Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1025 E. 2021/394 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1025 Esas
KARAR NO: 2021/394
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu Davalı şirketin müvekkil şirkete olan borcundan dolayı——— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe ve borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, müvekkil şirket ile davalı firmanı cari hesap ilişkisi çerçevesinde ———– yaptıklarını, müvekkil şirketin davalıya firmaya ithal fidan ve bitki satışı yaptığını, davalının da ödemesini yapmadığını, ve davalının müvekkil şirkete ——- olduğunu, davalı ile yapılan görüşmelere rağmen netice alınamadığını, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın icra takibinde alacağın dayanağı olarak —- alacağını göstermiş olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında —– ilişkisi çerçevesinde herhangi bir alışveriş yapılmadığını, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, Cari hesap sözleşmesinin rızai bir şekilde yapılmasının gerektiğini, Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi kurulmadığını, bu sebeple başlatılan takibin hukuka uygun olmadığını beyanla, Davanın reddine karar verilmesini, davacını %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretini karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ———sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —— tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —– tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ———- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yanın inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, herhangi bir yerinde inceleme talebinin bulunmadığını davalı yanın ticari defter ve belgelerinin incelenemediğini, Davacı yanın —— yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, incelenen ticari defter ve belgelerden davacı şirketin davalı şirketten faturalara dayalı açık —- kaynaklanan —- asıl alacağının bulunduğunu, Davacı şirketçe Ticari defter ve kayıtlara ——–tutarlı faturanın mükerrer olarak işlendiği, bu kaydın mükerrer kayıt olarak BA/BS form beyanları ile teyidinin sağlandığını, davacı şirketin davalı adına toplam tutarı ——– adet faturanın tespit edildiğini, mükerrer fatura düşüldükten sonra davacı yanın —— asıl alacağı olacağı sonuç ve kanaatine varıldığını, ” şeklinde rapor sunulmuştur. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan — alacaklı olduğu, ——– tutarlı faturanın mükerrer olarak davacı tarafından ticari defterlere işlendiği, mükerrer fatura düşüldükten sonra ——–davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalının davaya konu faturaları vergi dairesine bildirdiği, davalı ve davacı tarafın BA/BS formlarının birbiriyle örtüştüğü, dolayısıyla faturalara konu malların davalıya teslim edildiği yönünde kanaat oluştuğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi———–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.———- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı birlikte değerlendirildiğinde usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —— asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 4.729,06 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 889,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.839,36 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 889,70 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 934,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 59,25 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 859,25 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 807,50 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.799,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,0 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.240,51-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 79,49 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021