Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1047 E. 2021/979 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1047 Esas
KARAR NO: 2021/979
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ: 18/12/2019
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının —– kurarak beraber iş hayatına atıldıklarını, ilk zamanlar herhangi bir sorun yaşamayan ortakların, zaman ilerledikçe sıkıntı yaşamaya başladıklarını, sıkıntının ana sebebinin, davalının ve babasının şirkete sürekli müdahale etmesi ve davacının şirket içine dahi girmesini istenmemesi olduğunu, iyi niyetle düşünen ve şirketine ayak dahi bastırılmayan davacının aslında her geçen gün batağa doğru sürüklendiğini zamanla anlamaya başladığını, şirket ile başka işletmelerin gayri resmi satışları olduğu kanaatine ve bilgisine ulaşıldığını, davalının, birinci derece yakınlarından mal ve fatura alımı yaparak şirketin zarara uğratılmasına sebep olduğunu, şirket bünyesinde çalışan tüm personel, davalının yakınları olduğundan, davacıya hiçbir şekilde müdahale şansı verilmediğini, şirkete yapılan alımların çoğunun şüpheli alım olduğunu ve usulsüz fatura kullanıldığı şüphesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, mal kaçırma adına usulsüz gider gösterilerek devletin zarara uğratılması saikiyle hareket edilmesinin söz konusu olduğunu, yapılan hiçbir sözleşmede davacının imzasının ve yetkisinin olmaması dolayısıyla şirket faaliyetlerinden hiçbir şekilde bilgi sahibi olunamadığını, şirkete ait kira, —– ödenmediğini, şirket borçlarından dolayı davacının evine hacze gelindiğini, davacı hiçbir şekilde kâr payı vs. alamadığı gibi, devlete ve diğer alacaklı 3. kişilere karşı borçlu duruma düşürüldüğünü, şirket içi yapılan usulsüzlüklere ilişkin ileride karşılaşılacak maddi ve manevi zararı engellemek ve şirket defterlerini resmi olarak inceletmek adına,—- yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı şirkete gönderildiğini, ihtarnamenin —- tarihinde davalı şirket çalışanınca tebellüğ edildiğini, istenilen defter ve belgelerin incelenmesi için gidildiğinde davacının yine şirkete alınmadığını, davacının müdürlük yetkisine de usulsüz ve kanunsuz olarak son verildiğini,—- yevmiye nolu ihtarnamesi davalı şirkete gönderildiğini, ihtarnamenin—– tarihinde davalı şirket yetkilisi tarafından tebellüğ edildiğini, istenilen defter ve belgelerin incelenmesi için gidildiğinde davacının yine şirkete alınmadığı ve bu durumun tutanak altına alındığını, davacının, yaşadığı bu sıkıntıya istinaden —- şikayette bulunduğu öne sürülerek şirketin sevk ve idaresi, şirket işlerinin yürütülmesi, hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete kayyım atanmasına, ———- azline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—— kurulduğunu, her iki ortağın da şirket ana sözleşmesinde kuruluş aşamasında münferit olarak şirketi temsile yetkili kılındığını, davacının, —- tarihli—– azledildiğini, davacı iddialarının soyut olduğunu, şirketin hangi işleminin usulsüz olduğunu, bu işlemin tarihi vs. detaylarının verilmediğini, bu beyanlardan da anlaşılacağı üzere davacının iddialarının net olmadığını, iddia ettiği usulsüzlüklerin bulunup bulunmadığından kendisinin dahi emin olmadığını, şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde yapılan alımların tamamının şirketin iştigal alanına uygun alımlar olduğunu, gerçekdışı bir alım söz konusu olmadığı hususlarının tespit edilebileceğini, şirketin ihtiyaçları için davalının babasının yetkilisi olduğu——- makine, ekipman ve nakliye araçlarının kiralandığını, bu husustan davacının da haberdar olduğunu, şirket bünyesinde—-çalışan bulunduğunu, bir tek —- çalışanın davalı ile akrabalık ilişkisi bulunduğunu, yapılan alımların tümünün şirket işleriyle alakalı olduğunu, faturaların da usulüne uygun olup gerçek dışı bir alımın söz konusu olmadığını, şirketin resmi kurumlara olan borcunun belli olduğunu, söz konusu borçların da yapılandırma vs. gibi yasal bir düzenleme yapıldığında ödeneceğini, VUK muhalefet suçu nedeniyle vergi teftişinin de söz konusu olmadığını, davacının, şirketin kuruluşundan bu güne kadar yapılan tüm iş ve işlemlerden haberdar olduğunu, bilgisi ve rızası dışında ve de usulsüz bir işlem yapılmadığını, davaya konu şirketin kiraya ilişkin herhangi bir borcunun olmadığını, —- da yaşanılan kriz kaynaklı olduğunu, borca dair yapılandırma yapılarak ödeneceğini, davacının evine haciz gelmesinin,—– borçtan kaynaklı olduğunu, davalıya ve kefile de haciz geldiğini, borcun davalı tarafından ödendiğini, noter ihtarnamesi ile en geç üç gün içerisinde talep edilen bilgi ve belgelerin hazırlanması mümkün olmadığından davacının keyfi ve emrivaki talebine karşılık verilmediğini, davacının, şirket ortağı olması nedeniyle üçüncü kişilere karşı davalıdan farklı bir sorumluluk altına girmediğini, davacının —– yılının başında şirket içinde yaşanan bir tartışmada hem ortağı olan davalıya hem de işçilere yönelik hakaret ve tehditler savurduğunu ve hatta davalıya ve çalışanlara silahlı tehdit fiili işlediğini, bu tarihten sonra da davacının şirkete pek uğramadığını, —– yılları arasında da yurt dışında — ay kadar tutuklu bulunması nedeniyle de davacı şirket işleri ile ilgilenmediğini, —– tarihli toplantıda davacının da usulüne uygun çağrıyla orada bulunduğu sırada müdürlük yetkisine son verilmesine karar verildiğini, —— toplantıda yer aldığı görülen davacının, alınan bu karar sonrası —– imzalamadan ayrıldığı öne sürülerek davanın reddine ve yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, Ticari Şirket ——- istemine ilişkindir.
Taraf vekillerinin——- üzerinden göndermiş olduğu e-imzalı ortak dilekçeleri ile, açmış oldukları davadan feragat ettiklerini ve karşılıklı olarak birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettikleri görülmekle; feragat beyanı HMK’nun 309 maddesine uygun olup, HMK’nun 311 maddesi gereğince feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından vaki feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE ,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu md. 22 uyarınca maktu harcın 2/3’ünün alınması gerektiğinden bu miktarın peşin alınan harçtan mahsubu ile arta kalan 4,86 TL harç fazlasının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraf vekillerinin karşılıklı olarak birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadıklarını beyan ettikleri görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2021