Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1106 E. 2020/541 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1106 Esas
KARAR NO : 2020/541
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2019
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ——— yılında bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme içeriği ürünlerin tüm bölgeler dahilinde münhasır olmayan satış hakkının müvekkili firmaya verildiğini, müvekkili firmanın taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından sebep gösterilmeksizin ve sözleşmedeki süreye aykırı olarak fesih edildiği—— tarihine kadar sözleşme gereğince yükümlü olduğu tüm edimleri yerine getirdiğini, davalının sözleşme gereği edimini yerine getirmediğini bildirdiğinden bahisle ——— fesih tarihi olan ———– itibaren yabancı paraya uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türk lirası karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu, beş yıla yakın ticari ilişkilerinin olduğunu, taraflar arasında ——— tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli merci olarak ——- belirlendiğini, işbu kurumun ticari hayatta büyük deneyim ve itibarı bulunan bir ————- olduğunu, bu nedenle tahkim itirazında bulunduklarını, davacı tarafından kaybolduğu belirtilen malların teslim alındığına ilişkin tutanakların olduğunu, bahsettiği arızalı ürünlerin iadesini gerçekleştirmediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin———— günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları incelenmiş, HMK 116 maddesi kapsamında davalının ileri sürdüğü tahkim ilk itirazı değerlendirilmiştir.
Dosyaya sunulan tarafların kabulünde olan bayilik sözleşmenin 20.2 maddesinde “…Sözleşmeyle bağlantılı ortaya çıkan tüm ihtilaflar, tahkim yoluna başvurularak ————-ışığında üç hakem atanması suretiyle nihai çözüme ulaştırılacaktır. Tahkim Mahkemesinin yeri —–takdirine bağlı olarak —- faailiyette bulunduğu kent veya faaliyette bulunduğu ülkenin başkenti olacaktır. Tahkim sürecinde kullanılacak dil İngilizce olacaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı ilk itiraz olarak uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi gerektiğini ileri sürmek suretiyle davanın reddini talep etmiştir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu 5.maddesi, “Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder” şeklindedir.
Tahkim sözleşmesi asıl sözleşmeye konan bir tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabilir. Tahkim sözleşmesi veya şartının uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi yolundaki taraf iradesini tereddüte yol açmayacak şekilde içermesi gerekmektedir. Tarafların ihtilafın hakemde görülmesi iradesinin kesin ve kararlı olması gerekir.
Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklanmakta olup, davacı taraf her ne kadar sözleşmenin tek taraflı hazırlandığı, genel işlem şartına uygun olmadığı yönünde beyanda bulunmuş ise de davacı şirket TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu anlaşılmakla sözleşmenin 20.2 maddesinin geçersizliği yönündeki itirazları haklı görülmemiştir. Sözleşmede yer alan tahkim şartı geçerli olduğundan tahkim şartına havi sözleşmeden kaynaklı bir uyuşmazlık nedeniyle süresinde davalı tarafından ileri sürülen tahkim ilk itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Davacının sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili sözleşmede yer alan çözüm sürecini takip etmeden doğrudan dava açtığı sabit olduğundan geçerli tahkim şartına rağmen davacının doğrudan dava açma olanağının bulunmadığı dolayısı ile mahkememizin esasa ilişkin inceleme yapamayacağı anlaşılmış, tahkim ilk itirazı yerinde görülmekle davanın HMK 413/1 maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraflar arasında tanzim olunan sözleşmedeki tahkim şartı nedeniyle mahkememiz görevsiz olmakla davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 54,40 TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 5.157,62 TL harçtan karşılanarak bakiye 5.103,22 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan hazineye gelir kaydına,
8-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2020