Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/476 E. 2023/506 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/476 Esas
KARAR NO: 2023/506
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ: 22/10/2019
KARAR TARİHİ: 04/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– tarafından —– şirketi 17/08/2019 tarihine kadar geçerli olacak şekilde ekli yerli malı üvanı kullanma hakkı veren belgeleri verildiğini, ancak aynı işi yapan bir üretici olarak müvekkili davacının yaptığı tespit kapsamında belgelerde adı geçen makinelerin tamamına tek seferde Yerli Malı Belgesi verilmesi yerli malı katılımları ve oranları açısından mümkün olmadığını, bu durumun yerli malı belgesinde adı geçen makinelerin tamamı ile ilgili —– kapsamında hak sahibi olarak üretim yapan müvekkili açısından haksız rekabet arz ettiğini, her ürün için ayrı ayrı belge verilebileceği, aynı gurupta bulunan birden fazla ürün için tek tek yerli malı belgesi düzenlenebileceğini ileri sürerek ekli yerli malı belgelerine konu makineler üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını, yerli malı belgelerinin üsüle ve yerli malı belgesi verilen makinelerin münferid olarak yerli malı hakkı tanınması için tebliğdeki teknik şartlara uygun olup olmadığının tespitine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini istemiştir.

CEVAP:Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı Oda tarafından diğer davalı şirkete 17/08/2019 tarihine kadar geçerli olmak üzere —— ve —– numaralı yerli mali belgeleri verildiğini, bahsi geçen ürünler için ayrı ayrı yerli malı belgesi düzenlendiğini, davacının iddialarının yerli malı belgesini yanlış okumaktan kaynaklandığını, yerli malı belgesi formatı —– onayı ile —— tarafından hazırlandığını, müvekkili odanın ilgili formlarla ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını, ilgili firma adına düzenlenen söz konusu —– adet yerli mali belgesinin —– tarafından kontrol edilerek uygun bulunduğunu, —— şirketine kendileri tarafından düzenlenen yerli malı belgelerinin ilgili tebliğ ve uygulama esaslarına uygun olarak düzenlendiğini, usul ve esas yönünden mevzuata aykırı bir durumun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı —— şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin 2013 yılından itibaren kendi dizaynı olan —– makinasını yerli imkanlarla imal ettiğini, ithal yüksek basınç pompaları ile entegre ederek yurt içinde satışını yapmakta ve —– ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke de ihraç ettiğini, davacının itiraz ettiği yerli malı belgelerinin tüm parçaların entegre edildiği —– makineleri için alındığını, davalının makine için gereken pompayı bayisi olduğu —– firmasından ithal ettiğini, —– makinaları için 21/12/2018 yılında —– numaralı —– yapmış oldukları başvurunun halen işlemde olduğunu, bu durumunda davalının yerli makine ürettiğini ve yerli mali belgesi almaya hakkı olduğu yönünde ispat olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, tespit davasıdır.Davalı şirketin —— sorgulamaları yapılarak dosya arasına alınmıştır.Mahkememizce, 13/10/2020 tarihli —- numaralı ara kararı gereği mahal yerinde refakete bir makine yüksek mühendisi, bir mali müşavir , bir marka ve patent alanında uzman bilirkişi alınarak keşif yapılmasına karar verilmiş , 06/11/2020 tarihinde mahal yerinde keşif icra edilmiştir. Bilirkişi heyetince tanzim edilen rapor Mahkememiz dosyasına sunulmuştur. SMMM bilirkişi —–, Marka ve Patent Uzmanı bilirkişi —–, Makine Mühendisi —– tarafından Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı ve davalı firmalarca delil olarak öne sürülen patent ve faydalı model belgelerinin —– dosyaya celb edilmesi gerektiği, davacı firma ve yine davalı—– tarafından delil olarak öne sürülen SMMM —— mali raporunun dosyaya celb edilmesi gerektiği, Sayın Mahkeme tarafından verilmiş olan görev doğrultusunda makinenin “yerli malı” olup olmadığının incelenebilmesi için ürünün makine üretiminde kullanılan malzemelerin %51′ inin yerli malı olarak kullanılması, bunun tespit edilebilmesi için ise tedarikçilerin faturalarının temin edilmesi gerektiği, ancak davalı vekili ile bu minvalde yapılacak inceleme için tedarikçilerinin bilgi ve belgelerinin hazır edilmesi için yapılan görüşme neticesinde; davanın konusuz kaldığı, bunun kendileri için bir “ticari sır ” olduğunu beyan ederek gerekli tüm fatura ve belgelerin ticaret odası mevcut olduğunu belirtmiş olduğu, bu sebeple herhangi bir inceleme yapılamamış olduğu, Ticaret Odasından gerekli belge ve dokümanlarının celbi halinde yeniden değerlendirme yapılması gerektiği…” belirtilmiştir.Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.Dava, 22/10/2019 tarihinde —— Esas sayılı dosyasında açılmış, Mahkememizin ——- Karar sayılı kararı ile davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine —— Karar sayılı ilamı ile Mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verilerek dosya Mahkememize iade edilmiş ve işbu esas numarası üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.Türk Patent ve Marka Kurumu’na yazılan müzekkere cevabı dosya içerisindedir.Davalı —– şirket vekili 14/03/2023 tarihli UYAP sistemi üzerinden Mahkememize göndermiş olduğu dilekçesi ile dosya hakkında gizlilik kararı verilmesini talep etmiş, gizlilik talebi Mahkememizin 04/07/2023 tarihli duruşmasında reddine karar verilmiştir.Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından davalı —– Ticaret Odası Başkanlığı tarafından diğer davalı şirkete verilen yerli malı belgesinin üsüle uygun olup olmadığı ile yerli mali belgesi verilen makinelerin münferid olarak yerli malı hakkı tanınması için tebliğdeki teknik şartlara uygun olup olmadığının tespiti istemi ile huzurdaki davanın açılmıştır.Davalı şirket vekili tarafından 14/03/2023 tarihli ve 17/03/2023 tarihli dilekçelerinde; Tarafların rakip şirketler olduğunu, davaya konu olaya ilişkin tedarikçi faturaları ve SMMM raporunun davalı nezdinde ticari sır teşkil ettiğini ileri sürerek 6100 sayılı HMK md. 28 kapsamında yargılamada gizlilik kararı verilmesini talep etmiştir.6100 sayılı HMK.’nın Aleniyet ilkesi başlıklı 28.maddesinde;” (1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. (2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.3 (3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar. (4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.” hükmü düzenlenmiş olup, talebin ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; davalı vekilince sunulan dilekçe davacı tarafa tebliğ edilmiş, talebin incelendiği celse gizli oturum ile açılmış ve gizlilik talebinin reddine karar verilerek tefhimle açık oturum ile yargılamaya devam edilmiştir.Düzenleme karşısında talep incelendiğinde; Duruşma ve kararların bildirilmesinin aleni olması temel prensip olup, duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde karar verileceği, buna karşın somut olayda HMK 28. Madde yasal şartları bulunmadığı anlaşılmakla gizlilik talebinin reddine karar verilmiştir.Yapılan yargılamada; Davacı tarafından davalı——Ticaret Odası Başkanlığı tarafından diğer davalı şirkete verilen yerli malı belgelerinin üsüle uygun olup olmadığı ile yerli malı belgesi verilen makinelerin münferid olarak yerli malı hakkı tanınması için tebliğdeki teknik şartlara uygun olup olmadığının tespiti istemi ile huzurdaki dava açılmış olup, davacı tarafından durumun davacı nezdinde haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüştür.Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup, ileride açılacak eda davasının öncüsü durumundadır. Tespit davası ile koşulları oluşmadığı için henüz açılamayan eda davasında hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından kesin delil elde etmek amaçlanır. Bu nedenle tespit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabileceği gibi, hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde tespit talep eden davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise talepte bulunan yönünden hakkın tehlike altında bulunması ve verilecek tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gerekir. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamanen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Yargıtay’ ın yerleşik uygulanması bu yöndedir. Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı tarafa verilen yerli malı belgesinin tebliğdeki teknik şartlara uygun olup olmadığının tespiti istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davaya konu yerli malı belgesinin dava tarihinden önce 17/08/2019 tarihinde geçerliliğini kaybettiği, bu kapsamda iddianın ileri sürülüş şekli de dikkate alındığında davacının eda davası açmak yerine hemen tespit talebinde bulunulmasında hukuki yararı bulunmadığı gibi dava tarihinde geçerliliği bulunmadığı anlaşılan belgeye dayalı olarak hakkın tehlike altında bulunduğuna dair dosya kapsamında beyan ve delil bulunmadığı, somut olay yönünden talep edilen tespit kararının netice tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunmadığı, davacı yönünden tespit davası ile istenen hukuki korunmanın eda davası ile tamanen elde edilebilecek nitelikte olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karar ve ilam harcı olan 179,90-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harçtan mahsubuyla bakiye 135,50 -TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar vekille temsil olunmakla ve red sebebi aynı olduğundan; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 3/2, 13/1 uyarınca 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-)Davalı —– şirketi tarafından yatırılan 8,50-TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
6-)Davalı —– Ticaret Odası Başkanlığı tarafından yatırılan 8,50-TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
7-)HMK madde 333/1. uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin e- duruşma yolu ile yüzüne karşı, davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/07/2023