Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/720 E. 2022/780 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/720 Esas
KARAR NO : 2022/780

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacıya —–plakalı araç ile Davalı ..—— davalı … sevk ve idaresinde ——– plakalı araç arasında —– maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, işbu kaza neticesinde——-oluşturulan trafik kazası kayıtlarında karşı tarafa %100 kusur atfedildiğini, müvekkili olan davacıya ait araçta mezkur kaza nedeniyle hasar bedeli , değer kaybı ve hak mahrumiyeti meydana geldiğini, —— yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkili olan davacıya ait araçta meydana gelen kusuru oranına göre şimdilik, ————–bedellerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olmadığını, Davanın kısmi dava olarak açılmış olduğunun kabulü halinde ise zamanaşımı itirazları bulunduğunu, Davacı taraf her ne kadar müvekkili olan davalıya %100 kusur atfedildiğini söylemiş olsada bu durumun gerçeği yansıtmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber sunulan raporda tarafların kusur oranlarının eşit olduğunu, davacının bu hususu bilmesine rağmen kötü niyetli hareket ettiğini, müvekkili olan davalıya yönelik tespit edilmiş olan %50 kusurun kabul edilmediğini, kaza sonrasında müvekkili olan davalıya ait araçta değer kaybı oluştuğunu , hasar meydana geldiğini beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Haksız fiil iddiasına dayalı ——- tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacıya ait araçta değer kaybı hak mahrumiyetine ilişkin bir zararın oluşup oluşmadığı ile oluşmuş ise davalılardan talep koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
—— davaya konu araçların karıştığı beyan edilen trafik kazasına ilişkin trafik kazası tespit tutanağı ile ilgili belgeler celp edilmiştir.
Davaya konu araçların ——– birliğinden celp edilmiştir.
Görev hususu 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
6102 sayılı T.T.K. 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş olup, 5. maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
—— davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren———— ilişkin davalardır.
Huzurdaki dava —– tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacıya ait araçta değer kaybı hak mahrumiyetine ilişkin bir zarar bulunduğu iddiası ile açılan maddi tazminat davası olup, davaya konu araç kullanım amacının —– görülmüş ise de davanın haksız fiil iddiasına dayalı olarak kazaya karışan karşı araç maliki ile sürücüye karşı açıldığı, huzurdaki davanın TTK 4. Madde kapsamında belirtilen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi nisbi ticari dava olarak da değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığından göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 Sayılı HMK m.114/c ve m.115/2 gereği göreve yönelik dava şartı yokluğundan davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevli Mahkemenin —– Hukuk Mahkemeleri olduğunun TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-)6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.