Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/474 E. 2023/317 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/474 Esas
KARAR NO: 2023/317
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ: 04/07/2022
KARAR TARİHİ: 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirketin Aralık 2021 tarihi itibariyle —— adresinden —– adresindeki ofise taşındığını, davacı şirketin yeni adresine taşınmasından sonra özellikle Mayıs ve Haziran 2022 aylarında yoğun haciz baskısı altında kaldığını, son dönemde —– adresine yapılan müteaddit hacizler sebebiyle, işyerinde bir çok belgenin kayıp ve/veya çalınmış olma ihtimali üzerine, davacı şirket tarafından işyerinde yapılan araştırma neticesinde, Yönetim Kurulu Karar Defteri, Genel Kurul Karar Defteri ve Yevmiye Defterlerinin zayi olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek davacı şirkete ait yönetim kurulu karar defteri, genel kurul karar defteri ve yevmiye defterlerinin zayi olduğu tespiti ile karar defterlerinin zayi olduğuna dair belgenin verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, TTK.’nun 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.—— yazıları dosya içerisindedir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 82/7: “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” TTK’nın 82/7. maddesi gereğince “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.”TTK’nın 82/3. maddesinde ise” Bilanço ve finansal tablolar hariç, sayılan bu belgelerin, —— Muhasebe Standartlarına da uygun olmak şartı ile görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanmasına da öngörülen koşullarla izin verilmiştir” denilmektedir.
Aynı Kanun’un 64/2. maddesinde ise “Tacir, işletmesi ile ilgili olarak gönderilmiş olan her tür belgenin fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekilde bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.” denilerek böylece, söz konusu belgeleri, yazılı olarak saklama yanında, teknolojinin diğer imkânları ile saklama da kabul edilmiştir.
Saklama süresi 10 yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler —– Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8).
Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir.Vergi Dairesinden celp edilen —– tarihli yazı cevabında davaya konu yönetim kurulu karar defteri, genel kurul karar defteri ve yevmiye defterlerinin denetim için istenmediği, yazı tarihi itibariyle dairelerine intikal eden defter belge ibraz etmemekten dolayı Vergi Suçu Raporu bulunmadığı bildirilmiştir.Davacı taraf tanık deliline dayanmış ve Mahkememizce tanık dinletme talebi kabul edilmiştir.Tanık —– Mahkememizin 20/02/2023 tarihli celsesinde alınan beyanında;” ben şirketin tüm paylarına sahip tek ortağıyım. Şirkette imza yetkim yoktur. Şirketimiz merkez ofisi tek odalı bir yerdir. Oda içerisinde sadece bir masa, bir sandalye, birkaç tane de dolap vardır. Zayi olduğu belirtilen karar defterleri dolapta duruyordu, dolap açık dolap şeklindedir. Hacizler çok sık gelmeye başladı. Yapılandırma ile ilgili çeşitli şeyler çıkınca başvuru yapmak için karar defterleri gerekiyordu. Bu sebeple karar defterlerinin yerinde olmadığını gördük, ofiste zayi olma zamanında kapalı idi. Daha çok sanal ofis şeklinde çalışıyoruz. Ofis iş hanı içerisindedir. İş hanının görevlisi haciz memurları geldiğinde ofisin yerini gösterir. Han içerisindeki ofislerin odaları kilitli değildir. tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde yemin ve imzası tahtında beyanda bulunmuştur.Davacı vekili diğer tanık —– de dinlenmesini talep etmiş, tanık olarak dinletilmek istenen adı geçenin şirket yetkilisi olduğunun anlaşılması üzerine davacı vekilinden sorulduğunda —– yetkisinin sona erdiğini defterler olmadığı için yeni karar alınamadığını beyan etmiştir.Davacı şirkete ait ticaret sicil kaydı sorgulaması yapılarak dosya arasına alınmış, aynı tarihli celsede adı geçenin tanık olarak dinlenmesi talebinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince davacı şirket yetkilisinin isticvap edilerek dinlenmesi talebinde bulunulmuş ve isticvap edilmesine karar verilmiştir.İsticvap olunan —— Mahkememizin 11/04/2023 tarihli celsede alınan beyanında;” Davacı şirket benden önce kurulmuştur, ben 2020 yılında yönetim kurulu başkanı oldum. Şirkette defter her yıl için ayrı değildi, tek bir defter halinde idi, yönetim kurulu defteri tek halde kuruluştan itibaren ayrı, genel kurul defteri yine kuruluştan itibaren ayrı ve tek defter şeklinde idi. Sigorta ve banka yapılandırmaları için karar alınması gerektiğinden defterler lazım oldu. Yeni imza sirküleri de istiyorlar. Defterleri biz bulamadık. Biz şirketi sanal ofise taşıdık. Malesef bu aralar şirketimiz bir çok borç sebebi ile icra takibine maruz kaldı. Çok sayıda icra memuru, avukatlar, alacaklılar , takip elemanları geldi, bizim ofisimizin olduğu yerde birden çok kişiye ait ayrı ayrı ofisler vardır. Şirketimize ait odanın anahtarı sanal ofisin görevlisinde vardır. İcralar geldiğinde de zaten kapıyı o açar. Normal zamanda kapı genelde kapalıdır ancak açık olduğu zamanlarda olmuştur. Sanal ofisin içinde bir masa ve bir dolap vardır. Şirket defterleri de masanın yanında duran dolabın içindedir. Dolabın kapıları kilitli değildir.” şeklinde imzası tahtında beyanda bulunmuştur. Davacı vekili aynı tarihli celsede; ” isticvap beyanları da dikkate alınarak davamızın kabulüne karar verilmesini talep ederiz. Başka sunacağımız bir delilimiz bulunmamaktadır. Yevmiye defteri zaten e-defterdir. Sehven dava dilekçesine yazılmıştır, e- defter olduğundan kayıtları vardır. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tüm dosya içeriği kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; Davacı tarafından yönetim kurulu karar defteri, genel kurul karar defteri ve yevmiye defterlerinin zayi olduğu iddasıyla huzurdaki davanın açılmış ve —– Dairesinden celp edilen yazı cevabında davaya konu defterlerinin denetim için istenmediği ve yazı tarihi itibariyle dairelerine intikal eden defter belge ibraz etmemekten dolayı Vergi Suçu Raporu bulunmadığı bildirilmiş ise de davacının TTK’nın ilgili hükümlerinden faydalanabilmesi için öncelikle basiretli bir tacir olarak ticari defterler ve kayıtları korunmak amacı ile gereken dikkat ve özeni gösterdiğini ispatlanması ve zayi iddiasının samimi, inandırıcı olması, hayatın mutad cereyanına açıkca aykırı düşmemesi gerektiği, buna karşın dinlenilen tanık beyanları ve alınan isticvap beyanlarından davacı şirketin “sanal ofis” şeklinde iştigal ettiği, şirketin bir çok borç sebebi ile aleyhinde icra takipleri başlatıldığı ve icra takipleri sebebiyle birçok kişinin sanal ofise geldiği, sanal ofisin anahtarının davacı şirket görevlisinde olmayıp, sanal ofis görevlisinde bulunduğunun ve talebe konu defterlerin ofis içerisinde kilitli dahi olmayan dolap içerisinde bulunduğunun beyan edildiği, davacı tarafından yargılamaya dair sunacakları başka bir delil bulunmadığının bildirildiği, bu halde talebe konu defterlerin korumasız şekilde bırakıldığı ve davacının basiretli tacir yükümlülüğünü yerine getirmediği sonuç ve kanaatine varılmakla ispatlanmayan davanın reddine dair aşağıdaki şeklide karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan 179,90-TL harçtan peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/04/2023