Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/658 E. 2022/521 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/658
KARAR NO : 2022/521

DAVA : TAZMİNAT (SİGORTA ÖDEMESİNE DAYANAN RÜCUEN)
DAVA TARİHİ : 16/09/2022
KARAR TARİHİ: 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafından davacı aleyhine ——–sayılı dosya ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davacı şirketin çalışanlarının şehir dışında olması nedeni ile yasal sürenin son gününde icra takibine itiraz edilmiş ancak, yasal sürenin geçmesi nedeni ile haciz tehdidi altında bulunan müvekkil, işlerinin aksamaması için dosya borcunu tam ve eksiksiz olarak ödediğini, icra takip dosyasının gerekçesi davacının diğer bir satıcıya satmış olduğu ürünün son tüketici nezdinde kullanılması olup, —- sonra —– kaynaklı olduğu iddia edilen patlama nedeni çıkan zarar ve ziyanın mahkeme tespiti olmaksızın talep edilmesi sonucu doğduğunu, önce rücu ilişkisinin usulüne uygun olup olmadığı mahkeme veya mahkemece gönderilmiş olan bilirkişiler nezdinde inceleme yapılmaksızın tespit ve talep edilmiş icra tehdidi altında ödenmiş bedel hukuka aykırı olduğunu,—- ve satıcının müteselsil sorumluluğu olduğunu,—–gereği, —– iki yılı aşması halinde, kullanıma devam edilen ürünün, denetleme—- işlemlerinin yapılıp yapılmadığının tespiti ile sonuca varılması gerektiğini, benzer şekilde faturanın değeri ve zarar ile kusur oranı arasında illiyet bağı kurulmalı buna ilişkin olarak rapor tanzim edilmeli, poliçenin durumu değerlendirmeli tüm hususlar çerçevesinde sorumluluk tespit edilmeden tahakkuk edilen bedelin hatalı olduğu izahtan vareste olduğunu, olay tarihi olan—- gerçekleşen olaya ilişkin olarak, —– kayıtlarının getirilmesi ve toplanan deliller neticesinde oluşturulacak bilirkişi heyeti ile kusur oranının tespiti ile sonuca varılması gerekmekte olduğunu, dosyada belirtilen vakıalar ve delillere ilişkin olarak haksız yere ve usulsüz olarak tahakkuk ettirilen kusur ve bedelin tespiti ile belirlenecek olan bedelin tarafımızdan avans faizi ile birlikte tahsil edilmesi nedeni ile avans faizi ile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere ——– toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), ——– Kanunu (m.31), —- Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
——-davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticaret Mahkemeleri sadece ticari davalara bakmakla görevli olup görevi dışındaki işlere genel görevli asliye hukuk mahkemelerince bakılması gerekmektedir. ———- sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince ——tarihinden itibaren ——— yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, —– kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan,——- dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü —— mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
Dava, davacının dava dışı tüketiciye satmış olduğu ürün dolayısıyla oluşan zararın davalı —- giderilmesi, davalının rücuen bu zararı davacıdan tahsil etmesinden kaynaklı istirdat istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı ve dava dışı ürünün satıldığı kişi arasındaki işlemin tüketici işlemi olduğu, davalının halefiyet yoluyla rücuen davacıdan zararı tahsil ettiği, göreve ilişkin dava dışı üçüncü kişi ile davacı arasındaki ilişkiye bakılması gerektiği anlaşılmakla; Tarafların sıfatı, davanın niteliği ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun nedeniyle, istemi inceleyip karara bağlama görevinin ticaret mahkemesinin görevinde bulunmadığı, tüketici mahkemesi görevinde bulunduğu anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya —– GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——— Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
5-Usul ekonomisi ilkesi gereği; tensip tutanağı düzenlenmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verildiğinden, kararın HMK madde 27/1-2 uyarınca taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı