Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/119 E. 2023/159 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/119
KARAR NO : 2023/159

DAVA : TAZMİNAT (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 20/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin miras bırakanı, —–kullanımdaki —— motosiklet ile davalı—- plakalı araç arasında —–tarihinde trafik kazası gerçekleşmiş ve müvekkillerin miras bırakanı — kaldırılmışsa da —— tarihinde söz konusu kaza sebebi ile vefat ettiğini, gerçekleşen kazada, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere ” ———- plaka sayılı işletenin araç sürücüsü ——– 2918 sayılı Kanunun 47/1-b “Kırmızı ışık kuralına uymamak” ve 52/1-a “Aracın hızını kavşaklara yaklaşırken, dönerek, girerken, tepe üstleme yaklaşırken, dönemeçli yolda ilerlerken, yaya geçitlerine hemzeminlere ——- yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken azaltmamak” kurallarını ihlal ettiği sabit olduğunu, nitekim, kaza tespit tutanağında işletenin araç sürücüsü —– asli kusurlu olduğu belirtildiği gibi, davacı müvekkillerin araç sürücüsünden şikayetçi olması üzerine ——– soruşturma numaralı dosyası ile düzenlediği iddianamenin ardından ——– Karar sayılı dosyası ile yapılan kovuşturma neticesinde araç sürücüsü, sanık———- taksirle ölüme neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ve cezası suçun bilinçli taksirle işlenmesi sebebi ile de artırıldığını, yerel Mahkeme kararına karşı sanığın yaptığı itiraz ———Sayılı ilamı ile esastan reddedilmiş ve kararın kesinleştiğini, müvekkillerin miras bırakanı ———– vefatı ile neticelenen söz konusu trafik kazası sebebi ile müvekkillerin uğramış oldukları zararların giderilmesi için K.T.K.’nun 97. Maddesi uyarınca davalı —— başvurulmuş, ———- dosyanın oluşturulduğu ve bir kısım evrak talep edildiği ” belirtildiğini, —– tarihinde söz konusu evraklar, ilk başvuruda bulunmasına rağmen tekrar gönderilmiş fakat bu tarihe kadar başvurularının cevapsız bırakıldığını, davalı——————-numarası ile sigortalanan davalı işletenin aracının sebebiyet verdiği haksız fiil nedeni ile oluşan maddi ve manevi zararlardan K.T.K.’nun 85. Maddesi ve devamı maddeleri uyarınca davalı —-ve davalı işletenin—— müteselsilen sorumlu olduklarını, müteveffanın eşi ——–için şimdilik —- maddi tazminatın ve 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın oğlu —- için şimdilik 100 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın oğlu —- için şimdilik 100 TL maddi tazminatın ve 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın ——maddi tazminatın ve 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın kızı ——– için şimdilik 100 TL maddi tazminatın ve 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu kazaya karışan ———— tarihleri arasında sigortalandığını, müvekkili ——– gereğince başvuru konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup —- sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluğumuz da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, ——– olmadığını,—–üzerindeki zararlardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını,———- olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu —- araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanması amaçlandığını, kabul anlamına gelmemekle beraber davacı karşı araç sürücüsü konumunda olup ehliyet, alkol, koruyucu —– incelenerek özel husus tespiti halinde —–içtihatları ve TBK M-51-52 uyarınca hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hiçbir şekilde müvekkil şirket aleyhine ikame edilen işbu haksız ve dayanaksız başvuruyu kabul ettiği anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirket aleyhine hüküm tesis edilmesi durumunda başvuran vekili lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi icabı hesaplanacak ücretin 1/5’i oranında hesaplanması gerektiğini, şirkete yapılmış geçerli bir başvuru bulunmadığından, temerrütün gerçekleşmiş olması da mümkün olmadığını, bu husustaki tespitlerin de kabul edilemeyeceğini, davacı vekilinin avans faizi talebinin haksız olduğunu, —– kararı da şu şekildedir:“…bir taraf için ticari sayılan husus sözleşme mahiyetini arz etmiyorsa karşı taraf için herhalde ticari sayılmayacaktır. … Ortada bir haksız fiilin söz konusu olduğu durumlarda; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği için, işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesi, diğer taraf yönünden de aynı nitelendirmede bulunulmasını hukuken haklı göstermediğini, haksız fiilden doğan ilişkiler Ticaret Kanunu’nda da düzenlenmedikleri için bu nedenle de ticari iş niteliğini kazanamayacakları kaçınılmaz olduğunu,” aleyhlerine açılan başvurunun reddine, yargılama ve harç giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Eldeki davanın —- tarihinde açıldığı, davacılar —-tarihli dilekçe ile davalı —-ile sulh oldukları, bu nedenle maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini ve herhangi bir vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan ettikleri; akabinde Mahkememizce —–tarihli celsede verilen ara karar ile Maddi tazminat talepleri yönünden davanın iş bu dosyadan tefriki ile mahkemenin yeni esasa kaydına karar verildiği, iş bu dava dosyasının manevi tazminat davası olarak devam ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, ——– sayılı dosyada ——-yoluna başvurulmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, ——-Karar sayılı karar ile Mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Bozma sonrası alınan ————– Yönünden davanın tefrikine karar verilmiş, iş bu dava dosyasının davalı ———- karşı manevi tazminat davası olarak devam ettiği anlaşılmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı,—- sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya —- tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK.’nun 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Huzurdaki dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması TTK.’nun 5/A ve HMK’nun 114/2. maddeleri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada Mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
—–sayılı dosyada, —- celsede davacı vekilinden sorulmuş ve davacı vekilince arabuluculuk yoluna başvurulmadığı beyan edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle; TTK.’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. bendinin son cümlesi, HMK’nun 114/(2) ve 115. maddeleri uyarınca, huzurdaki davada, dava açılmadan önce———- başvurulmadığından, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın ——————— dava şartı bulunmadığından USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde—- göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ——– verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
6-Alınması gerekli 179,90 TL peşin harç, 179,90-TL karar harcı olmak üzere toplam 359,80-TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Usul ekonomisi ilkesi gereği; tensip tutanağı düzenlenmeden dosya üzerinden karar verildiğinden, kararın HMK madde 27/1-2 uyarınca taraflara tebliğine,
Dair, davacı ve davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.