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Yukarıda bahsedilen açıklamalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkememizce alınan kusur raporu ile davaya konu ceza dosyası kusur raporundaki teknik tespitlerinin birbiri ile uyumlu ceza dosyasındaki gerekçeli kararda da hükme esas alındığı hususu bir bütün halinde düşünüldüğünde müteveffa desteğin % 60 oranında asli kusurlu davalı araç sürücüsünün ise % 30 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmakla birlikte aktüer bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içerdiği göz önüne alınara davacı ——— ve dava devam ederken vefat eden müteveffa davacı ———- miras payları oranında aşağıda ayrıntılı belirtildiği üzere açılan davanın kısmen kabulüne fazlaya yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı ———- destekten yoksun kalma talebinin ise davacının kaza tarihi itibariyle 26 yaşında olduğu ve yükseköğretimini tamamladığı gözetildiğinde ———– sayılı ilamı uyarınca reddi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı ——– maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE;
A) ZMMS kişi başı teminat limiti kapsamında kalan zarar yönünden ; 297.608,72 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı ——- şirketi yönünden 25/08/2017 tarihinden itibaren diğer davalı asiller yönünden kaza tarihli olan 13/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacıya verilmesine,
ZMMS kişi başı teminat limitini aşan zarar yönünden; talebe bağlılık ilkesi doğrultusunda 2.391,28 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar ——– ve ——– yönünden kaza tarihli olan 13/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacıya verilmesine,
2- Davacı ——— destekten yoksun kalma talebinin Reddine
3- Paydaş mütevvefa davacı ——– yönünden
A) ZMSS teminat limiti kapsamında kalan destekten yoksun kalma tazminatının kısmen kabulü İLE Tereke oranında paylaştırılması sonucu 6.195,64 TL tazminatın davacı ——–, 6.195,64 TL ‘nin ——– davalı ——– şirketi yönünden 25/08/2017 tarihinden itibaren diğer davalı asiller yönünden kaza tarihli olan 13/09/206 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacılara verilmesine,
B) ZMMS kişi başı teminat limitini aşan zarar yönünden; zararının tereke oranında paylaştırılması sonucu 615,48 TL ‘nin DAVACI ——–, 615,48 TL ‘nin davacı ——- davalılar ——- ve ——– yönünden kaza tarihli olan 13/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,
4-Karar harcı 21.423,54 ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.810,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.613,32‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.810,22 TL peşin harç ve 419,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 2.274,52 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.700,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 5.740,32 TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı ——— tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 61,24 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın tüm davalılar yönünden kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 46.400,00TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine , davanın davalılar ——– ve ——— yönünden teminat dışı kabul edilen kısmı için 3.622,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı ——– ve ——– müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 33.292,89 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 781,10 TL’nin davalı ——— Şirketi’nden, 538,90 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekiline e duruşma vasıtası ile kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2023