Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/628 E. 2023/433 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/628
KARAR NO: 2023/433
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ: 07/09/2022
KARAR TARİHİ: 02/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı Vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacının icra dosyasına konu olan faturalarda içeriği yer alan malları davalıya sattığı, davalı malları eksiksiz
olarak teslim almış olmasına rağmen borcunu ödemediği, davalı borçlunun, 18.03.2016 ve 18.04.2016 keşide tarihli her biri 19.500,00 TL bedelli olmak üzere vermiş olduğu iki çekin de
karşılıksız çıktığı, tüm bunlara rağmen davalı borçlu, hakkında yapılan icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiği, icra takibine konu alacak faturalarla sabit olup asıl alacak miktarı 39.000,00 TL olduğu, faturaların tarihini takip eden 30 günün sonundan itibaren icra takibinin açıldığı tarihe kadar avans faizi işletildiği ve işlemiş faiz olarak takibe konu faiz miktarının 29.909,43 TL olduğunu beyan ettiği, davalı borçlunun—— Esas sayılı dosyasında vaki itirazlarının iptali ile takibin aynı şartlarla devamına,
davalının itirazı haksız olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 4 adet faturaya dayalı alacağının ve işlemiş faizinin tahsili için icra takibine giriştiğini, davalının itirazı nedeni ile takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını, bu nedenlerle davalının itirazın iptalini, takibin devamını ve %20 oranında icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava ettiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla; öncelikle; İİK’na göre dava, icra takibine yapılan itiraz tarihten itibaren bir yıllık yasal süre içerisinde açılmadığından davanın süre yönünden reddi gerektiği, ayrıca; takip ve davanın dayanağı fatura olduğundan ve fatura tarihlerinden itibaren 5 yıllık süre geçtikten icra takibine geçildiğinden ve dava açıldığından alacak zamanaşımına uğradığı, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiği, takip konusu edilen faturalara karşılık olarak 18.03.2016 ve 18.04.2016 tarihli iki adet çek keşide edilerek davacıya teslim edilmiş ve davacı bu çeklerle alacağını tahsil ettiği, bu nedenle, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, tüm bunlardan ayrı olarak, takip öncesi, usulüne uygun ihtarname ile davalı temerrüde düşürülmediğinden takipten önce faiz işletilmesi ve bunun talep edilmesi de yasaya aykırı olduğu, davacının işlemiş faiz adı altında talep ettiği 29.909,43 TL faiz alacağının da reddi gerektiği, davacının davalı aleyhinde yaptığı icra takibi ve bu takibe yapılan itiraz sonrasında Mahkemede açmış olduğu işbu dava haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.—— Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1):”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” (5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.” (2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)Taraflar gerçek kişi tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.Mahkememizce işbu dosyada, tarafların 2021 yılına ait ticari defterleri üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. SMMM bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından ibraz edilen 2014 ve 2015 yılları defterleri aşağıdaki şekilde incelendiği, davalı tarafın ticari defterlerinin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığı,Davacının ibraz ettiği 2014, 2015 yılı ticari defterlerinin İşletme usulüne göre tutulduğu, TTK m.64,66, VUK m.220-226 ‘ya göre İşletme defteri açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı görüldüğü, dosya kapsamında incelenen dönemler ve dosyada yer alan belgeler ile sınırlı olarak yapılan incelemede, icra takibine konu faturaların düzenlendiği, davacının bu faturaları 2014 ve 2015 yılı işletme defterlerine gelir olarak kaydettiği görüldüğü, davacının 2016 yılı itibariyle işletme defterinden bilanço usulüne geçiş yaptığı, işletme defterine kaydedilen dava konusu faturalardan kaynaklı alacağın, bilanço usulüne geçiş sırasında yevmiye defterine kaydedilmediği, bu nedenle 2016 yılı yevmiye defterinde davalı adına borç/alacak ve cari hesap kaydına rastlanmadığı, Bilanço usulüne geçilen 2016 yılı ticari defterlerinin TTK m.64,66, VUK m.220-226 ‘ya göre yevmiye defteri açılış/kapanış tasdikleri ile defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı görüldüğü, 2016 yılı defter tasdik bilgileri aşağıdaki gibidir. Davacı … Davalı … adına düzenlediği Faturalar: A Faturaların Muhasebe İşletme Defteri Kayıtları: ——- Bankası ——- Şubesi,——, 18/03/2016 keşide tarihli, ——- nolu, —— … emrine, 19.500,00 TL keşide eden imzalayan —— … ——-, ——Şb., İstanbul, 18/04/2016 keşide tarihli, —— nolu, ——- … emrine, 19.500,00 TL. keşide eden imzalayan ——- … ——- söz konusu 2 adet çek davacı tarafından 26.11.2015 tarih ve —— nolu tahsilat makbuzu ile davalıdan teslim alınmış olup, çeklerin karşılıksız olması nedeniyle 18 Mart 2016 tarihinde bankalarca ödeme yapılamadığı arkasının yazıldığı, diğer yandan davacı tarafın muhasebe işletme defterinde çeklere ilişkin kayıt bulunmadığı görüldüğü, davacının ibraz ettiği 2014, 2015 yılı ticari defterlerinin işletme defteri usulüne göre tutulduğu, TTK m.64,66, VUK m.220-226 ‘ya göre açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı görüldüğü, davacının 2016 yılında ticari defterlerini bilanço usulüne göre tutmaya başladığı, 2016 yılı ticari defterlerinin TTK m.64,66, VUK m.220-226 ‘ya göre Yevmiye defteri açılış ve kapanış tasdikleri ile Defteri Kebir ve Envanter defterinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı görüldüğü, davacının 2014 ve 2015 yılı Muhasebe İşletme defterlerinde dava konusu faturaların kayıtlarının yapıldığı, davalı tarafın vergi dairesine sunduğu BA formlarında da bu faturaların bildirildiği görüldüğü, ödeme/tahsilat işlemlerine ilişkin işletme defterinde borç, alacak ve cari hesap kaydı bulunmadığı, bununla beraber davalı vekilinin cevap dilekçesinde “takip konusu edilen faturalara karşılık olarak 18.03.2016 ve 18.04.2016 tarihli iki adet çek keşide edilerek davacıya teslim edilmiş ve davacı bu çeklerle alacağını tahsil ettiği” beyanında bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda; bahsi geçen çeklerin karşılıksız çıkması karşısında, davalı tarafın çeklerin dışında başka bir ödeme delili de ortaya koymaması durumunda, takdiri Mahkeme’ye ait olmak üzere, dava konusu 39.000 TL. toplam asıl alacak bedeli yönünden, davalı tarafın davacıya ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin değerlendirilebileceği, davacının 2016 yılı itibariyle işletme defterinden bilanço usulüne geçiş yaptığı tespit edilmiş olup, işletme defterine kaydedilen dava konusu faturalardan kaynaklı alacağın bilanço usulüne geçişte 2016 yılı Yevmiye defterine kaydedilmediği, bu nedenle 2016 yılı yevmiye ve ticari defterlerinde davalı adına borç, alacak, ya da cari hesap kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları sonucunda; davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmiş olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin usulünce tutulmuş olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin sunulmamış olduğu, bu sebeple 6100 sayılı HMK’nun 222/3. Maddesi gereğince davacının ticari defterlerin kendisi lehine delil niteliğinde olduğu, takibe konu 4 adet faturanın hem davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının BA formlarında bu faturaların kayıtlı olduğu, faturalara ilişkin 2 adet çek verildiği, ancak çeklerin karşılıksız çıkması sebebiyle alacağın tahsil edilemediği, dolayısıyla davalının ödemeye ilşkin bu iddiasının yersiz olduğu ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 39.000,00 TL asıl alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. İcra takibinden önce dosya muhteviyatı ile borçlunun takip konusu alacağa ilişkin temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belge bulunmaması, işlemiş faize ilişkin taraflar arasında uygulanan bir teamül olduğuna dair bilgi ve belge bulunmaması, işlemiş faiz talep edilebilecek nitelikte bir anlaşma olduğuna dair bilgi ve belge bulunmaması, TTK 1530. Maddesindeki fatura alacağına ilişkin hükmün tedarik sözleşmelerinde geçerli olması sebebiyle takip öncesi döneme ilişkin faiz talep edilemeyeceği görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Faturaların 2014-2015 tarihli oldukları, gerek icra ve gerekse dava tarihi itibariyle 6098 sayılı TBK ‘nun 146. Maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmaması sebebiyle bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir.Ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.Davaya konu alacağın olup olmadığı, davacı tarafından istenip istenemeyeceği hususu yargılamayı gerektirdiğinden, davacının kötü niyetli takip başlatmış olduğuna dair kanaat oluşturacak bilgi ve belge bulunmaması sebebiyle davacının kötü niyetli olduğuna dair kanaat oluşmamıştır. Bu nedenle şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminat talebi yerinde görülmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2——- Esas sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin 39.000,00 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacak olan 39.000,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenecek 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 747,07-TL’nin davalıdan, 572,93-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Karar ve ilâm harcı olan 2.664,09-TL harçtan peşin alınan 832,26-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.831,83-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan 1.733,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre 980,81-TL ve 832,26 TL peşin harç toplamı 1.813,07-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
10-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.02/06/2023