Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/521 E. 2023/59 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/521 Esas
KARAR NO : 2023/59 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/07/2022
KARAR TARİHİ : 19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
————- tarihinde meydana gelen kazaya ilişkin olarak tutulan kaza tespit tutanağında; sürücü —- sevk ve idaresindeki—- plakalı aracı ile seyir halinde iken—- geldiğinde önünde seyreden sürücü —– plaka sayılı aracı ile daha önce maddi hasarlı trafik kazası yapan—- çarpmamak için ani şerit değiştirerek sol şeride geçmesi sonucu arkasından gelen —– plakalı aracın çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini beyan edilmiş olup; bu kazanın oluşumunda —-sürücüsü —– 2918 sayılı KTK 84. maddesinde yer alan asli kusurlardan arkadan çarpma ve diğer kusurlardan 52/1(b) kuralını ihlal ettiği, —– sürücüsü—— ise asli kusurlardan olan şeride tecavüz etme asli kurunun karşılığı olan 46/1 (b) (şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte görülen araçların emniyetle geçişini beklemek) kuralını ihlal ettiği görüş ve kanaatine varıldığını, sigortalı —-plakalı araç müvekkil şirket—- sigortalanmıştır.-2918 sayılı KTK’nın 46-1 B-C. Maddesinde, şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte —- geçişini beklemek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır. İşbu maddenin ihlal edilmiş olması nedeniyle davalı—- sürücüsü davaya konu kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olup, müvekkil —– ise kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle müvekkil şirketçe söz konusu kaza nedeniyle sigortalısına ödenen bedelin kazanın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluk sahibi olan — araç sahibi davalıdan rücuen tazminini talep etmekte olduklarını, iş bu alacağın temini için—– ile icra takibi başlatıldığını, Davalı borçlunun, borcu ödemediği gibi; ödeme emrine haksız ve hukuka aykırı olarak kötü niyetle itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi doğrultusunda, davalı aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından talep edilen icra inkar tazminatının da kötü niyetli olarak istendiği ve zenginleşme aracı olarak kullanılmaya çalıştığını, esasen kötü niyetli olan, Müvekkilin kusurlu olmadığı bilirkişi raporu ve soruşturma dosyası ile sabitken, işbu icra takibini başlatan ve davayı açan davacıdır. Bu bağlamda tam tersine işbu davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini beyan etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) istemine ilişkindir.
Dava, ——- poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tazmini istemi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasına ilişkindir.
Dava açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan usul hükümleri kapsamında basit yargılama usulüne tabi olup, teati aşaması tamamlandıktan sonra yargılamanın her aşamasında reesen değerlendirilebilecek dava şartları ve özellikle göreve ilişkin hususlar öncelikle incelenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi ———– kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, ———–doğan bir dava değildir. Bu nedenle ——– davası ticari dava sayılamaz. Bu dava ————-kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının —– dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının ——— dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu aracın hususi –olduğu, ticari vasıfta olmadığından davacının halefi bulunduğu aracın hususi araç olduğu anlaşıldığından açılan dava TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde ticari dava niteliğinde olmadığını, başka bir ifadeyle davacı ile davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenle davalılara gerçek kişilere yöneltilen dava, ticari dava olmadığı anlaşılmakla; nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla HMK’nın 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİ ile GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Karar kesinleştikten sonra ve istek halinde HMK 20. Maddesi gereğince iki haftalık süre içinde dosyanın görevli——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
6-Kararın talep halinde davacı vekiline ve davalıya tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin huzurunda HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.