Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1054 E. 2021/496 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1054 Esas
KARAR NO: 2021/496
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2019
KARAR TARİHİ: 09/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili banka ile —— bedelli genel kredi sözleşmelerine istinaden borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, diğer borçluların genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza ettiklerini, borçluların kredi hesapları —- yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat edildiğini, süresi içinde borcun ödenmediğini, bu aşamada müvekkili banka, alacağının tahsilini teminen davalılar hakkında —- dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların borcun tamamı, asıl alacağa, faiz ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini tüm bu nedenlerle davalı borçluların icra takibine yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle % 20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına ve yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı — davalı müvekkili şirket —- imzalanması sonucunda ticari kredi ilişkisi kurulduğunu, diğer davalı müvekkilleri —- limitli olmak üzere—- tarihinde davalı — önceden matbu olarak hazırladığı — Sözleşmesi’ni ekonomik olarak zayıf durumdaki şirket yetkilisi— sunduğunu, nakit para ihtiyacı bulunan—– içeriğine etki etmediği şartlarla birlikte sözleşmeyi imzalamak mecburiyetinde kaldığını, huzurdaki davaya konu icra takibi, usul ve kanuna aykırı şekilde başlatıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme, davacı Banka tarafından “tek taraflı olarak düzenlenmiş olduğunu, taraflarca müzakere edilmeyen, genel işlem koşulu niteliğinde” hükümler içermekte olduğunu, davacı banka tarafından, işbu sözleşmeye dayanılarak müvekkilleri aleyhine başlatılan haksız icra takibinin ve borç miktarlarının——tarafımızca kabulü mümkün olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan tüm hükümler genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, taraflar arasında hiçbir şekilde müzakere edilmeksizin, davacı bankanın tek taraflı dayatmasıyla kabul edilen sözleşmeye dayanılarak alacak talebinde bulunulamayacağını, dolayısıyla TBK md.20 gereği banka tarafından kredi kullanıcısı aleyhine düzenlenen ve —– banka tarafından kredi müşterisine açıkça belirtilmediğini, içeriğinin öğrenilmesine imkan verilmediğini ve kredi müşterisi tarafından kabul edilmediği sürece yok hükmünde olduğunu, kefillere başvurmadan önce asıl borçluya başvurulmasının, icra takibinin öncelikle asıl borçluya karşı başlatılmasının yasa gereği olduğunu, davalı müvekkili şirkete hesap kat ihtarı dahi tebliğ edilmeden, kefillere karşı başlatılan takip usulsüz olduğunu, müteselsil kefillik hususu mezkur hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacağını, TBK’nun 586. maddesinde asıl borçluya takip başlatmadan müteselsil kefile karşı takip başlatılmasının istisnaları tahdidi olarak sayıldığını, TBK ilgili hükmüne göre, müteselsil kefillere doğrudan takip başlatılmasının şartı, asıl borçluya karşı ihtarın sonuçsuz kalması ve borçlunun ifada gecikmesi olduğunu, —-Yevmiye numaralı —-müvekkili olan şirkete tebliğ edilmediğini,— alınan tebliğ şerhine göre müvekkili olan şirkete tebliğe çıkarılan İhtarnamenin—–tarihinde bila tebliğ iade olduğu açık şekilde görülmekte olduğunu, davalı müvekkili şirkete ihtar tebliğ edilmediğinden, ihtarın sonuçsuz kaldığına dair hiçbir husus mevzu bahis olmadığını, ifada gecikme de olmadığını, davalı müvekkili şirketin haberdar olmadığı bir borcu ödemesi beklenemeyeceğini, işbu nedenle davalı müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, hesap kat ihtarı davalı müvekkil şirkete tebliğ edilmeden ve asıl borçlu olan davalı şirket temerrüde düşürülmeden müteselsil kefiller aleyhine de takip başlatıldığını, hesap kat edilmeden asıl kredi borçlusu olan davalı müvekkili olan şirket aleyhine icra takibi başlatılması dahi hukuka aykırıyken, diğer davalı kefillere karşı başlatılan takip külliyen hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibinin, TBK’nun 589. maddesine aykırı şekilde başlatıldığını, borçlu şirkete ihtarname tebliğ edilmemesi sebebiyle, kefillerin borçlu olarak icra takibine dahil edilmesi ve borç miktarından sorumlu tutulması hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, TBK madde 583 ve 584’te düzenlenen şekil şartlarına aykırı şekilde imzalanan kefalet sözleşmeleri hükümsüz olduğunu, davalı müvekkillerinin yok hükmündeki kefalet sözleşmeleri dayanak gösterilerek takip konusu borçtan sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, davalı müvekkillerinden —- diğer davalı müvekkil şirket —–yetkilisi yahut ortağı olmadığını, kefalet sözleşmeleri’nde her iki davalının da eşlerinin rızası ve imzası alınmadığını, işbu nedenle, davalılar—– müteselsil kefaletleri hükümsüz olduğunu, şirket yetkilisi olmayan davalı —– kefil olarak sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, şirketin tek yetkilisi ve ortağı — olduğunu, kefalet sözleşmesi’nde davalı —- eşinin rızasının bulunduğu hususu da imza altına alınmadığını tüm bu nedenlerle davacının açmış olduğu davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce; — dava konusu davalı —— bedelli —- evrakların onaylı sureti, —- dosya içerisinde bulunan —–bedelli kredi çerçeve sözleşmesi,—- dosyası ve ——–sayılı dosyası fiziken celp edilerek incelenmiş ve dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilerek bilirkişiden tarafların tüm iddia ve savunmaları dikkate alınarak ön incelemede belirlenen uyuşmazlık konusunda hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınmıştır.
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Celp ve tetkik edilen —-dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından —- tarihli takip talebi ile davalı takip borçluları hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlularına usulüne uygun tebliğ edildiği ve davalı takip borçluları vekilinin ———- tarihinde borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan ve değerlendirilen deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı takip alacaklısı tarafından————-alacak itibariyle takip başlatıldığı, davalılar vekilinin takibe süresinde itirazı üzerine icra takibinin durduğu, bunun üzerine mahkememizin iş bu dava dosyasında itirazın iptali davası açıldığı, icra takibinin davacı banka ile davalı borçlu——– kredi limitli ——– kaynaklandığı, diğer davalıların ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla işbu sözleşmeyi imzaladıkları, dava konusu alacağa ilişkin olarak davacı bankaca krediye konu borcu —- tarihinde kat edilerek muaccel hale geldiği, —- yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ederek asıl borçluya ve kefillere gönderdiği, ihtarnamede verilen—günlük sürede borcun ödenmediği, tüm davalılar yönünden —— tarihinde temerrüdün oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davalılar vekili, davacı bankanın alacağının dayanağı sözleşmenin tek taraflı olarak düzenlendiğini ve sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu oluşturduğunu ileri sürmüştür.
TBK m. 25 hükmü ‘‘Genel İşlem koşullarında; dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz” şeklinde ifadesini bulmuştur. Yasa koyucu bu hükümle hâkime sözleşmenin İçeriğini oluşturan—– karşı tarafın aleyhine ve durumunu ağırlaştıran hükümlerin dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi yetkisi tanımıştır. Bunun için dürüstlük kuralı yanında dava konusu — yer aldığı tip sözleşmenin amacı ve taraf menfaatleri değerlendirilmelidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır.———
—– genel işlem koşulu bulunduğu kanıtlanmadığı gibi, sözleşmenin aşrı yararlanma nedeniyle geçersiz olduğuna ilişkin bir kanıt da sunulmamıştır. Bankaca gönderilen kat ihtarı ve ihtarda verilen süre sözleşme hükümlerine uygun olup, ihtar ve takip tarihleri arasında geçen süre dikkate alındığında borçlularca bir ödeme yapılmaması, davalıya kullandırılan kredinin niteliği itibariyle, davalının tacir olduğu, sözleşme serbestisi sınırları içerisinde düzenlenen sözleşmenin davalının kabulünde olduğu, bu hali ile sözleşmedeki hükümlerin genel işlem koşulu oluşturduğu yönündeki savunmanın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç itibariyle de; mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalıların —-dosyasında yaptıkları itirazın — asıl alacak,— masraf olmak üzere toplam ——- üzerinden iptali gerektiğinin belirtildiği anlaşılmış olmakla mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne dair karar verilmiş, alacağın likit olması nedeni ile asıl alacak miktarı olan ——– üzerinden davacı lehine %20i oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Öte yandan, davacı bankaca takipte iade edilmeyen çek yapraklarının bedelinin deposu istemiyle gayri nakdi kredi alacağı talebinde de bulunulmuştur. —— bankanın ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması halinde her çek yaprağı için hamile ödeme yapma yükümlülüğünün bulunması, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrı nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Davacı bankanın asıl borçlu davalıdan gayri nakit alacağın depo edilmesini talep edebileceği hükme bağlanmıştır ——— Dava konusu kredi çerçeve sözleşmesinde, açıkça çek bedellerinin depo edileceğine ilişkin düzenleme olmadığı için depo talebinin sadece davalı asıl borçlu şirketten talep edilmesi mümkün olup diğer davalı kefiller yönünden istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı borçluların —- dosyasında yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin — asıl alacak, — işlemiş temerrüt faizi ile— masraf olmak üzere toplam — üzerinden devamına, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren — oranında faiz ve faize—- uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-)Asıl alacak miktarı olan —- %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılar ve birleşen dosya davalısından alınarak davacıya ödenmesine,
3-)Gayrinakit alacak bakımından davalı asıl borçlu — itirazın iptaline,—- gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine,
4-)Gayrinakit alacak bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
5-)Alınması gereken 71.251,76 nisbi harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına
6-) Davacı tarafından yapılan 6,40 TL dava açılış masrafı ile 1.209,10 TL yargılama masrafı toplamı 1.215,50 TL yargılama giderinden kabul ve redde göre hesap olunan 1.208,85 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 69.203,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalılar vekili için tayin olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
10-)Karar kesinleştiğinde —— dosyasının iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021