Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/992 E. 2023/611 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/365 Esas
KARAR NO: 2023/669 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2021
KARAR TARİHİ: 19/10/2023

Mahkememizde görülmekte olanİtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından ——— E sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenle takibe devam edilmek adına öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabulucu görüşmesinde de anlaşmaya varamadıklarını, bu nedenle itirazın iptalini arz ve talep etmiştir.DAVA: İtirazın iptali davasıdır. Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Mahkememize ———– sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.Somut olayda; Davacı ve davalının 6102 sayılı yasa kapsamında tacir olup olmadığının araştırılması gerektiği esas olduğundan, mahkememizce de bu görüş benimsenmiş olup, uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı tartışmasız olmakla birlikte nispi ticari dava kapsamında kalıp kalmadığı hususunda sağlıklı değerlendirmelerin yapılması için, tarafların bağlı bulunduğu Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine ve esnaf olup olmadığının anlaşılması bakımından ayrı ayrı müzekkereler yazılmış ve müzekkere cevapları dosya içine alınmıştır. Müzekkere cevaplarında gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı, vergi dairesi müzekkere cevabında mükellef kaydının olmadığı görülmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde tarafların tacir olmadığı ve aralarındaki uyuşmazlık ticari iş niteliğinde olmadığı anlaşılmakla mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı , görevli mahkemenin ———- Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin ——— Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğuna,
3-Görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde ——— Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşacağından, yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın ——– Başkanlığı’na (merci tayini)gönderilmesine,
4-Vekalet ücreti harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yokluğundan yapılan inceleme sonucunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.19/10/2023