Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1050 E. 2021/527 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1050 Esas
KARAR NO : 2021/527
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında kurulan ticari ilişki sonucu ortaya çıkan cari hesap borcunun tahsil edilemeyince ——- sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkil şirketten davalıya gıda maddelerinden oluşan ürünleri irsaliyeli fatura karşılığı teslim etmesine karşılık, davalının borcunu ödemediğini, müvekkili şirketçe —- tarihli ihbarnamesi ile —- borç bulunduğunun bildirildiğini, davalının itirazda bulunmadığını, hatta yeni ürün siparişinin verildiğini, borcun —- kısmı bakımından taraflar arasında mutabakata varıldığını, mutabakattan sonra—- davalıya mal gönderildiğini, takip tarihinden — sonra, davalı tarafından müvekkile iade faturası adı altında —– fatura gönderildiğini, bu faturalara ——- ihtarnamesi ile itiraz edildiğini ve faturaların davalıya iade edildiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ——- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök raporda ,”Davacı tarafın defterleri ibraz edilmemiş olup, davacı yanın —–yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, Davacı tarafın BS ve Davalı tarafın BA formlarının karşılaştırılmasında, —- adet faturayı beyan ettiği, ——– faturayı beyan ettiği, davalı tarafın —– adet faturanın beyan edildiğini, ayrıca toplam—- faturanın her iki tarafça BA/BS formlarında beyan edilmiş olması nedeni ile bu faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, —- yılında kasım ayında düzenlenen—– faturanın davalı tarafından BA formu ile beyan edilmediği, incelemeye sunulan sevk irsaliyelerinin incelenmesi neticesinde ilgili faturaların içerindeki malın düzenlenen sevk irsaliyelerini imzalayan kişilerce teslim alındığının anlaşıldığı, toplam —- adet faturanın davacı şirket tarafından düzenlenen ticari defterlere işlendiği, Toplam ——-adet faturanın her iki tarafça BA/BS formlarında beyan edilmiş olması, nedeni ile toplam —–adet faturanın teslim alan imzası bulunan sevk irsaliyeleri ile teslim edildiği, davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı faturalar karşılığı mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükü yerine getirildiği ve davacı tarafın toplamda —— alacaklı olduğu “
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda; “Davacı tarafından düzenlenen faturaların sevk irsaliyeleri ile davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının karşılaştıralı incelemesinde ürün içeriklerinin aynı olmadığının tespit edildiği, davalı tarafından BA formu ile vergi dairesine bildirilmeyen faturaların —- tarihli faturalar olduğu, bu faturalara ilişkin olarak —— irsaliyelerinin düzenlendiği, bu irsaliyelerin her ikisinin de ——–Tarafından imzalandığı, davalı tarafından davacıya iade edilen faturalar değil davalı tarafından düzenlenen iade faturaların bulunduğu, bu faturaların içeriği ile davalı tarafın BA formu bildirilmeyen —–adet fatura içeriğindeki ürünlerin aynı olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan —– alacaklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen 2 fatura dışında tarafların BA/BS formlarının uyumlu olduğu, davalının —-faturaları vergi dairesine bildirmediği, bu irsaliyelerdeki malların ——- isimli davalı çalışanına teslim edildiğinin tespit edildiği, — bila tarihli cevabi yazısında ilgili faturaların düzenlendiği —– isimli çalışanının olduğunun görüldüğü, bildirilmeyen faturalar için davalı tarafa isticvap davetiyesi tebliğ edildiği ancak davalı tarafın isticvap için hazır olmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari kapsamında, davacının satıma ve faturalara konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan Ba formları ile sabit olduğu, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerektiği, başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların vergi dairesine bildirdiğini kanıtlayamadığı, vergi dairesine bildirilmeyen faturalar için usulüne uygun isticvap duruşmasına gelmemesi ve teslim alan ——- kayıtlarına göre çalışanı olduğu dolayısıyla bu iki fatura yönünden de mal tesliminin yapıldığı, bildirilmeyen 2 fatura dışındaki faturaların davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir .————- aynı doğrultudadır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.611,50 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 461,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.149,77 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 461,73 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 506,13 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 247,65 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.047,65 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.734,52 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2021