Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1101 E. 2021/1013 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1101 Esas
KARAR NO : 2021/1013
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten olan — alacağının tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine —–Dosyasıyla İcra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirketin soyu ve dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini yapılan arabuluculuk görüşmelerinde taraflar arasında alacağın –üzerinden anlaşma sağlandığını, kalan kısmı için anlaşma sağlanamamış olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağının ticari belge, kayıt ve —- açıkça ortada olduğunu, davalı şirketin zaman kazanmaya yönelik olarak kötü niyetli bir şekilde itiraz ettiğini, davaya konu edilen alacağın likit bir alacak olduğunu iddia ederek, fazlaya İlişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin vaki itirazının iptaline ve takibin—- asıl alacak üzerinden devamına, en az %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve üsüle ilişkin itirazları olduğunu, davacı tarafından aleyhlerine başlatılan icra takibinde, taraflarına herhangi bir dayanağı ve açıklaması bulunmayan ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve borcun konusu olarak da—- belirtildiğini, gerek asıl alacağa gerekse talep edilen faiz oranına itiraz etmelerinin sonucunda takibin durdurulmuş olduğunu, davacı tarafça başvurulan arabuluculuk görüşmelerinde davacı tarafça müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemelerin düşülmediği, bu sebeple takibin borçlu olmadıkları tutar üzerinden başlatıldığının fark edildiğini, düşülecek ödemeler sonrasında müvekkili şirket tarafından davacı şirkete kalan — borcun ödenmesi konusunda davacıyla anlaşmaya varıldığını ve anlaşma sonucunda davacıya —- tarihinde de davacı şirkete ödeme yapılmış olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında uzun senelerdir süregelen ticari ilişki bulunmakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından şimdiye kadar oluşan borçların eksiksiz olarak ödendiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete başkaca borcu bulunmadığını savunarak, davanın ve davacının tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından —-tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İK 67.madde de itirazın iptali davaları için özel yetki kuralı konulmamıştır. Buna göre genel yetki kurallarına göre itirazın iptali davası davalı borçlunun yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi özel yetki kuralı gereği dava konusu alacak para alacağı olduğundan alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yerde de dava açılabileceğinden davacının para alacağı temeline dayanan davasını yerleşim yeri mahkemesinde açtığı anlaşılmakla davalının mahkememizin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı yanın —- yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu davacı şirketin incelenen ticari defterleri ve yukarıda listelenen kayıtları itibarıyla, —- takip tarihinde davalı şirketten faturalara dayalı açık — asıl alacağı bulunduğu, davalı şirketçe takip tarihi sonrası, dava tarihi öncesi tarih olan——–sonrası; davacı şirketin davalı şirketten — asıl alacağı kaldığı görülmüş olup, davalı şirketin dava tarihi öncesi—- ödeme gerçekleştirdiği ve bu ödeme sonrası kalan—– olduğunun hesaplandığını, —-tespitine göre; davacı ticari defter kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda, davacı şirketçe davalı şirkete– beyanına tabi — olduğu tespit edilmekle, davacı şirketin ——- beyanlarının ticari defter kayıtlarıyla uyumlu oluğu, davalı şirketin talimat bilirkişi raporu ekinde yer alan —– üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı şirketin kayıtlarında ba formu beyanına tabi —adet davacı şirket faturası tespit edildiği, davalı şirketçe beyan edilen —adet belge sayısının —— beyan edilen belge sayısı yönünden kayıtlarıyla çelişmediği, ancak işbu —- belgenin ba formu beyanına tabi— davalı şirketin ba beyanında —- olarak hatalı —— beyan edildiğinin tespit edildiğini, taraflar arasındaki —– olacağının hesap edildiğini, bu hususta yapılan değerlendirmede; davacı şirket ticari defter kayıtlarında davalı şirketten —- alacaklı olduğu, davalı şirket ticari defter kayıtlarında davalı şirkete — borçlu olduğu, taraflar arasında —–mutabakatsızlık bulunduğu, dosya kapsamı incelendiğinde; Dosya kapsamı incelendiğinde, mutabakatsızlık konusu olan işbu — fatura ve içeriği malların davalı şirkete teslim/tebliğini ispata elverişli hukuki nitelikli hiçbir belgenin dosya kapsamında yer almadığı gibi ilgili faturaların davalı şirketin ba formu beyanlarına da konu edilmediği, davacı şirketin davalı şirket kayıtlarında yer almayan ve ———-faturadan kaynaklanan alacağa hak kazanıp, kazanmadığına ilişkin tespit ve takdirinin Mahkemeye ait olacağı, sonuç olarak; Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin ibraz edilen usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —- alacak talebi üzerinden harçlandırarak itirazın kısmi iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin davalı şirketten alacak talebinin, taraflar arasında mutabakatsızlık konusu olan ve —- satış faturasının akıbetinin belirlenmesi sonrasında değerlendirilebileceği” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı şirketin faaliyet adresi — olduğundan—- Asliye Ticaret Mahkemesinden davalı yanın ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması istenilmiştir.
Talimat Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; ” Davalı şirketin —- yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defterlerin açılış kapanışlarının süresinde yapıldığını ve sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğunu, —yılına ait muhasebe kayıtları ile dayanağı belgelerinin tetkikinde davacının davalıdan — bakiye alacağının olduğu—- içinde gerçekleşen işlemlerin dayanağı belgelere dayalı olarak defter kayıtlarına kaydedildiği ve muhasebe kayıtlarının sonucunda davacının davalıdan —-bakiye alacağının kaldığı,— yılına ait muhasebe kayıtları ile dayanağı belgelerinin tetkikinde davacının davalıdan — alacağının olduğu, — davalı tarafından davacıya — davacı hesabına borç kaydının yapıldığı ve daha önce davalı tarafından davacıya verilmiş olan — vadeli çekin karşılıksız çıkması sonucu çekin davacı tarafından davalıya iadesi nedeni ile — davacının alacağı hesabına alacak kaydının yapıldığı, — evrak tarihli fiş ile davalı tarafından davacıya verilen —-ait çekin davacı hesabına borç kaydının yapıldığı ve böylece davalının davacıya —- bakiye borcunun olduğu tespit edildiği, davalı şirketin defter ve dayanağı belgelerinin tetkikinden de anlaşıldığı şekilde belgelere dayalı işlem kayıtları sonucunda davalının davacıya icra takip tarihi itibarı ile bakiye —- borcunun olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda her iki tarafın ticari defterleri incelenmiş olup davacı tarafın kendi defterlerine göre — davalıdan alacaklı olduğu, davalının ise kendi defterlerine göre davacıya — borçlu olduğu, söz konusu borcun — tarihinde davacıya ödendiği, tarafların ticari defterlerinde mutabakatsızlık olduğu, mutabakatsızlığın toplamı —faturadan kaynaklandığı, mutabakatsızlığa konu —- bildirilmediği, davacının söz konusu fatura içeriklerinde yer alan malların davalıya teslim edildiğine ilişkin delil sunamadığı, davacı vekili tarafından —- numaraları dosyaya sunulmuş ise de ilgili —- yazılan yazı cevaplarından faturaya konu malların ilgili gönderiler olduğunun anlaşılamadığı mevcut hali ile mutabakatsızlığa konu fatura içeriğindeki malların davalıya teslim edildiği ispat edilemediğinden davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 100,80 TL harcın mahsubu ile artan 41,50-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 51,50 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021